misinterpreting-copyright.html (42893B)
1 <!--#set var="ENGLISH_PAGE" value="/philosophy/misinterpreting-copyright.en.html" --> 2 3 <!--#include virtual="/server/header.tr.html" --> 4 <!-- Parent-Version: 1.96 --> 5 <!-- This page is derived from /server/standards/boilerplate.html --> 6 <!--#set var="TAGS" value="essays laws copyright" --> 7 <!--#set var="DISABLE_TOP_ADDENDUM" value="yes" --> 8 9 <!-- This file is automatically generated by GNUnited Nations! --> 10 <title>Telif Hakkının Yanlış Yorumlanması - GNU Projesi - Özgür Yazılım Vakfı</title> 11 12 <!--#include virtual="/philosophy/po/misinterpreting-copyright.translist" --> 13 <!--#include virtual="/server/banner.tr.html" --> 14 <!--#include virtual="/philosophy/ph-breadcrumb.tr.html" --> 15 <!--GNUN: OUT-OF-DATE NOTICE--> 16 <!--#include virtual="/server/top-addendum.tr.html" --> 17 <div class="article reduced-width"> 18 <h2>Telif Hakkının Yanlış Yorumlanması - Bir Dizi Hata</h2> 19 20 <address class="byline">yazan <a href="https://stallman.org/">Richard Stallman</a></address> 21 22 <p> 23 Telif hakkı kanununda bazı garip ve tehlikeli şeyler oluyor. Amerikan 24 Anayasasında, telif hakkı, kullanıcıların çıkarınadır, başka bir deyişle, 25 kitap okuyan, müzik dinleyen ya da yazılım çalıştıran kişilerin çıkarınadır, 26 yayıncıların ya da yazarların çıkarına değildir. İnsanlar, kendilerine 27 “kendi çıkarları için” dayatılan telif hakkı kısıtlamalarına 28 uymamaya ve bu kısıtlamaları reddetmeye eğilimli oldukları halde, Amerikan 29 hükümeti daha fazla kısıtlama getirmektedir ve yeni ve ciddi cezalarla 30 insanları korkutmaya çalışmaktadır.</p> 31 <p> 32 Telif hakkı politikaları, ifade edilen amaçlarına nasıl tamamen karşı 33 gelmeye başladı? Ve onları nasıl yeniden çıkış amacına uygun hale 34 getirebiliriz? Anlamak için, Amerikan telif hakkı kanununun köküne bakarak 35 başlamalıyız: A.B.D. Anayasasına.</p> 36 37 <h3>ABD Anayasasındaki Telif Hakkı</h3> 38 <p> 39 A.B.D. Anayasası tasarı haline getirildiğinde, yazarların bir telif hakkı 40 tekelince yetkilendirilmesi önerilmiş ve reddedilmiştir. A.B.D.’nin 41 kurucuları, telif hakkının yazarların doğal bir hakkı olmadığı ancak 42 ilerlemenin sağlanması için yazarlara verilen yapay bir ayrıcalık olduğu 43 gibi farklı bir dayanak noktasını benimsemiştir. Anayasa, aşağıdaki 44 paragrafla bir telif hakkı sistemine izin vermektedir (Madde I, Bölüm 8):</p> 45 <blockquote><p> 46 [Kongre şu güce sahip olmalıdır:] ilgili yazılarına ve keşiflerine özel 47 hakkı tanıyarak ve sınırlı zamanlar için yazarları ve mucitleri koruyarak 48 bilimin ve yararlı sanatların gelişmesine yardımcı olmalıdır. 49 </p></blockquote> 50 <p> 51 Yüksek Mahkeme tekrar tekrar bildirmiştir ki, telif hakkına sahip 52 çalışmaların kullanıcılara yarar sağlaması ilerlemenin gelişmesi anlamına 53 gelir. Örneğin, <em>Fox Filmi olan v. Doyal</em>’de, mahkeme şunu 54 söylemiştir:</p> 55 <blockquote><p> 56 A.B.D.'nin tek ilgisi ve [telif hakkı] tekeline danışmadaki birincil amaç, 57 yazarların emeğinden kamunun elde ettiği genel çıkarlarda yatar. 