summaryrefslogtreecommitdiff
path: root/talermerchantdemos/blog/articles/tr/thegnuproject.html
blob: 563629171d7ac81782b8848d117f72147d85561e (plain)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
346
347
348
349
350
351
352
353
354
355
356
357
358
359
360
361
362
363
364
365
366
367
368
369
370
371
372
373
374
375
376
377
378
379
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389
390
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
428
429
430
431
432
433
434
435
436
437
438
439
440
441
442
443
444
445
446
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
467
468
469
470
471
472
473
474
475
476
477
478
479
480
481
482
483
484
485
486
487
488
489
490
491
492
493
494
495
496
497
498
499
500
501
502
503
504
505
506
507
508
509
510
511
512
513
514
515
516
517
518
519
520
521
522
523
524
525
526
527
528
529
530
531
532
533
534
535
536
537
538
539
540
541
542
543
544
545
546
547
548
549
550
551
552
553
554
555
556
557
558
559
560
561
562
563
564
565
566
567
568
569
570
571
572
573
574
575
576
577
578
579
580
581
582
583
584
585
586
587
588
589
590
591
592
593
594
595
596
597
598
599
600
601
602
603
604
605
606
607
608
609
610
611
612
613
614
615
616
617
618
619
620
621
622
623
624
625
626
627
628
629
630
631
632
633
634
635
636
637
638
639
640
641
642
643
644
645
646
647
648
649
650
651
652
653
654
655
656
657
658
659
660
661
662
663
664
665
666
667
668
669
670
671
672
673
674
675
676
677
678
679
680
681
682
683
684
685
686
687
688
689
690
691
692
693
694
695
696
697
698
699
700
701
702
703
704
705
706
707
708
709
710
711
712
713
714
715
716
717
718
719
720
721
722
723
724
725
726
727
728
729
730
731
732
733
734
735
736
737
738
739
740
741
742
743
744
745
746
747
748
749
750
751
752
753
754
755
756
757
758
759
760
761
762
763
764
765
766
767
768
769
770
771
772
773
774
775
776
777
778
779
780
781
782
783
784
785
786
787
788
789
790
791
792
793
794
795
796
797
798
799
800
801
802
803
804
805
806
807
808
809
810
811
812
813
814
815
816
817
818
819
820
821
822
823
824
825
826
827
828
829
830
831
832
833
834
835
836
837
838
839
840
841
842
843
844
845
846
847
848
849
850
851
852
853
854
855
856
857
858
859
860
861
862
863
864
865
866
867
868
869
870
871
872
873
874
875
876
877
878
879
880
881
882
883
884
885
886
887
888
889
890
891
892
893
894
895
896
897
898
899
900
901
902
903
904
905
906
907
908
909
910
911
912
913
914
915
916
917
918
919
920
921
922
923
924
925
926
927
928
929
930
931
932
933
934
935
936
937
938
939
940
941
942
943
944
945
946
947
948
949
950
951
952
953
954
955
956
957
958
959
960
961
962
963
964
965
966
967
968
969
970
971
972
973
974
975
976
977
978
979
980
981
982
983
984
985
986
987
988
989
990
991
992
993
994
995
996
997
998
999
1000
1001
1002
1003
1004
1005
1006
1007
1008
1009
1010
1011
1012
1013
1014
1015
1016
1017
1018
1019
1020
1021
1022
1023
1024
1025
1026
1027
1028
1029
1030
1031
1032
1033
1034
1035
1036
1037
1038
1039
1040
1041
1042
1043
1044
1045
1046
1047
1048
1049
1050
1051
1052
1053
1054
1055
1056
1057
1058
1059
1060
1061
1062
1063
1064
1065
1066
1067
1068
1069
1070
1071
1072
1073
1074
1075
1076
1077
1078
1079
1080
1081
1082
1083
1084
1085
1086
1087
1088
1089
1090
1091
1092
1093
1094
1095
1096
1097
1098
1099
1100
1101
1102
1103
1104
1105
1106
1107
1108
1109
1110
1111
1112
1113
<!--#set var="ENGLISH_PAGE" value="/gnu/thegnuproject.en.html" -->

<!--#include virtual="/server/header.tr.html" -->
<!-- Parent-Version: 1.86 -->

<!-- This file is automatically generated by GNUnited Nations! -->
<title>GNU Projesi Hakkında - GNU Projesi - Özgür Yazılım Vakfı</title>
<meta http-equiv="Keywords" content="GNU, GNU Projesi, FSF, Özgür Yazılım, Özgür Yazılım Vakfı, Tarihçe" />

<!--#include virtual="/gnu/po/thegnuproject.translist" -->
<!--#include virtual="/server/banner.tr.html" -->
<h2>GNU Projesi</h2>

<p>
yazan <a href="http://www.stallman.org/"><strong>Richard
Stallman</strong></a></p>

<blockquote>
<p>
Orijinali <em>Açık Kaynaklar</em> kitabında yayınlanmıştır. Richard Stallman
<a href="/philosophy/open-source-misses-the-point.html">hiç bir zaman
&ldquo;açık kaynak&rdquo; destekçisi olmamıştır</a>, ancak özgür yazılım
hareketinin fikirlerinin kitapta eksik kalmaması için bu yazıyla kitaba
katkıda bulunmuştur.
</p>
<p>
Neden <a
href="/philosophy/free-software-even-more-important.html">kullandığımız
yazılımın özgür olacağı konusunda ısrar etmek</a> her zamankinden daha
önemli.
</p>
</blockquote>

<h3>İlk yazılım paylaşma topluluğu</h3>
<p>
1971 yılında <abbr title="Massachusetts Institute of Technology">MIT</abbr>
Yapay Zekâ Laboratuvarında çalışmaya başladığımda, yıllarca varlığını
sürdürmüş bir yazılım paylaşım topluluğunun bir parçası haline
geldim. Yazılımların paylaşılması özel topluluğumuzla sınırlı değildi; bu,
bilgisayar tarihi kadar eskiydi, tariflerin paylaşılmasının aşçılık kadar
eski olması gibi. Ancak bunu çok iyi bir şekilde başardık.</p>
<p>
YZ Laboratuvarı, zamanın en büyük bilgisayarlarından biri olan Digital <abbr
title="Programmed Data Processor">PDP</abbr>-10 için laboratuvar ekibi
hacker’larının tasarladığı ve assembler dilinde yazdığı <abbr
title="Incompatible Timesharing System">ITS</abbr> (Uyuşmaz Zaman Paylaşımlı
Sistem) olarak adlandırılan bir zaman paylaşımlı işletim sistemini
kullanmaktaydı. Bu topluluğun bir üyesi, YZ laboratuvar sistem hacker’ı
olarak, benim görevim bu sistemi daha da geliştirmekti.</p>
<p>
Yazılımımızı “özgür yazılım” olarak adlandırmadık çünkü o zamanlar bu terim
yoktu ancak gerçekte bu özgür yazılımdı. Başka bir üniversiteden ya da
firmadan insanlar programımızı almak ve kullanmak istedikleri zaman, buna
memnuniyetle izin veriyorduk. Birinin pek bilinmeyen ve ilginç bir program
kullandığını görürseniz, her zaman kaynak kodunu görmek istersiniz, böylece
kaynak kodunu okur, değiştirir ya da yeni bir program oluşturmak için,
parçalayıp başka şekilde birleştirirsiniz.</p>
<p>
(1) Yaygın medyada &ldquo;güvenlik kırıcısı&rdquo;nı ifade etmek için
&ldquo;hacker&rdquo;ın kullanılması kafa karışıklığı yaratır. Biz hacker’lar
bu ifadeyi kabul etmeyiz ve hacker’ın kelime anlamı olarak
&ldquo;programlamayı seven, oyuncu zekadan veya bunların bir bileşiminden
hoşlanan kimse&rdquo; tanımını kullanmayı tercih ederiz. <a
href="http://stallman.org/articles/on-hacking.html">Hacking üzerine</a>
başlıklı yazıma bakabilirsiniz.</p>

<h3>Topluluğun Çöküşü</h3>
<p>
1980’lerin başlarında Digital'in PDP-10 bilgisayarı üretiminin sona
ermesiyle durum büyük ölçüde değişti. 60larda şık ve güçlü olan mimarisi,
80lerde uygun hale gelen daha geniş adres uzaylarına doğal olarak
genişleyemedi. Bunun anlamı ITS'ye yönelik olarak yazılmış olan bütün
programların geçersiz hale gelmesiydi.</p>
<p>
YZ laboratuvarı zaten çökmüştü. 1981 yılında, Symbolics firması YZ
Laboratuvarındaki hacker’ların hemen hemen hepsini işten çıkardı ve bu
topluluk dağıldı. (Steven Levy tarafından yazılan Hackers kitabı bu olayları
anlatmaktadır ve ayrıca bu topluluğa ilişkin açık bir tablo sunmaktadır.) YZ
Laboratuvarı 1982 yılında yeni bir PDP-10 satın aldığında, yöneticileri,
yeni makine üzerinde ITS yerine özgür olmayan bir zaman paylaşımlı sistemi
kullanmaya karar verdi.</p>
<p>
VAX ya da 68020 gibi zamanın modern bilgisayarları kendi işletim
sistemlerine sahipti ancak bu işletim sistemlerinin hiçbiri özgür yazılım
değildi: çalıştırılabilir bir kopya elde etmek için, bir gizlilik anlaşması
imzalamanız gerekliydi.</p>
<p>
Bu, bir bilgisayarın kullanımındaki ilk aşamanın komşunuza yardım etmemeye
söz vermeniz olduğu anlamına geliyordu. Bu duruma göre, bir topluluğun
işbirliği yapması yasaktı. Özel mülk yazılım sahipleri tarafından ortaya
konan kural şuydu: &ldquo;Komşunuzla bilgi paylaşırsanız siz bir
korsansınız. Herhangi bir değişiklik isterseniz, bu değişikliğin yapılmasını
bizden rica edin.&rdquo;</p>
<p>
Özel mülk yazılım sosyal sistemi (yazılımı paylaşmanıza ya da değiştirmenize
izin vermeyen sistem) anti-sosyaldir, etik değildir, basitçe ifade edilirse
yanlıştır, bu durum bazı okuyucular için şaşırtıcı olabilir. Ama toplumu
bölen ve kullanıcıları çaresiz bırakan bir sistem hakkında başka ne
söyleyebiliriz? Bu fikri şaşırtıcı bulan okuyucular bu özel mülk yazılım
sosyal sistemini verildiği gibi almış olabilir ya da özel mülk yazılım
işlerinin önerdiği şekilde değerlendirebilir. Yazılım yayıncıları,
insanları, bu konuya yönelik tek bir bakış açısı olduğuna inandırmak için
uzun ve zorlu bir çalışma yürütmüşlerdir.</p>
<p>
Yazılım yayıncıları &ldquo;&rdquo; &ldquo;almak&rdquo; ya &ldquo;<a
href="/philosophy/words-to-avoid.html#Piracy">korsanlığı</a>
durdurmak&rdquo; hakkında konuştukları zaman, gerçekte <em>söyledikleri</em>
şey ikincil öneme sahiptir. Bu ifadelerin gerçek mesajı, ifade edilmeyen
varsayımlardadır; insanların üzerine kafa yormadan bunları kabul etmesi
beklenmektedir. Şimdi bunları inceleyelim.</p>
<p>
Yapılan varsayımlardan biri şudur: Yazılım firmaları yazılımı sahiplenme ve
tüm kullanıcıları üzerinde güce sahip olma gibi sorgulanamayan doğal bir
hakka sahiptir (Bu doğal bir haksa, o zaman topluma ne kadar zarar verdiği
önemli değildir, buna karşı koyamayız.). Amerikan Anayasası ve yasal
geleneği bu görüşe karşı çıkmaktadır; telif hakkı doğal bir hak değildir
ancak telif hakkı kullanıcıların doğal kopyalama hakkını sınırlandıran ve
hükümet tarafından dayatılan yapay bir tekeldir.</p>
<p>
İfade edilmeyen başka bir varsayım, yazılım hakkındaki önemli tek şeyin size
hangi işleri yapmaya izin verdiğidir, biz bilgisayar kullanıcılarının ne tür
topluluklara sahip olmaya izinli olduğumuza aldırmamalıyız.</p>
<p>
Üçüncü bir varsayım, bir firmaya programın kullanıcıları üzerinde güç
sunmazsak, kullanılabilir bir yazılıma sahip olmayacağımızdır (ya da şu ya
da bu belirli işi gerçekleştiren bir programa asla sahip
olamayacağımızdır). Özgür yazılım hareketinin üzerlerine zincir vurmadan da
çok sayıda yararlı yazılım üretebileceğini göstermesinden önce bu varsayım
uygunmuş gibi görünmüş olabilir.</p>
<p>
Eğer bu yaklaşımları kabul etmeyi reddedersek ve bu konuları basit bir
sağduyu ile, kullanıcıları öncelleyerek irdelersek, çok farklı bir sonuca
varırız. Bilgisayar kullanıcıları, ihtiyaçlarına uygun olması için
programlarını değiştirme ve yazılımlarını paylaşma konusunda özgür olmalıdır
çünkü diğer insanlara yardımcı olmak toplumun temelidir.</p>
<p>
Burada bu sonuca varmayı açıklamaya yetecek yer kalmadı, bu yüzden
okuyuculara <a href="/philosophy/why-free.html">
http://www.gnu.org/philosophy/why-free.html</a> ve <a
href="/philosophy/free-software-even-more-important.html">
http://www.gnu.org/philosophy/free-software-even-more-important.html</a>
sayfalarını öneririm.
</p>

<h3>Yalın Ahlaki Seçim</h3>
<p>
Topluluğumuzun sona ermesiyle, daha önceki gibi devam etmek mümkün
değildi. Bunun yerine, bir yalın ahlaki seçimle karşı karşıya geldim.</p>
<p>
Kolay seçenek özel mülk yazılım dünyasına katılmak ve gizlilik anlaşmaları
imzalamak ve hacker arkadaşlarıma yardımcı olmamaya söz vermekti. Muhtemel
olarak ben de bu gibi anlaşmalara uygun olarak hazırlanan yazılımlar
geliştiriyor olacaktım, böylece diğer insanların da hacker arkadaşlarına
ihanet etmesine ilişkin baskıyı arttıracaktım.</p>
<p>
Bu şekilde para kazanacaktım ve belki de kod yazmaktan da zevk
alacaktım. Ama iş hayatımın sonunda, insanları bölmek için duvarlar inşa
ettiğim yılları görecek ve yıllarımı dünyayı daha kötü bir yer haline
getirmekle geçirmiş olduğumu fark edecektim.</p>
<p>
Birileri yazıcımıza ait kontrol programı için kaynak kodunu bana ve MIT YZ
laboratuvarına vermek istemediğinde, bir gizlilik anlaşmasının alıcı ucunda
olduğumu anladım. (Bu programdaki belirli özelliklerin olmaması yazıcının
kullanımını bozmaktaydı.) Bu nedenle, bu gibi anlaşmaların masum olduğunu
kendime söyleyemem. Yazıcı programı benimle paylaşılmayınca çok sinirlendim;
vazgeçip, arkamı dönüp ben de aynı şeyi bir başkasına yapamazdım.</p>
<p>
Kolay olan ancak hoş olmayan başka bir seçenek bilgisayar alanını tamamen
bırakmaktı. Böylece yeteneklerim kötüye kullanılmamış olacaktı ama boşa
harcanmış olacaktı. Bilgisayar kullanıcılarını bölme ve sınırlama konusunda
suçlamayı hak etmeyecektim ama bu, bir şekilde gerçekleşecekti.</p>
<p>
Bu nedenle, bir programcının iyi bir şeyler yapabilmesi için bir yol
aradım. Kendi kendime, bir topluluğu yeniden mümkün hale getirebilecek bir
programı yazıp yazamayacağımı sordum?</p>
<p>
Yanıt açıktı: ilk olarak ihtiyaç duyulan şey bir işletim sistemiydi. İşletim
sistemi, bir bilgisayarın kullanılabilmesi için gerekli yazılımdı. Bir
işletim sistemiyle, birçok şey yapabilirsiniz; ancak işletim sisteminiz
olmazsa, bilgisayarı çalıştıramazsınız. Özgür bir işletim sistemiyle, yine
işbirliği yapan bir hacker topluluğumuz olabilir ve herkesi bu topluluğa
katılmaya davet edebiliriz. Ve herkes, arkadaşlarını mahrum etmeden bir
bilgisayarı kullanabilir.</p>
<p>
Bir işletim sistemi geliştiricisi olarak, bu iş için doğru yeteneklere
sahiptim. Bu nedenle, hak ettiğim başarıyı elde edebileceğimi düşünmesem de,
bu iş için seçilmiş kişi olduğumu düşünüyordum. Sistemi Unix ile uyumlu
olacak şekilde seçtim, böylece sistem taşınabilir bir sistem haline geldi ve
böylece Unix kullanıcıları kolayca bu sisteme dönebildi. Hacker geleneğini
takiben özyinelemeli bir isim olan GNU (<cite>GNU's Not Unix</cite>) ismi
seçilmişti. <a href="/gnu/pronunciation.html">Sert bir g ile tek hece</a>
şeklinde telaffuz ediliyor.</p>
<p>
Bir işletim sistemi, yalnızca diğer programları çalıştırmak için yeterli
olan bir öz anlamına gelmemektedir. 1970’lerde, her işletim sistemi, komut
işlemcilerini, assembler’ları, derleyicileri, yorumlayıcıları, hata ayıklama
birimlerini (debugger), metin düzenleyicilerini ve çok daha fazlasını
içermekteydi .  ITS’te, Multics’te, VMS’te ve Unix’te bunlar vardı. GNU
işletim sistemi de bunları içerecekti.</p>
<p>
Daha sonra Hillel’e atfedilen (1) şu sözleri duydum:</p>

<blockquote><p>
     Ben kendim için değilsem, benim için olacak kimdir?<br />
     Ben yalnızca kendim içinsem, ben neyim?<br />
     Şimdi değilse, ne zaman?
</p></blockquote>
<p>
GNU Projesini başlatma kararı benzer bir ruhu esas almaktadır.</p>
<p>
Bir ateist olarak, dini liderleri izlemiyorum ama bazen dini liderlerden
birinin söylediği bir sözü beğendiğimi fark ediyorum.</p>

<h3>“Free Software”'deki “Free” Özgürlük Anlamındadır</h3>
<p>
“Free Software” (İngilizce'de “Free” hem özgür hem de ücretsiz anlamlarına
gelmektedir) ifadesi bazen yanlış anlaşılmaktadır, buradaki “free”
ifadesinin ücretle bir ilgisi yoktur. Burada “free” ifadesi özgürlükle
ilgilidir. Bu nedenle, burada özgür yazılımın tanımı.</p>

<p>Aşağıdaki şartlar yerine getirildiğinde, sizin gibi belirli bir kullanıcı
için, bir program özgür bir yazılımdır:</p>

<ul>
  <li>Programı herhangi bir amaçla, istediğiniz gibi çalıştırma özgürlüğüne
sahipseniz.</li>

  <li>İhtiyaçlarınıza uygun olacak şekilde programı değiştirme özgürlüğüne
sahipseniz. (Bu özgürlüğü, uygulamada etkin hale getirmek için, kaynak
koduna erişebilmelisiniz, çünkü kaynak kodu olmaksızın bir programda
değişiklikler yapmak aşırı zordur.)</li>

  <li>Kopyaları ücretsiz olarak ya da belirli bir ücret karşılığında yeniden
dağıtma özgürlüğüne sahipseniz.</li>