58 </p></blockquote> 59 <p> 60 Bu temel karar, telif hakkının niçin Anayasa tarafından 61 <b>istenmediğini</b>, yalnızca bir seçenek olarak <b>izin verildiğini</b>, 62 ve niçin “sınırlı süreler” boyunca süreceğinin varsayıldığını 63 açıklar. Telif hakkı doğal bir hak, yazarların hak ettikleri için sahip 64 oldukları bir hak olsaydı, belirli bir süre sonra bu haktan vazgeçilmesini 65 haklı kılan hiçbir neden olamayacaktı, bu tıpkı, herkesin evinin, yapımından 66 belirli bir süre sonra kamu malı haline gelmesi gibi bir şeyden farklı 67 olmazdı.</p> 68 69 <h3>“Telif hakkı pazarlığı”</h3> 70 <p> 71 Telif hakkı sistemi, yayıncılara ve yazarlara ayrıcalık ve bu nedenle yarar 72 sağlayarak çalışmaktadır; ancak bunu onların iyiliği için yapmaz. Bunu daha 73 çok, davranışlarını iyileştirmek için yapar: yazarların daha fazla yazması 74 ve yayınlaması için bir güdü sağlamak için yapar. Sonuç olarak, hükümet, 75 kamunun doğal haklarını, kamunun yararına, kamuya daha çok yayınlanmış 76 çalışma sağlamak için harcar. Bazı bilginler bu kavramı “telif hakkı 77 pazarlığı” olarak adlandırır. Bu, tıpkı hükümetin, vergi verenlerin 78 paralarıyla bir karayolu ya da uçak satın alması gibidir, buradaki fark, 79 hükümetin para yerine özgürlüğümüzü harcamasıdır.</p> 80 <p> 81 Ama var olduğu şekliyle pazarlık kamu için iyi bir anlaşma mıdır? Birçok 82 alternatif pazarlık mümkündür; hangisi en iyisidir? Telif hakkı 83 politikasının her hususu, bu sorunun bir yanıtıdır. Sorunun yapısını yanlış 84 anlarsak, hususlar konusunda yanlış karar verebiliriz.</p> 85 <p> 86 Anayasa, yazarlara telif hakkı güçleri bahşedilmesine izin 87 verir. Uygulamada, yazarlar tipik olarak bu hakkı yayıncılara verir; bu 88 hakları kullananlar genelde yazarlar değil yayıncılardır ve kârın çoğu 89 yazarlara değil yayıncılara gider, yazarlar yalnızca bu işin küçük bir 90 oranını alır. Bu nedenle, telif hakkı güçlerini artırmak için uğraşan 91 genelde yayıncılardır. Hayalleri bir kenara bırakıp telif hakkı gerçeğini 92 daha iyi yansıtmak için, telif hakkı gücünün sahibi olarak burada 93 yazarlardan çok yayıncılara atıf yapılacaktır. Ayrıca telif hakkı olan 94 çalışmaların kullanıcılarına “okuyucu” olarak atıf 95 yapılmaktadır, ancak bu çalışmaların kullanılmasının her zaman okuma olduğu 96 anlamına gelmez, çünkü “kullanıcılar” uzakta ve soyuttur.</p> 97 98 <h3>İlk hata: “dengenin bozulması”</h3> 99 <p> 100 Telif hakkı pazarlığı, ilk olarak kamuda oluşur: okuyucu kesime ilişkin 101 yarar, kendi içinde bir sonuçtur; yayıncılara ilişkin yarar (varsa) yalnızca 102 bu sonuca doğru bir araçtır. Okuyucuların ilgi alanları ve yayıncıların 103 çıkarları öncelik olarak farklıdır, eşit değildir. Telif hakkının amacının 104 yanlış yorumlanmasındaki ilk adım, yayıncıların, okuyucularla aynı önem 105 seviyesine çıkarılmasıdır.</p> 106 <p> 107 A.B.D. telif hakkı kanununun, yayıncıların ve okuyucuların çıkarları 108 arasındaki “dengeyi bozmak” anlamına geldiği genellikle 109 söylenmektedir. Bu değerlendirmeyi örnek olarak veren kimseler, bunu, 110 Anayasada ifade edilen temel konumun yeniden ifadesi olarak sunmaktadır; 111 başka bir deyişle, bu, telif hakkı pazarlığına eş değer olarak 112 varsayılmaktadır.</p> 113 <p> 114 Ancak iki yorumlama, eş değerden çok uzaktadır; kavramsal olarak 115 farklıdırlar ve anlam olarak da farklıdırlar. Denge kavramı, okuyucuların ve 116 yayıncıların çıkarlarının yalnızca nicel olarak onlara, “ne kadar 117 ağırlık” vermemiz gerektiği ve hangi işlemlere uygulandıkları 118 konusunda farklı olduğunu varsaymaktadır. “Paydaş” terimi 119 genelde olayı bu şekilde değerlendirmek için kullanılmaktadır; bir politika 120 kararındaki tüm çıkar tiplerinin eşit ölçüde önemli olduğunu 121 varsaymaktadır. Bu görüş, hükümetin telif hakkı pazarlığındaki katılımının 122 kökünde olan okuyucuların ve yayıncıların çıkarları arasındaki nitel ayrımı 123 reddetmektedir.</p> 124 <p> 125 Bu değişikliğin sonuçları geniş kapsamlıdır çünkü telif hakkı pazarlığında, 126 kamuya ilişkin büyük koruma, telif hakkı ayrıcalıklarının yalnızca 127 okuyucular adına haklı görülmesi fikri, yayıncılar adına haklı görülmemesi 128 fikri, “denge” değerlendirmesi ile elenmektedir. Yayıncıların 129 çıkarı, kendi içinde bir son olarak görüldüğü için, telif hakkı 130 ayrıcalıklarını haklı gösterebilir; başka bir deyişle, “denge” 131 kavramı, halktan başka biri adına haklı gösterilebilir.</p> 132 <p> 133 Pratik bir husus olarak, “denge” kavramının sonucu, telif hakkı 134 kanunundaki değişiklikler için olan savunmanın yükünü tersine 135 çevirmektir. Telif hakkı pazarlığı, belirli özgürlüklerden okuyucuları 136 vazgeçirme işini yayıncıların omuzlarına yıkmıştır. Denge kavramı pratikte 137 bu işi tersine çevirmektedir, çünkü yayıncıların ilâve ayrıcalıktan 138 faydalanacağına dair bir şüphe yoktur. Bu nedenle, okuyucuların bu faydadan 139 “ağır basmaya” yetecek ölçüde zarar gördükleri kanıtlanamazsa, 140 yayıncıların, talep ettikleri her türlü ayrıcalığı alabilecekleri sonucuna 141 varırız.</p> 142 <p> 143 Yayıncılar ve okuyucular arasındaki “dengenin bozulması” fikri, 144 okuyucuların, hak ettikleri önceliği almalarını engellerse, o zaman buna 145 karşı gelmeliyiz.</p> 146 147 <h3>Neye karşı dengeleme?</h3> 148 <p> 149 Hükümet bir şeyler satın aldığında, kamunun yararına davranır; hükümetin 150 sorumluluğu, kamu için mümkün olan en iyi pazarlığı sağlamaktır, anlaşmadaki 151 diğer tarafın çıkarları ikinci planda kalmalıdır.Örneğin, inşaat 152 firmalarıyla karayolu inşa etmek için anlaşmalar imzalanırken, hükümet, 153 kamunun parasını mümkün olan en iyi şekilde değerlendirmeyi 154 hedeflemektedir. Hükümet birimleri, fiyatı aşağı çekmek için rekabetçi fiyat 155 tekliflerini kullanmaktadır.