  <li>Toplumun gelişmelerden faydalanmasını sağlamak için, programın değiştirilmiş
sürümlerini dağıtma özgürlüğüne sahipseniz.</li>
</ul>
<p>
“Özgür” (Free) özgürlüğe atıf yaptığı ve fiyata atıf yapmadığı için,
kopyaların ve özgür yazılımın satılması arasında bir çatışma
yoktur. Gerçekte, kopyaları satma özgürlüğü çok önemlidir: CD-ROM’larda
satılan özgür yazılım koleksiyonları, toplum için önemlidir ve bunların
satılması, özgür yazılımın gelişimi için gerekli paranın toplanması için
önemlidir. Bu nedenle, insanların bu koleksiyonlara ekleyemediği bir program
özgür yazılım değildir.</p>
<p>
“Özgür”ün (Free kelimesinin İngilizce'deki) anlam belirsizliğinden dolayı,
insanlar uzun süre alternatif bir ifade arayışına girmiştir ancak hiç kimse
uygun bir alternatif bulamamıştır. İngiliz Dili, başka herhangi bir dilden
daha fazla sözcüğe ve nüansa sahiptir ancak özgürlükteki gibi “özgür”
anlamına gelen basit, belirsizlikten uzak bir sözcüğü içermemektedir,
“zincirsiz” anlamca en yakın gelen sözcüktür. “Özgür bırakılmış”, “özgürlük”
ve “açık” yanlış bir anlama ya da başka bazı dezavantajlara sahiptir.</p>

<h3>GNU Yazılımı ve GNU Sistemi</h3>
<p>
Bütün bir sistem geliştirmek çok büyük bir projedir. Sonuca ulaşmak için,
her mümkün olduğunda, özgür yazılımın mevcut parçalarını uyarlamaya ve
kullanmaya karar verdim. Örneğin, başlangıçta temel metin biçimlendirici
olarak TeX’i kullanmaya karar verdim, GNU için başka bir pencere sistemi
yazmak yerine X Window Sistemini kullanmaya karar verdim.</p>
<p>
Bu kararlar ve benzeri nedenlerden dolayı, GNU sistemi tüm GNU yazılımının
koleksiyonuyla aynı değildir. GNU sistemi, GNU yazılımı olmayan, kendi
amaçları için diğer insanlar ve projeler tarafından geliştirilen ancak özgür
yazılım oldukları için kullanabildiğimiz programları içerir.</p>

<h3>Projenin Başlatılması</h3>
<p>
1984 yılının Ocak ayında MIT’deki görevimden ayrıldım ve GNU yazılımını
geliştirmeye başladım. MIT’den ayrılmam gerekliydi, çünkü MIT’nin GNU’nun
özgür yazılım olarak dağıtımını kısıtlamasını istemiyordum. Ekipte
kalsaydım, MIT bu çalışmayı sahiplenebilirdi ve kendi dağıtım kurallarını
dayatabilirdi ve hatta bu çalışmayı özel mülk yazılım paketine
dönüştürebilirdi. Çalışmaların sonuçsuz kalmasını ve başarısız olmasını
istemiyordum, amacım yeni bir yazılım paylaşım topluluğu oluşturmaktı.</p>
<p>
Bununla birlikte, o zamanlarda MIT YZ Laboratuvarının başında bulunan
Profesör Winston, beni, kibarca laboratuvarın olanaklarını kullanmaya devam
etmem yönünde teşvik etti.</p>

<h3>İlk Adımlar</h3>
<p>
GNU Projesine başlamadan kısa süre önce, VUCK olarak da bilinen Özgür
Üniversite Derleyici Kitini duymuştum. (Hollanda dilinde “özgür” kelimesi
<em>v</em> harfi ile yazılmaktadır) Bu, C ve Pascal dahil olmak üzere çok
sayıda dili kontrol etmek ve çok sayıdaki hedef makineyi desteklemek için
tasarlanmış bir derleyiciydi. GNU’nun bunu kullanıp kullanamayacağını sormak
için yazarına yazdım.</p>
<p>
Alaycı bir yanıt yazdı, üniversitenin özgür olduğunu ancak derleyicinin
özgür olmadığını söyledi. Bu nedenle, GNU Projesi için ilk programımın
çok-dilli çok platformlu bir derleyici olmasına karar verdim.</p>
<p>
Tüm derleyiciyi kendi kendime yazma ihtiyacımı önleme umuduyla, Pastel
derleyicisine ilişkin kaynak kodu edindim, Pastel derleyicisi, Lawrence
Livermore Laboratuarında geliştirilmiş çok-platformlu bir
derleyiciydi. Kendisinin de yazılmış olduğu, Pascal'ın sistem programlama
dili olarak tasarlanmış genişletilmiş bir sürümünü destekliyordu. Bir C ön
ucu [:front-end] ekledim ve Motorola 68000 bilgisayarına yüklemeye
başladım. Derleyicinin megabaytlarca yığıt [:stack] alanına ihtiyaç
duyduğunu ve mevcut 68000 Unix sisteminin yalnızca 64k’ya izin verdiğini
fark ettiğimde bundan vazgeçtim.</p>
<p>
Daha sonra, Pastel derleyicisinin tüm giriş dosyasını bir sözdizim ağacına
ayrıştırarak çalıştığını, tüm sözdizim ağacını bir &ldquo;yönerge&rdquo;
zincirine dönüştürdüğünü ve daha sonra, herhangi bir depolama alanını
boşaltmaksızın tüm çıkış dosyasını ürettiğini fark ettim. Bu noktada, yeni
bir derleyici yazmam gerektiği sonucuna vardım. Bu yeni derleyici şimdi
<abbr title="GNU Compiler Collection">GCC</abbr> olarak bilinmektedir;
içinde Pastel derleyicisi kullanılmamaktadır ancak yazmış olduğum C ön ucunu
uyarlamayı ve kullanmayı sağladım. Ancak bunu birkaç yıl sonra
gerçekleştirdim; ilk olarak, GNU Emacs üzerinde çalıştım.</p>

<h3>GNU Emacs</h3>
<p>
1984 yılının Eylül ayında GNU Emacs üzerinde çalışmaya başladım ve 1985
yılında, GNU Emacs kullanılabilir olmaya başladı. Bu, düzenleme işlemleri
için Unix sistemlerini kullanmaya başlamamı olanaklı kıldı; vi ya da ed’i
kullanmayı öğrenme konusunda bir ilgim yoktu, o zamana kadar düzenleme
işlemlerimi diğer makineler üzerinde gerçekleştirmiştim.</p>
<p>
Bu noktada, insanlar, GNU Emacs’i kullanmayı istediler, bu durum da GNU
Emacs’in nasıl dağıtılacağı sorusunu gündeme getirdi. Tabi ki, GNU Emacs’i,
kullandığım MIT bilgisayarındaki ftp sunucusuna, anonim olarak
erişilebilecek şekilde koydum. (Bu bilgisayar, başka bir deyişle,
prep.ai.mit.edu, bu nedenle temel GNU ftp dağıtım bölgesi haline geldi;
birkaç yıl sonra devreden çıkarıldıktan sonra, alan adını yeni sunucumuza
yönlendirdik) Ancak, bu zaman zarfında, ilgili insanların birçoğu İnternette
değildi ve ftp ile bir kopyasını alamadı. Bu nedenle, şu soru ortaya çıktı:
onlara ne diyecektim?</p>
<p>
Şöyle diyebilirdim: &ldquo;Ağ üzerinde olan ve sizin için bir kopya alacak
olan bir arkadaşınızı bulun&rdquo;. Ya da orijinal PDP-10 Emacs’ta yaptığımı
yapacaktım: &ldquo;Bana bir teyp ve <abbr title="Self-addressed Stamped
Envelope">SASE</abbr> gönderin ve ben de size üzerinde Emacs olacak şekilde
bunu size geri göndereyim.&rdquo; Ama işsizdim ve özgür yazılımdan para
kazanmanın yollarını arıyordum. Bu nedenle, $150 karşılığında isteyen
herkese bir teyp gönderebileceğimi duyurdum. Bu şekilde, özgür yazılım
dağıtım işine başladım, böylece, günümüzde Linux-tabanlı GNU sistemlerini
dağıtan firmalar için öncü oldum.</p>

<h3>Bir program her kullanıcı için özgür müdür?</h3>
<p>
Bir program yazarının elinden çıktığında özgür yazılımsa, bu, programın
kopyasına sahip herkes için mutlaka özgür yazılım olacağı anlamına
gelmez. Örneğin, <a
href="/philosophy/categories.html#PublicDomainSoftware">kamuya ait
yazılım</a> (telif hakkına sahip olmayan yazılım) özgür yazılımdır; ancak
herkes, bunun özel mülk değiştirilmiş bir sürümünü oluşturabilir. Benzer
şekilde, birçok özgür program telif hakkına sahiptir ancak değiştirilmiş
özel mülk sürümlere izin veren basit izin lisansları altında dağıtılmıştır.</p>
<p>
Bu problemin faydacı örneği, X Window Sistemidir. Bu sistem, MIT tarafından
geliştirilmiş ve bir izin lisansıyla özgür yazılım olarak yayınlanmış olup,
çeşitli bilgisayar firmaları tarafından benimsenmiştir. Bu firmalar,
yalnızca ikili [:binary] biçimde özel mülk Unix sistemlerine X’i eklemiş ve
aynı anlaşma ile kapsanmıştır. X’in bu kopyaları, bundan böyle Unix’in
olduğundan daha fazla özgür yazılım değildir.</p>
<p>
X Window Sisteminin geliştiricileri bunu bir problem olarak görmemişler , bu
durumun meydana gelmesini beklemişlerdir. Hedefleri özgürlük değildi,
yalnızca “başarıydı” ve başarı “fazla sayıda kullanıcıya sahip olmak” olarak
tanımlanmaktaydı. Kullanıcıların özgürlüğe sahip olup olmamaları umurlarında
değildi, tek istedikleri çok sayıda kullanıcıya sahip olmaktı.</p>
<p>
Bu durum, “Bu program özgür mü?” sorusuna farklı yanıtlar veren iki farklı
özgürlük derecesi hesaplama yönteminin olduğu bir paradoks durumuna neden
olmaktadır. MIT sürümünün dağıtım terimleri cinsinden sağlanan özgürlük
derecesini esas alarak değerlendirme yaptıysanız, X’in özgür yazılım
olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak, X’in ortalama kullanıcısının özgürlüğünü
ölçerseniz, o zaman Özel mülk yazılım olduğunu söylemeniz gereklidir. Birçok
X kullanıcısı, Unix sistemleriyle birlikte verilen özel mülk sürümleri
kullanmaktadır, özgür sürümü kullanmamaktadır.</p>