</p> 156 <p> 157 Örneğin, inşaat firmalarıyla karayolu inşa etmek için anlaşmalar 158 imzalanırken, hükümet, kamunun parasını mümkün olan en iyi şekilde 159 değerlendirmeyi hedeflemektedir. Hükümet birimleri, fiyatı aşağı çekmek için 160 rekabetçi fiyat tekliflerini kullanmaktadır.</p> 161 <p> 162 Yine pratik bir konu olarak, fiyat sıfır olamaz çünkü müteahhitler o kadar 163 düşük fiyat teklifi vermeyecektir. Özel önemle yetkilendirilmemelerine 164 rağmen, özgür bir toplumdaki vatandaşların genel haklarına sahiptirler ve 165 buna, avantajlı olmayan sözleşmeleri reddetme hakkı dahildir; en düşük fiyat 166 teklifi bile bazı müteahhitlerin para kazanması için yeterince yüksek 167 olacaktır. Bu nedenle, belirli bir tipteki denge mevcuttur. Ancak bu, her 168 biri özel önem isteğiyle iki çıkar arasında kasıtlı bir denge değildir. Bu, 169 kamu hedefi ve pazar kuvvetleri arasındaki bir dengedir. Hükümet, özgür 170 toplum ve özgür piyasa bağlamında yapabilecekleri en iyi pazarlık için vergi 171 veren vatandaşlar için en iyi sonucu elde etmeye çalışmaktadır.</p> 172 <p> 173 Telif hakkı pazarlığında, hükümet, paramız yerine özgürlüğümüzü 174 harcamaktadır. Özgürlük paradan daha değerlidir, bu nedenle hükümetin 175 özgürlüğümüzü tutumlu ve iyi bir şekilde harcaması, paramızı harcama 176 sorumluluğundan daha önemlidir. Hükümetler, yayıncıların çıkarlarını 177 toplumun özgürlüğüyle eşit tutmamalıdır.</p> 178 179 <h3>“Denge” değil ama “alışveriş”</h3> 180 <p> 181 Okuyucuların çıkarlarının yayıncıların çıkarlarıyla dengelenmesi fikri, 182 telif hakkı politikasının değerlendirilmesi için yanlış bir yoldur ancak 183 gerçekte değerlendirilmesi gereken iki çıkar vardır: <b>okuyucuların</b> iki 184 çıkarı. Okuyucular, yayınlanmış çalışmaların kullanılmasında kendi 185 özgürlüklerine ilişkin bir çıkara sahiptir; duruma bağlı olarak, belirli bir 186 güdü sistemi vasıtasıyla bir yayının yüreklendirilmesiyle de 187 ilgilenebilirler.</p> 188 <p> 189 Telif hakkının açıklamalarında, “denge” sözcüğü, okuyucular ile 190 yayıncılar arasındaki “dengenin bozulması” fikri için belirli 191 bir duruma gelmiştir. Bu nedenle, kullanıcıların iki çıkarına ilişkin olarak 192 “denge” sözcüğünün kullanılması kafa karıştırıcı olabilir. <a 193 href="#footnote1">[1]</a> Başka bir terim gerekiyor.</p> 194 <p> 195 Genel olarak, bir taraf, kısmen çatışan iki hedefe sahip olduğunda ve bu 196 hedeflerin her ikisini de tamamen sağlayamadığında, bunu “değiş 197 tokuş” olarak adlandırırız. Bu nedenle, taraflar arasında “doğru 198 dengenin bozulması”ndan konuşmak yerine, “özgürlüğümüzü harcama 199 ve koruma arasında doğru alışverişin sağlanması” lafını kullanmalıyız.</p> 200 201 <h3>İkinci hata: tek bir sonucun maksimize edilmesi</h3> 202 <p> 203 Telif hakkı politikasındaki ikinci hata, yayınlanan çalışmaların sayısının, 204 yalnızca artırılması değil, maksimize edilmesi hedefinin benimsenmesini 205 içermektedir. “Dengenin bozulması” kavramı, yayıncıları 206 okuyucularla aynı seviyeye getirmiştir; bu ikinci hata ise, yayıncıları 207 okuyucuların çok üstünde tutmaktadır.</p> 208 <p> 209 Bir şeyler satın aldığımızda, genelde depodaki tüm birimleri ya da en pahalı 210 modeli satın almayız. Bunun yerine, herhangi belirli bir maldan yalnızca 211 ihtiyaç duyduğumuzu alıp ve en yüksek kalite yerine yeterli kalitede bir 212 model seçerek, satın alacağımız diğer şeyler için para ayırırız. Azalan 213 getiri ilkesine göre, paramızın tamamını belirli bir ürüne harcamak, 214 kaynakların verimsiz harcanmasına neden olmaktadır; genelde başka bir 215 kullanım için bir miktar para ayırmayı tercih ederiz.</p> 216 <p> 217 Azalan getiri ilkesi, herhangi bir satın alma işlemine uygulandığı gibi 218 telif hakkı için de uygulanabilir. En çok vazgeçmemiz gereken özgürlükler, 219 en az özleyeceklerimiz olmalıdır, en büyük cesareti ise yayına 220 vermeliyiz. Yuvamıza daha yakın olan ek özgürlükleri verdiğimizde, her bir 221 feragatin, en sonuncusundan daha büyük bir fedakarlık olduğunu görürüz, bu 222 da, yazınsal işlemlerde daha küçük bir artış sağlar. Artış sıfır haline 223 gelmeden çok önce, artış fiyatına değmeyeceğini söyleyebiliriz; genel 224 sonucu, yayın miktarını arttırmak olan bir pazarlığı sağlarız ancak bunu da 225 mümkün olan en üst dereceye kadar sağlayamayız.</p> 226 <p> 227 Yayının maksimize edilmesi hedefinin kabul edilmesi, bu daha iyi ve daha 228 avantajlı olan tüm pazarlıkları reddetmektedir, kamunun tüm özgürlüğünü, 229 yalnızca biraz daha fazla yayın için, yayınlanmış çalışmaları kullanmak için 230 bırakması gerektiğini ifade eder.</p> 231 232 <h3>Maksimizasyon söylemi</h3> 233 <p> 234 Uygulamada, özgürlüğün maliyetinden bağımsız olarak yayının maksimize 235 edilmesi hedefi, kamunun yayınları kopyalamasının yasalara aykırı, 236 adil-olmayan ve yapısal olarak yanlış bir hareket olduğunu ifade eden yaygın 237 bir söylemle desteklenmektedir. Örneğin, yayıncılar, kopyalama yapan 238 insanları “korsanlar” olarak adlandırır, aslında korsan, 239 gemilere saldıran kimse demektir, oysa yayıncılar bu ifadeyi komşusuyla 240 bilgi paylaşan kimseler için kullanmaktadır. (Bu karalayıcı ifade, eskiden 241 yazarlar tarafından izinli olmayan baskıları yayınlamak için kanuna uygun 242 yollar bulan yayıncıları tanımlamak için kullanılıyordu.) Bu söylem, telif 243 hakkı için olan Anayasal tabanı doğrudan reddetmektedir ancak kendini, 244 Amerikan kanun sisteminin sorgulanmayan geleneğini temsil edecek biçimde 245 sunmaktadır.</p> 246 <p> 247 “Korsan” ifadesi tipik olarak kabul görmektedir çünkü medyanın 248 tüm sınırlarını kapsamaktadır, böylece az sayıda insan bu ifadenin radikal 249 olduğunu fark etmektedir. Etkin bir ifadedir çünkü halkın bilgi kopyalaması 250 temel olarak yasal olmazsa, o zaman hiçbir zaman yayıncıların, özgürlüğümüzü 251 teslim etmemize ilişkin istemlerine karşı çıkamayız. Başka bir deyişle, 252 kamu, yayıncıların, bir miktar ek güç sahibi olmamalarının niçin gerekli 253 olduğunu göstermeye çağırıldığında, hepimizin en önemli nedeni olan, 254 “Kopyalamak istiyoruz” derhal elenir.