<h3>Copyleft ve GNU GPL</h3>
<p>
GNU’nun hedefi yalnızca popüler olmak değil kullanıcılara özgürlük de
sağlamaktır. Bu nedenle, GNU yazılımının özel mülk yazılıma dönüştürülmesini
önleyen dağıtım terimlerini kullanmamız gereklidir. Kullandığımız yöntem
copyleft yöntemidir. (1)</p>
<p>
Copyleft, telif hakkı kanununu kullanır ancak genel amacının tersine hizmet
etmesi için onu ters yüz eder: yazılımı özel hale getirmek yerine, yazılımı
özgür tutmanın bir aracı haline gelir.</p>
<p>
Copyleft’in temel fikri, herkese, programı çalıştırma, değiştirme,
değiştirilmiş sürümleri dağıtma hakkını vermek, ancak özel kısıtlamalar
ekleme iznini vermemektir. Bu nedenle, “özgür yazılımı” tanımlayan önemli
özgürlükler, yazılımın kopyasına sahip herkes için mevcuttur; bu, geri
alınamaz bir haktır.</p>
<p>
Etkin bir copyleft için, değiştirilmiş sürümler de özgür olmalıdır. Bu,
yayınlanırsa, bizimkileri esas alan çalışmaların, topluluğumuz için
erişilebilir olmasını sağlar. Programcı olarak çalışan kimseler GNU
yazılımını değiştirmek için gönüllü olduklarında, copyleft, “Bu
değişiklikleri paylaşamazsın çünkü programın özel mülk sürümünü oluşturmak
için bu değişiklikleri kullanacağım” denmesini önler.</p>
<p>
Programın her kullanıcısı için özgürlüğü sağlamak istersek, değişikliklerin
özgür olması gerektiğine ilişkin şart önemlidir. X Window Sistemini
özelleştiren firmalar, genellikle X Window’u sistemlerine ve donanımına
taşımak için bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikler X’in üstün
derecesiyle karşılaştırıldığında küçüktü ancak önemsiz
değildi. Değişikliklerin yapılması kullanıcıların özgürlüklerinin inkâr
edilmesine ilişkin bir özürse, herkesin bu bahaneden yararlanması kolaydır.</p>
<p>
İlgili bir konu da özgür bir programın özgür olmayan kodla
birleştirilmesidir. Bu gibi bir birleşim özgürlükten uzak olacaktır; özgür
olmayan kısım için eksik olan özgürlükler bütün için de eksik olacaktır. Bu
gibi birleşimlere izin verilmesi, bir gemiyi batırmaya yetecek büyüklükte
deliklerin açılmasına neden olur. Bu nedenle, copyleft için önemli bir şart
bu deliği tıkamaktır: copyleft edilmiş bir programla birleştirilmiş ya da bu
gibi bir programa eklenmiş herhangi bir şey, birleştirilmiş daha büyük
sürümün de özgür ve copyleft olmasını gerektirecektir.</p>
<p>
Birçok GNU yazılımı için kullandığımız copyleft’in özel gerçekleştirimi, GNU
Genel Kamu Lisansı ya da kısaca GNU GPL’dir. Bazı özel durumlarda ve
ortamlarda kullanılan diğer copyleft tipleri de mevcuttur. GNU kullanım
kılavuzu da copyleft edilir ancak çok daha basit bir copyleft tipi
kullanırlar çünkü GNU GPL’nin karmaşıklığı kılavuzlar için gerekmez. (2)</p>
<p>
(1) 1984 ya da 1985 yılında, Don Hopkins (hayal gücü çok geniş olan bir
adam) bana bir mektup gönderdi. Mektubunda birçok komik şey yazıyordu, şu da
bunlardan biriydi: “Copyleft , tüm hakları ters çevrilmiştir”. “Copyleft”
sözcüğünü o zamanlar geliştirmekte olduğum dağıtım kavramını adlandırmak
için kullanmıştım.</p>

<p>
(2) Şimdi belgeleme için <a href="/licenses/fdl.html">GNU Özgür Belgeleme
Lisansı</a>nı kullanıyoruz.</p>

<h3>Özgür Yazılım Vakfı</h3>

<p>Emacs’ın kullanımına ilişkin ilgi arttıkça, başka insanlar GNU Projesine
dahil oldular ve o zaman yeniden destek almamızın zamanının geldiğine karar
verdik. Böylece 1985 yılınca özgür yazılım geliişimi için vergiden muaf bir
hayır kurumu olan <a href="http://www.fsf.org/">Özgür Yazılım Vakfını</a>
(FSF) kurduk. <abbr title="Free Software Foundation">FSF</abbr> ayrıca Emacs
bant dağıtım işini de ele aldı; daha sonra, banda diğer özgür yazılımları
(hem GNU hem de GNU-olmayan) ekleyerek ve özgür kılavuzları satarak bu işi
genişletti.</p>

<p>FSF'nin gelirlerinin çoğu özgür yazılımın ve ilgili diğer hizmetlerin
satışından gelmektedir (hepsi de yeniden dağıtma ve değiştirme
özgürlüklerine sahip kaynak kod CD-ROMları, çalıştırılabilir dosya içeren
CD-ROMlar, güzel basılmış kılavuzlar), ve Deluxe Dağıtımlarını (burada sizin
seçeceğiniz dağıtım için tüm özgür yazılım koleksiyonu yer alıyor)
satmaktadır. Günümüzde FSF hala <a href="http://shop.fsf.org/"> kılavuzlar
ve diğer gereçlerisatsa da</a>, gelirlerinin büyük bir kısmını üyelerinin
aidatlarından sağlıyor.  FSF'ye <a href="http://fsf.org/join">fsf.org</a>
bağlantısından üye olabilirsiniz.</p>

<p>Özgür Yazılım Vakfı çalışanları bazı GNU yazılım paketlerini yazmış ve
ellerinde tutmuştur. Bunlardan tanınmış iki tanesi C kütüphanesi ve kabuktur
(shell). GNU C kütüphanesi, GNU/Linux sisteminde çalışan her programın Linux
ile haberleşmek için kullandığı şeydir. Özgür Yazılım Vakfında çalışan
Roland McGrath tarafından geliştirilmiştir. Birçok GNU/Linux sisteminde
kullanılan kabuk <abbr title="Bourne Again Shell">BASH</abbr>’tır, Bourne
Again Shell (1), bu kabuk, FSF çalışanı olan Brian Fox tarafından
geliştirilmiştir.</p>

<p>Bu programların geliştirilmesini destekledik çünkü GNU Projesi yalnızca
araçlar ya da bir geliştirme ortamı hakkında değildi. Hedefimiz tam bir
işletim sistemiydi ve bu programlar söz konusu hedef için gerekliydi.</p>

<p>(1) “Bourne again Shell” “Bourne Shell” adı üzerinde bir şakadır, bu,
Unix’teki genel kabuktur.</p>

<h3>Özgür Yazılım Desteği</h3>

<p>Özgür yazılım felsefesi, bazı yaygın ticari uygulamayı reddeder ancak
ticarete karşı değildir. İşyerleri kullanıcıların özgürlüğüne saygı
duyduğunda, onlara başarı dileriz.</p>

<p>Emacs’ın kopyalarının satılması, bir çeşit özgür yazılım ticaretini
gösterir. FSF bu işi devraldığında, geçimimi sağlamak için başka bir yol
gerekti. Geçimimi, geliştirmiş olduğum özgür yazılıma ilişkin hizmetlerin
satılmasıyla sağladım. Bu, GNU Emacs’ın nasıl programlanacağı ve GCC’nin ve
yazılım gelişiminin nasıl uyarlanacağı (çoğunlukla GCC’yi yeni platformlara
taşıyan) gibi konular için  eğitim vermeyi de içermektedir.</p>

<p>Günümüzde özgür yazılım ticaretinin bu tiplerinin her biri belirli sayıda
kurum tarafından uygulanmaktadır. Bazıları, CD-ROM üzerinde özgür yazılım
koleksiyonları dağıtmaktadır; diğerleri, çeşitli seviyelerde destek
satmaktadır, bu destek: kullanıcı sorularının yanıtlanması, sorunların
giderilmesi ve büyük ve yeni özelliklerin eklenmesini içerir. Yeni özgür
yazılım ürünlerinin başlatılmasını esas alan özgür yazılım firmalarını
görmeye başladık bile.</p>

<p>Yine de dikkatli olun, kendilerini &ldquo;açık kaynak&rdquo; terimiyle
ilişkilendiren bazı firmalar, özgür yazılımla çalışan özgür olmayan yazılımı
esas almaktadır. Bunlar özgür yazılım firmaları değildir, bunlar, özel mülk
yazılım firmalarıdır, ürünleri kullanıcıları özgürlükten
uzaklaştırmaktadır. Onlar bu progrmları &ldquo;katma değerli paketler&rdquo;
olarak adlandırırlar, bu terim benimsememizi istedikleri değerleri yansıtır:
özgürlükten önce kazanç. Özgürlüğe daha çok değer veriyorsak, bunları
&ldquo;özgürlüğü eksiltilmiş&rdquo; ürünler olarak adlandırmalıyız.</p>

<h3>Teknik hedefler</h3>

<p>GNU’nun temel hedefi, özgür yazılımı sağlamaktır. GNU’nun UNIX’e göre teknik
bir avantajı olmasa da, sosyal bir avantajı vardır, kullanıcıların birlik
olmasına imkân verir ve etik bir avantajı vardır, kullanıcıların özgürlüğüne
saygı duyar.</p>

<p>Ancak iyi uygulamaların bilinen standartlarının çalışmaya uygulanması
doğaldı, örneğin rastgele sabit büyüklükteki sınırları önlemek için veri
yapılarının dinamik olarak tahsis edilmesi ve anlamlı olan her yerde mümkün
olan tüm 8-bitli kodların kontrol edilmesi gibi.</p>

<p>Ek olarak, 16-bit makineleri (GNU sistemi tamamlandığında, 32-bit makineler
geçerli olacaktır) desteklememeye ve megabaytı geçmedikçe bellek kullanımını
azaltmak için çaba göstermemeye karar vererek Unix’in küçük bellek büyüklüğü
üzerine odaklanmasını reddettik. Çok büyük dosyalarla işlem yapılmasının çok
önemli olmadığı programlarda, programcıların, tüm giriş dosyasını çekirdekte
okumasını, daha sonra içeriğini I/O konusunda tedirginliğe kapılmaksızın
taramasını sağladık.</p>

<p>Bu kararlar, birçok GNU programının Unix benzerlerini, güvenilirlik ve hız
açısından geçmesini mümkün kılmıştır.</p>

<h3>Bağışlanan Bilgisayarlar</h3>

<p>GNU Projesinin ünü arttıkça, insanlar, üzerlerinde Unix çalışan makinelerini
projeye bağışlamaya başladı. Bunlar çok yararlıydı çünkü GNU’nun
bileşenlerini geliştirmenin en kolay yolu, bunu bir Unix sistemi üzerinde
gerçekleştirmek ve söz konusu sistemin bileşenlerini birer birer
değiştirmekti. Ancak bu durum etik bir sorunu ortaya çıkardı: Unix’in bir
kopyasına sahip olmamız doğru mudur.</p>

<p>Unix, özel mülk bir yazılımdı (hâlâ da öyledir) ve GNU Projesinin felsefesi,
özel mülk yazılım kullanmamamız gerektiğini söyler. Ancak, aynı mantık
uygulandığında şu sonuca varılır: kendini korurken şiddet uygulanabilir,
insanların özel mülk paketi kullanmalarını durdurmasına yardımcı olan özgür
programı kullanabilmek için özel mülk paketin kullanılması mantıklıdır.</p>

<p>Savunulabilir bir durum olmasına rağmen, bu durum yine de kötü bir
durumdur. Günümüzde, Unix’in hiçbir kopyasına sahip değiliz çünkü bu
kopyaların yerine özgür işletim sistemlerini yerleştirdik. Bir makinenin
işletim sistemini özgür bir işletim sistemiyle değiştiremediysek, bunun
yerine makineyi değiştirirdik.</p>

<h3>GNU Görev Listesi</h3>

<p>GNU Projesi ilerledikçe ve artan sayıda sistem bileşeni bulundukça ya da
geliştirildikçe, artık kalan eksiklerin bir listesinin yapılması yararlı bir
hale geldi. Eksik parçaları yazmak için geliştiricileri işe almaktaydık. Bu
liste, GNU Görev Listesi olarak bilinmeye başladı. Eksik Unix bileşenlerine
ek olarak, gerçekten tam bir sistemin sahip olmasının gerekli olduğunu
düşündüğümüz diğer yararlı yazılım ve belgeleme projelerini listeledik.</p>

<p>Günümüzde (1), GNU Görev Listesinde ancak birkaç tane Unix bileşeni
kalmıştır, bu işler (birkaç tane önemsiz iş hariç olmak üzere)
gerçekleştirilmiştir. Ancak, liste, bazılarının “uygulamalar” olarak
adlandırabildiği projelerle doludur. Dar bir kullanıcı grubundan daha
fazlasını gerektiren herhangi bir program, işletim sistemine eklenecek
yararlı bir birimdir.</p>

<p>Oyunlar bile görev listesine dahildir ve başlangıçtan beri durum
böyledir. Unix’te oyunlar vardı, bu nedenle doğal olarak GNU’da da
olmalıydı. Ancak oyunlar için uyumluluk söz konusu değildi, bu nedenle,
Unix’in sahip olduğu oyun listesini izlemedik. Bunun yerine, kullanıcıların
sevebildiği farklı oyun tipi çeşitlerini listeledik.</p>

<p>(1) Bu 1998'de yazıldı. 2009'da artık uzun bir görev listesi
tutmuyoruz. Topluluk o kadar hızlı özgür yazılım geliştiriyor ki hepsini
bile takip edemiyoruz. Bunun yerine Yüksek Öncelikli Projelerin bir listesi
var, insanları daha çok yazmaya teşvik etmek istediğimiz çok daha kısa bir
projeler listesi.</p>

<h3>GNU Kütüphane GPL</h3>

<p>GNU C kütüphanesi, GNU Kütüphane Genel Kamu Lisansı (1) olarak adlandırılan
ve özel mülk yazılımla kütüphane arasında bağlantı kurma iznini sağlayan
özel bir copyleft tipini kullanmaktadır. Bu istisnai durumun nedeni nedir?</p>

<p>Bu bir ilke sorunu değildir; özel mülk yazılım ürünlerinin kodumuzu içermesi
konusunda yetkilendirilmesini söyleyen bir ilke yoktur. (Bizimle paylaşmayı
reddeden bir projeye niye katılalım?) C kütüphanesi ya da herhangi bir
kütüphane için LGPL kullanılması bir strateji hususudur.</p>

<p>C kütüphanesi genel bir işi başarmıştır; özel mülk her sistem ya da
derleyici bir C kütüphanesine sahiptir. Bu nedenle, C kütüphanemizi yalnızca
özgür yazılıma açık kılmak özgür yazılıma hiçbir avantaj sağlamayacaktır, bu
yalnızca kütüphanemizin kullanımını engelleyecektir.</p>

<p>Bir sistem bu kurala uymayan bir durumdur: GNU sisteminde (ve bu,
GNU/Linux’ı içerir) GNU C kütüphanesi, tek C kütüphanesidir. Böylece, GNU C
kütüphanesinin dağıtım terimleri, GNU sistemi için özel mülk bir programın
derlenmesinin mümkün olup olmadığını belirler. GNU sistemi üzerinde özel
mülk uygulamalara izin vermek için etik bir neden yoktur ancak stratejik
açıdan, onlara imkân vermemek, özgür uygulamaların geliştirilmesini
cesaretlendirmekten ziyade GNU sisteminin kullanımına yönelik cesareti
kıracaktır. Bu, GPL Kütüphane kullanımının C kütüphanesi için iyi bir
strateji olmasının nedenidir.</p>

<p>Diğer kütüphaneler için, stratejik karar her duruma özgü bir şekilde
oluşturulmalıdır. Bir kütüphane belirli program tiplerinin yazılmasına
yardımcı olan özel bir işi gerçekleştirdiğinde, o zaman bunu GPL altında
yayarak sadece özgür programlarda kullanımını sınırlandırmak diğer özgür
yazılım geliştiricilerine yardımcı olmanın bir yolu olacaktır, bu da özel
mülk yazılıma karşı onlara bir avantaj sağlayacaktır.</p>

<p>GNU Readline’ı değerlendirelim, bu, BASH için komut satırının düzenlenmesini
sağlayan bir kütüphanedir. Readline, sıradan GNU GPL altında yayılır, GPL
kütüphane altında dağıtılmaz. Bu muhtemelen Readline’ın kullanım miktarını
azaltır ancak bizim için bir kayıp yoktur. Bu arada, özgür yazılım için en
azından bir tane yararlı uygulama belirli olarak gerçekleştirilmiştir
böylece Readline kullanılabilir ve bu, toplum için gerçek bir kazançtır.</p>

<p>Özel mülk yazılım geliştiricileri, paranın sağladığı avantajlara sahiptir;
özgür yazılım geliştiricilerinin, birbirleri için avantajlı durumlar
oluşturması gerekir. Umarım, günün birinde özel mülk yazılımlar için eşleri
olmayan GPL ile lisanslanmış geniş kütüphane kolleksiyonlarına sahip
olacağız, bu kütüphaneler yeni özgür yazılımlar için inşa birimlerini
oluşturacak ve daha fazla özgür yazılım geliştirmesi için önemli bir avantaj
sağlayacaklar.</p>

<p>(1) Bu lisans şimdi GNU Kısıtlı Genel Kamu Lisansı adını almıştır,
kütüphanelerin onu kullanması gerektiği fikrini vermemek için. Ayrıntılı
bilgi için <a href="/philosophy/why-not-lgpl.html">Bir sonraki kütüphaneniz
için neden Kısıtlı GPL kullanmamalısınız</a> yazısına bakabilirsiniz.</p>

<h3>Arzuyu kaşımak?</h3>
<p>
Eric Raymond, “Her iyi yazılım çalışması, geliştiricinin kişisel ve güçlü
bir arzusunun ortaya çıkmasıyla başlar” der. Bu söz bazı durumlarda doğrudur
ancak GNU yazılımının birçok esas parçası tam bir özgür işletim sistemine
sahip olmak için geliştirilmiştir. Bunlar, bir bakış açısından ve bir
plandan gelmektedir, bir dürtüden değil.</p>
<p>
Örneğin, GNU C kütüphanesini geliştirdik çünkü Unix-benzeri bir sistem bir C
kütüphanesine, ihtiyaç duyar, Bourne Again Shell’i (BASH) geliştirdik çünkü
Unix-benzeri bir sistem bir kabuğa ihtiyaç duyar ve Unix-benzeri bir sistem
bir tar programına ihtiyaç duyduğu için GNU tar’ı geliştirdik. Kendi
programlarım için de aynısı geçerlidir: GNU C derleyicisi, GNU Emacs, GDB ve
GNU Make.</p>
<p>
Bazı GNU programları özgürlüğümüze ilişkin bazı tehditlerle başa çıkmak için
geliştirilmiştir. Bu nedenle, Compress programının yerine geçmesi için
gzip’i geliştirdik, bu program, <abbr title="Lempel-Ziv-Welch">LZW</abbr>
patentlerinden dolayı kayıptır. LessTif’i geliştirdik ve yakın zamanda
belirli özel mülk kütüphaneler nedeniyle oluşan problemleri halletmek için
<abbr title="GNU Network Object Model Environment">GNOME</abbr> ve Harmony’i
başlattık (aşağıdaki “özgür olmayan kütüphaneler” bölümüne bakınız). Özgür
olmayan gözde şifreleme yazılımının yerine geçmesi için GNU Gizlilik
Kılavuzunu geliştirmekteyiz çünkü kullanıcılar gizlilik ve özgürlük arasında
bir tercih yapmak zorunda kalmamalıdır.</p>
<p>
Tabi ki, bu programları yazan insanlar çalışmayla ilgilenmeye başlamıştır ve
kendi ihtiyaçları ve çıkarları için, çeşitli insanlar tarafından bunlara
birçok özellik eklenmiştir. Ancak programların var olma nedeni bu değildir.</p>