</p> 255 <p> 256 Yan hususların kullanılması hariç olmak üzere, bu durum, artan telif hakkı 257 gücüne karşı savaşmamız için hiçbir yol bırakmaz. Ayrıca günümüzdeki daha 258 güçlü olan telif hakkı güçlerine karşı olan tutum, yan hususları ele 259 almaktadır ve kopyaları yasal bir kamu değeri olarak dağıtma özgürlüğünden 260 sözedilmesi bile imkânsız hale gelir.</p> 261 <p> 262 Pratik bir husus olarak, maksimizasyonun hedefi, yayıncıların aşağıdaki 263 söylemi iddia etmelerini mümkün kılmaktadır: “Satışlarımızı azaltmak 264 da belirli bir uygulama olabilir, ya da öyle olabileceğini düşündük, bu 265 nedenle, bu durumun yayını bilinmeyen bir miktar kadar azalttığını 266 varsayarız ve bu nedenle bu durum engellenmelidir.” Şu kötü sonuca 267 varırız: kamunun yararı, yayıncıların satışlarıyla ölçülmektedir ve Genel 268 Medya için iyi olan şey, A.B.D. için de iyidir.</p> 269 270 <h3>Üçüncü hata: yayıncıların gücünün maksimuma çıkarılması</h3> 271 <p> 272 Yayıncılar, herhangi bir maliyette yayın çıktısını maksimuma çıkarma 273 politikasının onay görmesini sağladıktan sonra, sonraki adımları, bunun 274 onlara maksimum gücün verilmesini gerektirdiğini çıkarsamalarıdır, ki bunlar 275 telif hakkının bir çalışmanın hayal edilebilir tüm kullanımını kapsamasını 276 sağlamak ya da eş değer etkiyi sağlayacak “shrink wrap” 277 lisansları gibi bazı başka yasal araçları uygulamaktır.. “Adil 278 kullanım” ve “ilk satış hakkı”nın yürürlükten 279 kaldırılmasını gerektiren bu hedef, A.B.D.’nin eyaletlerinden, uluslararası 280 Anayasalara kadar tüm mevcut hükümet seviyelerinde uygulanmaktadır.</p> 281 <p> 282 Bu adım yanlıştır çünkü sert telif hakkı kuralları, yararlı yeni 283 çalışmaların oluşturulmasını engellemektedir. Örneğin, Shakespeare, 284 oyunlarından bazı noktaları, on yirmi yıl önce yayınlanmış diğer oyunlardan 285 almıştır, yani günümüzün telif hakkı kanunu o zamanlar etkin olsaydı, 286 Shakespeare’in oyunları yasadışı sayılmış olacaktı.</p> 287 <p> 288 En yüksek yayın oranını istemiş olsak bile, bunun kamuya maliyeti ne olursa 289 olsun, yayıncının gücünün maksimuma çıkarılması, bunu sağlamanın yanlış 290 yoludur. İlerlemeyi sağlamanın bir yolu olarak, bu, yanlış bir yoldur.</p> 291 292 <h3>Üç hatanın sonuçları</h3> 293 <p> 294 Telif hakkı yasalarındaki mevcut eğilim, yayıncılara daha uzun zaman 295 periyotları boyunca daha geniş haklar verme yönündedir. Hata serisinden 296 bozulmuş olarak çıkan telif hakkının kavramsal tabanı, hayır demek için bir 297 temeli genellikle sunmaz. Yasa yapan kimseler, telif hakkının kamuya hizmet 298 ettiğini savunurken, yayıncılara gerçekte her istediğini verirler.</p> 299 <p> 300 Örneğin, S. 483’ü (telif hakkı döneminin 20 yıla çıkarılmasını isteyen 1995 301 tarihli yasa tasarısı) devreye sokarken Senatör Hatch şunları söylemiştir:</p> 302 303 <blockquote><p> 304 İnanıyorum ki, şu anda, telif hakkının mevcut durumunun yazarların 305 çıkarlarını korumakta olup olmadığı sorusunu ve yayınların korunma 306 durumunun, yeni yayın çalışmalarının oluşturulması için yeterli bir güdü 307 sağlamaya devam edip etmediği sorusunu sorduğumuz bir noktadayız. 