<h3>Beklenmedik gelişmeler</h3>
<p>
GNU Projesinin başlangıcında, tüm GNU sistemini geliştirebileceğimizi ve
daha sonra bir bütün olarak yayınlayabileceğimizi hayal etmiştim. Ancak
durum böyle olmadı.</p>
<p>
GNU sisteminin her bir bileşeni bir Unix sisteminde gerçekleştirildiği için,
bütün bir GNU sisteminin var olmasından çok önce her bir bileşen Unix
sistemlerinde çalışabilmeliydi. Bu programların bazıları gözde hale geldi ve
kullanıcılar, bunları, çeşitli uyumsuz Unix sürümlerine ve bazen de diğer
sistemlere genişletmeye ve taşımaya başladı.</p>
<p>
Süreç, bu programların çok daha güçlü olmasını sağladı ve hem maddi destek
sağladı, hem de destekçileri GNU Projesine çekti. Ancak bu en az özellikli,
çalışır bir sistemin tamamlanmasını da yıllarca geciktirdi çünkü GNU
geliştiricilerinin zamanı, birbiri ardına eksik bir bileşenin yazılmasından
çok, bu bileşenlerin devamlılığının sağlanmasına ve mevcut bileşenlere yeni
özelliklerin eklenmesine harcandı.</p>

<h3>GNU Hurd</h3>
<p>
1990 yılı itibariyle, GNU sistemi hemen hemen tamamlanmıştı; tek temel eksik
bileşen, çekirdekti. Çekirdeğimizi, Mach’ın en üstünde çalışan sunucu
süreçleri kümesi olarak gerçekleştirmeye karar verdik. Mach, Carnegie Mellon
Üniversitesinde ve daha sonra Utah Üniversitesinde geliştirilen bir
mikro-çekirdektir; GNU Hurd, Mach'ın üstünde çalışan sunucu topluluğudur ve
Unix çekirdeğinin çeşitli işlemlerini gerçekleştirir. Mach'ın, söz verilmiş
olduğu gibi özgür yazılım olarak dağıtılmasını beklerken, geliştirmenin
başlaması gecikti.</p>
<p>
Bu tasarımın seçilmesinin bir nedeni, işin en zor kısmı olarak görülen
aşamadan kaçınılmasıydı: kaynak-seviyesinde bir hata ayıklayıcı [:debugger]
olmaksızın çekirdek programındaki hataların ayıklanması. İşin bu kısmı
hâlihazırda Mach’da gerçekleştirilmişti ve GDB ile kullanıcı programları
olarak Hurd sunucularının hatalarının ayıklanmasını ummuştuk. Ancak bunun
mümkün kılınması uzun zaman aldı ve birbirine mesaj gönderen çok-kullanımlı
sunucuların hatalarının ayıklanmasının çok zor olduğu fark edildi. Hurd
çalışmasının gerçekleştirilmesi yıllara yayıldı.</p>

<h3>Alix</h3>
<p>
GNU çekirdeğinin başlangıçta Hurd olarak adlandırılacağı
düşünülmemekteydi. Orijinal adı Alix’ti, o zamanlar sevgilim olan kadının
adıydı. Bir Unix sistem yöneticisi olan Alix, Unix sistem sürümleri için
isminin bir birime verilmesi gerektiğini şaka yollu olarak söylerdi:
arkadaşlarına, “Benim adımın bir çekirdeğe verilmesi lazım” derdi. Hiçbir
şey söylemezdim ancak çekirdeğe Alix adını vererek ona sürpriz yapmaya karar
verdim.</p>
<p>
Ancak daha sonra durum değişti. Michael Bushnell (şimdi Thomas), çekirdeğin
ana geliştiricisi, Hurd adını tercih etti ve Alix’in yalnızca çekirdeğin
belirli bir kısmının adı olmasına karar verdi, bu kısım sistem çağrılarını
alan ve Hurd sunucularına mesaj göndererek kontrol eden kısımdır.</p>
<p>
Sonunda Alix ve ben ayrıldık ve Alix, adını değiştirdi; bundan bağımsız
olarak, Hurd tasarımı değiştirildi, böylece C kütüphanesi sunuculara
doğrudan mesajlar göndermeye başladı ve bu durum Alix bileşeninin tasarımdan
çıkarılmasına neden oldu.</p>
<p>
Ancak bu olaylar meydana gelmeden önce, Alix’in bir arkadaşı, Hurd kaynak
kodunda Alix ismine rastladı ve Alix’e bunu söyledi. Böylece Alix kendi adı
verilen çekirdeği öğrenmiş oldu.</p>

<h3>Linux ve GNU/Linux</h3>
<p>
GNU Hurd; üretim kullanımı için uygun değildir ve ne olacağını
bilemeyiz. Yeteneğe dayalı tasarım; doğrudan tasarımın esnekliğinden
kaynaklanan sorunlara sahiptir ve çözümlerin var olup olmadığı açık
değildir.</p>

<p>
GNU Hurd, normal kullanım (production use) için hazır değildi. Neyse ki,
başka bir çekirdek ortaya çıktı. 1991 yılında, Linus Torvalds Unix’e uyumlu
bir çekirdek geliştirdi ve bunu Linux olarak adlandırdı. İlk başta özel
mülktü ama 1992 yılında onu özgür yazılım yaptı; henüz tamamlanmamış GNU
sistemiyle Linux’un birleşmesi bütün bir özgür işletim sistemine neden
oldu. (Bunların birleştirilmesi de tabi ki kendi içinde önemli bir
işti). Günümüzde GNU sisteminin bir sürümünün çalıştırılması Linux
sayesindedir.</p>
<p>
Çekirdek olarak GNU sisteminin Linux’la birleşiminin oluşumunu ifade etmek
için bu sistemi <a href="/gnu/linux-and-gnu.html">GNU/Linux</a> olarak
adlandırırız. Lütfen bütün sistemi &ldquo;Linux&rdquo; olarak adlandırma
hatasına düşmeyin, çünkü bu bizim çalışmamızı başkasına mal etmek
olur. Lütfen <a href="/gnu/gnu-linux-faq.html"> bizden de eşit derecede söz
edin</a>.</p>

<h3>Geleceğimizde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar</h3>
<p>
Geniş özgür yazılım çeşitlerini geliştirmek konusundaki yeteneğimizi
kanıtladık. Ancak bu, bizim yenilmez ve durdurulamaz olduğumuz anlamına
gelmemektedir. Çeşitli sorunlar, özgür yazılımın geleceğini belirsiz hale
getirmektedir; bunların yerine getirilmesi sadık çalışmaları ve sabrı
gerektirecek ve bu bazen yıllarca sürecektir. Bu, insanların özgürlüklerine
değer vermeleri ve onu kimsenin almasına izin vermemeleri konusunda
kararlılık göstermesini gerektirecektir.</p>
<p>
Aşağıdaki dört bölüm bu hususları açıklamaktadır.</p>

<h3>Gizli Donanım</h3>
<p>
Donanım üreticileri, donanım belirtimlerini sır olarak saklama
eğilimindedir. Bu durum, Linux’ın ve XFree86’nın yeni bir donanımı
desteklemesini sağlayan özgür sürücülerin yazılmasını
zorlaştırmaktadır. Günümüzde bütün özgür sistemlere sahibiz ancak yarının
bilgisayarlarını destekleyemezsek, yarın bunlara da sahip olamayacağız.</p>
<p>
Bu problemle başa çıkmanın iki yolu vardır. Programcılar, donanımı nasıl
destekleyeceklerini belirlemek için tersine mühendisliği [:reverse
engineering] gerçekleştirebilir. Geri kalanımız, özgür yazılım tarafından
desteklenen donanımı seçebilir; sayımız arttıkça, belirtimlerin gizliliği
kendi kendine terk edilen bir politika haline gelecektir.</p>
<p>
Tersine mühendislik önemli bir iştir; bunu üstlenebilecek yeterli
kararlılığa sahip programcılarımız var mı? Evet, özgür yazılımın bir ilke
konusu olduğuna ve özgür olmayan sürücülerin dayanılmaz olduğuna dair güçlü
bir duygu oluşturursak olabilir. Ve çoğumuz özgür sürücüleri kullanmak için
fazladan para harcarsak ya da hatta biraz fazladan zaman harcarsak? Evet,
özgürlüğe sahip olma kararlılığı yaygınsa bu olabilir.</p>
<p>
(2008 notu: bu konu BIOS'a da genişletilebilir. Özgür bir BIOS vardır, <a
href="http://www.libreboot.org/">LibreBoot</a>; sorun (bir coreboot dağıtımı
olan) LibreBoot'un özgür olmayan &ldquo;bloblar&rdquo; olmadan onları
destekleyebilmesini sağlamak için makine belirtimlerini elde etmektir.)</p>

<h3>Özgür olmayan Kütüphaneler</h3>
<p>
Özgür işletim sistemleri üzerinde çalışan özgür olmayan bir kütüphane, özgür
yazılım geliştiricileri için bir tuzaktır. Kütüphanenin çekici özellikleri
yemdir; kütüphaneyi kullanırsanız, tuzağa düşersiniz çünkü programınız özgür
bir işletim sisteminin bir parçası olamaz. (Daha doğrusu, programı dahil
edebiliriz ancak eksik kütüphane ile <em>çalışmayacaktır</em>). Daha da
kötüsü, özel mülk kütüphaneyi kullanan bir program gözde hale gelirse,
şüpheci olmayan diğer programcıları da tuzağa düşürebilir.</p>
<p>
Bu probleme ilişkin ilk örnek, 80’lerdeki Motif araç-kitiydi. O zamanlar,
özgür yazılımların mevcut olmamasına rağmen, daha sonra onlar için Motif
probleminin oluşacağı açıktı. GNU Projesi buna iki şekilde yanıt verdi: ayrı
özgür yazılım projelerinin özgür X araç-kiti bilgisayar ekranındaki tuş,
buton, çubuk gibi unsurlardan her birinin desteklemesini isteyerek ve
birilerinin Motif için özgür bir yedek hazırlamasını isteyerek. Bu iş yıllar
aldı; Hungry Programcıları tarafından geliştirilen LessTif, yalnızca 1997’de
birçok Motif uygulamasını desteklemek için yeterince güçlü hale geldi.</p>
<p>
1996 ile 1998 yılları arasında, Qt olarak adlandırılan özgür olmayan başka
bir Grafiksel Kullanıcı Ara Yüzü (<abbr title="Graphical User
Interface">GUI</abbr>) araç-kiti kütüphanesi özgür yazılım koleksiyonunda,
masaüstü <abbr title="K Desktop Environment">KDE</abbr>'de kullanıldı.</p>
<p>
Özgür GNU/Linux sistemleri KDE’yi kullanmadı çünkü bu kütüphaneyi
kullanamazdık. Ancak, sistemlerine özgür yazılımın eklenmesi konusunda
duyarlı olmayan bazı ticari GNU/Linux sistem dağıtıcıları, sistemlerine
KDE’yi ekledi, daha fazla özelliğe ancak daha az özgürlüğe sahip bir sistem
ürettiler. KDE> grubu, daha fazla sayıda programcının Qt’yi kullanmasını
destekledi ve milyonlarca yeni “Linux kullanıcısı” bununla ilgili bir
problemin var olduğu fikrine inanmadılar. Bu durum korkutucu görünüyordu.</p>
<p>
Özgür yazılım topluluğu probleme iki şekilde yanıt verdi: GNOME ve Harmony.</p>
<p>
GNOME, açık adıyla, GNU Network Object Model Environment (GNU Ağ Nesne Model
Ortamı), GNU’nun masaüstü projesidir. 1997 yılında Miguel de Icaza
tarafından başlatılmıştır ve Red Hat Software’in desteğiyle
geliştirilmiştir, GNOME, benzer masaüstü özellikleri sağlamak için
oluşturulmuştur ancak özgür yazılımları kullanır. Teknik avantajları da
vardır, yalnızca C++’ı değil, çeşitli dilleri de destekler. Ancak temel
amacı özgürlüktür: özgür olmayan hiçbir yazılıma ihtiyaç duymaz.</p>
<p>
Harmony, uyumlu bir değiştirme kütüphanesidir, Qt’yi kullanmaksızın KDE
yazılımının çalıştırılmasını mümkün kılmak için tasarlanmıştır.</p>
<p>
1998 yılının Kasım ayında, Qt’nin geliştiricileri, bir lisans değişikliğini
anons etti, bu lisans değişikliğinin gerçekleşmesiyle, Qt özgür yazılım
haline gelmekteydi. Bundan emin olmanın bir yolu yoktur ancak bana kalırsa
bu, QT'nin özgür olmamasından kaynaklanan soruna topluluğun verdiği yanıttan
kaynaklanmaktadır. (Yeni lisans elverişsiz ve eşitlikten uzaktır, bu
nedenle, Qt’nin kullanımının önlenmesi istenmektedir.)</p>
<p>
[not: Eylül 2000'de Qt GNU GPL olarak yayınlanmıştır, bu problem
çözülmüştür.]</p>
<p>
Sonraki özgür olmayan kütüphaneye karşı nasıl bir tepki vereceğiz? Tüm
topluluk tuzaktan uzak kalmanın gerekliliğini anlayacak mı? Ya da birçoğumuz
kullanışlılık için özgürlükten vazgeçecek mi ya da büyük bir problem mi
ortaya çıkacak? Geleceğimiz felsefemize bağlıdır.</p>

<h3>Yazılım Patentleri</h3>
<p>
Karşılaştığımız en büyük tehdit yazılım patentlerinden gelmektedir, bu
patentler, özgür yazılıma yirmi yıla kadar varabilen algoritma ve özellik
sınırları koyabilir. LZW sıkıştırma algoritma patentleri 1983’te
uygulanmıştı ve hâlâ uygun şekilde sıkıştırılmış <abbr title="Graphics
Interchange Format">GIF</abbr>’ler üretmek için özgür yazılımı
yayınlayamıyoruz. [2009 yılı itibariyle süreleri doldu.] 1998 yılında, bir
patent grubunun tehdidi altında, <abbr title="MPEG-1 Audio Layer
3">MP3</abbr> sıkıştırma ses programı üreten özgür bir program dağıtımdan
kaldırılmıştı. [2017 itibariyle bu patentlerin de süresi doldu, bakın ne
kadar uzun bekledik.]
</p>
<p>
Patentlerle başa çıkmanın yolları vardır: bir patentin geçersiz olduğuna
ilişkin bir kanıt araştırabiliriz ve bir işi yapmanın alternatif yollarına
bakabiliriz. Ancak bu yöntemlerin her biri yalnızca bazen çalışır; bu iki
yöntem de başarısız olduğunda, patent, tüm özgür yazılımı, kullanıcıların
istediği birtakım özelliklerden mahrum bırakmaya zorlayabilir. Uzun bir süre
sonra patentlerin süresi dolar, ama o zamana kadar ne yapacağız?</p>
<p>
Özgürlük adına özgür yazılıma değer veren bizim gibi insanlar her durumda
özgür yazılımla kalacaktır. İşlerimizi hallederken patentli özellikleri
kullanmayacağız. Ancak teknik açıdan daha üstün olmasını bekledikleri için
özgür yazılıma değer verenler, patent onu geri tuttuğunda, bunu bir
başarısızlık olarak adlandırma eğilimindedir. Bu nedenle, yazılım
geliştirmenin “pazar” modelinin ve özgür yazılımın güvenilirliği ve gücünün
pratik etkililiği hakkında konuşmak yararlı iken, burada
durmamalıyız. Özgürlük ve ilke hakkında konuşmalıyız.</p>

<h3>Özgür Belgeleme</h3>
<p>
Özgür işletim sistemlerimizdeki en büyük eksiklik yazılımda değildir, en
büyük eksiklik, sistemlerimize dahil edebildiğimiz iyi özgür belgelerin
olmamasıdır. Belgeleme, her türlü yazılım paketinin önemli bir parçasıdır;
önemli bir özgür yazılım paketi iyi bir özgür belgeyle birlikte
verilmediğinde, bu büyük bir eksiktir. Günümüzde bu gibi eksiklerimiz
vardır.</p>
<p>
Özgür belgeleme, tıpkı özgür yazılım gibi, bir özgürlük konusudur, ücretle
ilgili değildir. Özgür bir kılavuza ilişkin ölçütler özgür yazılıma ilişkin
ölçütlere oldukça benzerdir: bu, tüm kullanıcılara belirli özgürlükler
verilmesi hususudur. Yeniden dağıtıma (ticari satış dahil olmak üzere) izin
verilmelidir, bu, çevrim-içi olarak ya da kağıt biçiminde olabilir, böylece
kılavuz, programın her kopyasıyla birlikte verilebilir.</p>
<p>
Değiştirmeye ilişkin izin de önemlidir. Genel kural olarak, insanların tüm
makale ve kitap tiplerini değiştirme iznine sahip olmasının gerekli olduğuna
inanmıyorum. Örneğin, işlemlerimizi ve görüşlerimizi tanımlayan bu gibi
makaleleri değiştirmek için izin vermek zorunda olduğumuzu sanmıyorum.</p>
<p>
Ancak, özgür yazılımın belgelerinin değiştirilme özgürlüğünün önemli
olmasının belirli bir nedeni vardır. İnsanlar, yazılımı değiştirme hakkını
kullandıklarında ve özelliklerine ekleme yaptıklarında ya da özelliklerini
değiştirdiklerinde, vicdanlı davranır ve özenlilerse kılavuzları da
değiştireceklerdir, böylece değiştirilmiş programla birlikte doğru ve
kullanılabilir belgeleri de sağlayacaklardır. Programcıların özenli
olmalarına izin vermeyen ve işi tanımlamayan özgür olmayan bir kılavuz,
topluluğun ihtiyaçlarını karşılamaz.</p>
<p>
Değişikliklerin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin bazı sınırlamalar hiçbir
problem oluşturmaz.  Örneğin, asıl yazarın telif hakkı uyarısının
korunmasına ilişkin şartlar, dağıtım ifadeleri ve yazar listesi
uygundur. Ayrıca değiştirilmiş sürümlerde uyarı bulunmasının gerekli olması
ve bu kısımların teknik-olmayan başlıkları ele almaları durumunda,
silinemeyen ya da değiştirilemeyen kısımlara sahip olma konusunda bir
problem yoktur. Değişikliklerin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin bazı
sınırlamalar hiçbir problem oluşturmaz.  Örneğin, asıl yazarın telif hakkı
uyarısının korunmasına ilişkin şartlar, dağıtım ifadeleri ve yazar listesi
uygundur. Ayrıca değiştirilmiş sürümlerde uyarı bulunmasının gerekli olması
ve bu kısımların teknik-olmayan başlıkları ele almaları durumunda,
silinemeyen ya da değiştirilemeyen kısımlara sahip olma konusunda bir
problem yoktur.</p>
<p>
Ancak, kılavuzun tüm “teknik” içeriğinin değiştirilmesi ve daha sonra tüm
genel kanallar üzerinden tüm genel ortamlarda sonucun dağıtılması mümkün
olmalıdır; aksi takdirde, kısıtlamalar topluluğu engellemektedir, kılavuz
özgür değildir ve başka bir kılavuza ihtiyaç duyarız.</p>
<p>
Özgür yazılım geliştiricileri tam bir özgür belge çeşitliliği oluşturma
bilincine ve kararlılığına sahip olacak mıdır? Yine, geleceğimiz felsefeye
bağlıdır.</p>

<h3>Özgürlük Hakkında Konuşmalıyız</h3>
<p>
Günümüzde Debian GNU/Linux ve Red Hat Linux gibi GNU/Linux sistemlerinin on
milyon kullanıcısının var olduğu tahmin edilmektedir. Özgür yazılım öyle
pratik avantajlar sunmuştur ki, kullanıcılar tamamen uygulamaya ilişkin
nedenlerden dolayı özgür yazılımı kullanmaktadır, uygulamaktadır.</p>
<p>
Bunun iyi sonuçları ortadadır: özgür yazılımın geliştirilmesiyle daha fazla
ilgilenildiğinde, yazılım işleri için daha fazla müşteri mevcuttur, bu da
özel mülk yazılım ürünleri yerine ticari özgür yazılımın geliştirilmesi için
firmaların daha fazla cesaretlendirilmesi için olanak demektir.</p>
<p>
Ancak yazılıma olan ilgi yazılımın esas aldığı felsefenin bilincinden daha
hızlı bir şekilde büyümektedir ve bu durum soruna neden olmaktadır. Yukarıda
açıklanan sorunlarla ve tehditlerle başa çıkma özelliği, özgürlük için
direnme isteğine bağlıdır. Topluluğumuzun bu isteğe sahip olduğundan emin
olmak için, topluluğumuza girdiklerinde yeni kullanıcılara bu fikri yaymamız
gereklidir.</p>
<p>
Ancak bunu yapmakta başarısız olmaktayız: yeni kullanıcıları topluluğumuza
çekme çabaları, topluluğumuzun temel bilgilerini öğretme çabalarını
fazlasıyla geride bırakmaktadır. Her ikisini de gerçekleştirmemiz ve iki
çabayı da dengede tutmamız gereklidir.</p>

<h3>&ldquo;Açık Kaynak&rdquo;</h3>
<p>
Yeni kullanıcılara özgürlüğü öğretmek 1998 yılında daha zor hale geldi çünkü
topluluğun bir kısmı “özgür yazılım” terimi yerine “açık kaynak yazılımı”
terimini kullanmaya karar verdi.</p>
<p>
Bu terimi destekleyen bazıları, “özgür” teriminin “bedava” terimiyle
karıştırılmasını önlemeyi hedefledi, bu geçerli bir hedefti. Ancak
diğerleri, özgür yazılım hareketini ve GNU Projesini güdüleyen ilkenin
ruhunu bir kenara koydu ve bunun yerine yöneticilere ve işyeri
kullanıcılarına yöneldi, bunların çoğu kârı özgürlüğün, toplumun ve ilkenin
üstünde tuttu. Bu nedenle, “açık kaynak” konusu, yüksek-kaliteli ve güçlü
yazılımın gerçekleştirilmesi potansiyeline odaklanmaktadır ancak özgürlük,
toplum ve ilke fikirlerinden uzak durmaktadır.</p>
<p>
“Linux” dergileri bunun açık bir örneğidir, GNU/Linux’la çalışan özel mülk
yazılım için ilanlarla doludurlar. Sıradaki Motif ya da Qt ortaya
çıktığında, bu dergiler programcıları bundan uzak durması konusunda uyaracak
mı yoksa onun için reklam mı yayınlayacaklar?</p>
<p>
Ticaretin desteklenmesi topluma birçok şekilde katkı sağlayabilir; diğer her
şey eşit olduğunda, bu yararlıdır. Ancak özgürlük ve ilke hakkında daha az
konuşarak desteklerini kazanmak çok kötü sonuçlar doğurabilir; bu, sosyal
yardımlaşma ve yurttaşların eğitimindeki dengesizlği daha da
kötüleştirecektir.</p>
<p>
“Özgür yazılım” ve “açık kaynak” yaklaşık olarak aynı yazılım kategorisini
tanımlar ancak yazılım hakkında ve değerler hakkında farklı şeyler
söyler. GNU Projesi, yalnızca teknolojinin değil özgürlüğün de önemli
olduğunu ifade etmek için “özgür yazılım” ifadesini kullanmaya devam eder.</p>

<h3>Deneyin!</h3>
<p>
Yoda’nın felsefesi (“’Deneme’ yoktur”) iyi ve zekice görünmektedir ancak bu,
benim için geçerli değildir. İşi yapıp yapamayacağım konusunda tedirginken
aslında işin çoğunu yaparım ve hedefi gerçekleştirsem bile, hedefi yakalamak
için yeterli olup olmadığım konusunda emin değilimdir. Ama en azından
denedim çünkü düşmanım ile şehrim arasında benden başka hiç kimse
yoktu. Şaşırtıcı bir şekilde, bazen başarılı oldum.</p>
<p>
Bazen başarısız oldum; bazı şehirlerim düştü. O zaman tehdit altında olan
başka bir şehir buldum ve başka bir savaş için hazırlandım. Zaman içinde,
tehditleri aramayı ve kendimi tehditlerle şehrim arasına koymayı öğrendim ve
diğer hacker’ların gelip bana katılmaları konusunda çağrı yaptım.</p>
<p>
Bugünlerde yalnız değilim. Bana destek olan hacker’ları gördüğümde bir
rahatlama ve neşe duyuyorum ve bu şehrin, en azından şimdilik,
dayanabileceğini görüyorum. Ancak tehlike her geçen yıl büyüyor ve şimdi
Microsoft açık bir şekilde topluluğumuzu hedef aldı. Özgürlüğün geleceğini
veremeyiz. Teslim olmayalım! Özgürlüğümüzü korumak istiyorsak, her zaman
hazır olmalıyız.</p>

<div class="translators-notes">

<!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't have notes.-->
 </div>
</div>

<!-- for id="content", starts in the include above -->
<!--#include virtual="/server/footer.tr.html" -->
<div id="footer">
<div class="unprintable">

<p>Lütfen FSF ve GNU ile ilgili sorularınızı <a
href="mailto:gnu@gnu.org">&lt;gnu@gnu.org&gt;</a> adresine iletin. FSF ile
iletişim kurmanın <a href="/contact/">başka yolları</a> da vardır. Lütfen
çalışmayan bağlantıları ve başka düzeltmeleri veya önerilerinizi <a
href="mailto:webmasters@gnu.org">&lt;webmasters@gnu.org&gt;</a> adresine
gönderin.</p>

<p>
<!-- TRANSLATORS: Ignore the original text in this paragraph,
        replace it with the translation of these two:

        We work hard and do our best to provide accurate, good quality
        translations.  However, we are not exempt from imperfection.
        Please send your comments and general suggestions in this regard
        to <a href="mailto:web-translators@gnu.org">

        &lt;web-translators@gnu.org&gt;</a>.</p>

        <p>For information on coordinating and submitting translations of
        our web pages, see <a
        href="/server/standards/README.translations.html">Translations
        README</a>. -->
Çevirilerimizde bulmuş olabileceğiniz hataları, aklınızdaki soru ve
önerilerinizi lütfen <a
href="mailto:web-translators@gnu.org">bize&nbsp;bildirin</a>.</p><p>Bu
yazının çeviri düzenlemesi ve sunuşu ile ilgili bilgi için lütfen <a
href="/server/standards/README.translations.html">Çeviriler BENİOKU</a>
sayfasına bakın. Bu sayfanın ve diğer tüm sayfaların Türkçe çevirileri
gönüllüler tarafından yapılmaktadır; Türkçe niteliği yüksek bir <a
href="/home.html">www.gnu.org</a> için bize yardımcı olmak istiyorsanız, <a
href="https://savannah.gnu.org/projects/www-tr">çalışma&nbsp;sayfamızı</a>
ziyaret edebilirsiniz.</p>
</div>

<!-- Regarding copyright, in general, standalone pages (as opposed to
     files generated as part of manuals) on the GNU web server should
     be under CC BY-ND 4.0.  Please do NOT change or remove this
     without talking with the webmasters or licensing team first.
     Please make sure the copyright date is consistent with the
     document.  For web pages, it is ok to list just the latest year the
     document was modified, or published.
     
     If you wish to list earlier years, that is ok too.
     Either "2001, 2002, 2003" or "2001-2003" are ok for specifying
     years, as long as each year in the range is in fact a copyrightable
     year, i.e., a year in which the document was published (including
     being publicly visible on the web or in a revision control system).
     
     There is more detail about copyright years in the GNU Maintainers
     Information document, www.gnu.org/prep/maintain. -->
<p>Copyright &copy; 1998, 2001, 2002, 2005, 2006, 2007, 2008, 2010, 2014, 2015,
2017, 2018, 2020 Richard Stallman</p>

<p>Bu sayfa <a rel="license"
href="http://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/deed.tr">Creative
Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı</a> altında
lisanslanmıştır.</p>

<!--#include virtual="/server/bottom-notes.tr.html" -->
<div class="translators-credits">

<!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't want credits.-->
<p><strong>Çeviriye katkıda bulunanlar:</strong></p>
<ul>

<li>
The FLOSS Information &lt;theflossinformation@yandex.com&gt;, 2019.
2009.
</li>
<li>
T. E. Kalaycı, 2009.
</li>

<li>
Çiğdem Özşar, 2009.
</li>

<li>
Birkan Sarıfakıoğlu, 2009.
</li>

<li>
Serkan Çapkan, 2009.
</li>

<li>
İzlem Gözükeleş, 2009.
</li>

</ul></div>

<p class="unprintable"><!-- timestamp start -->
Son Güncelleme:

$Date: 2020/07/12 05:29:38 $

<!-- timestamp end -->
</p>
</div>
</div>
<!-- for class="inner", starts in the banner include -->
</body>
</html>