308 </p></blockquote> 309 <p> 310 Bu yasa tasarısı, telif hakkını, 1920’lerden beri yazılmış olan halihazırda 311 yayınlanmış tüm çalışmalara da uyguladı. Bu değişiklik, yayıncılara 312 sağlanmış bir avantajdı, kamuya bir yararı yoktu çünkü, daha önceden 313 yayınlanmış kitap sayısını, önceki yayınları kapsayacak şekilde artırmanın 314 bir yolu yoktu. Ve de halkın, günümüzde anlam kazanan bir özgürlüğü 315 kaybetmesine neden olmaktaydı, kamu, eski dönemlerden kalan kitapların 316 yeniden dağıtılması özgürlüğünü kaybetti. Üç hatadan ikincisini barındıran 317 “<a href="/philosophy/words-to-avoid.html#Protection">koru</a>” 318 propaganda teriminin kullanımına dikkat edin.</p> 319 <p> 320 Yasa tasarısı ayrıca henüz yazılmamış çalışmaların telif haklarını da 321 kapsıyordu. Kira karşılığı yapılan çalışmalar için, telif hakkı, şu anki 75 322 yıl yerine 95 yıl sürecekti. Teorik olarak, bu durum, yeni kitap yazma 323 güdüsünü artıracaktı; ancak bu fazladan güdüye ihtiyaç duyan herhangi bir 324 yayıncı, 2075 yılı için planlanmış bilanço föyleriyle bu iddiayı 325 kanıtlamalıdır.</p> 326 <p> 327 Söylememize gerek yok ki, kongre, yayıncıların iddialarını 328 sorgulamamaktaydı: telif hakkının kapsamını genişleten bu kanun 1998 yılında 329 çıkarıldı. Bu kanun, sponsorlarından biri olan ve yasa çıkarılmadan önce 330 ölen Sonny Bono Telif Hakkı Dönem Genişletme Hareketi olarak 331 adlandırıldı. Onun işlerine bakan dul eşi ise şu ifadede bulundu:</p> 332 333 <blockquote><p> 334 Gerçekte Sonny telif hakkının sonsuza kadar sürmesini isterdi. Ekip bana bu 335 gibi bir değişikliğin Anayasaya zarar vereceğini söyledi. Telif hakkı 336 kanunlarımızı güçlendirmek için, hepinizi benimle birlikte çalışmaya davet 337 ediyorum. Bildiğiniz gibi, ayrıca Jack Valenti de telif hakkının sonsuza 338 kadar olması gerektiğini teklif etmektedir. Belki de komite, sonraki 339 kongrede bu hususu ele alabilir. 340 </p></blockquote> 341 <p> 342 Yüksek Mahkeme, Anayasanın ilerleme hedefine hizmet eden geçmişe dönük 343 genişlemelere yönelik yasayı değiştirmeyi amaçlayan bir davayı dinlemeyi 344 kabul etti. Mahkeme hususu yargılama sorumluluğundan el çekerek yanıt verdi; 345 Anayasa, telif hakkı için, sadece sözde bağlılık gerektiriyor.</p> 346 <p> 347 1997’da kabul edilen başka bir kanun, yayınlanmış herhangi bir çalışmanın 348 yeterince fazla sayıda kopyasının hazırlanmasını, bu kopyaları kibar olmak 349 adına arkadaşlarınıza verseniz bile, ağır bir suç olarak kabul etti. Önceden 350 bu, A.B.D.’de bir suç bile değildi.</p> 351 <p> 352 Bunlardan daha da kötü olan bir kanun olan Dijital Milenyum Telif Hakkı 353 Hareketi (DMCA), kısıtlamaları aşmayı, hatta nasıl aşılacağına ilişkin bilgi 354 vermeyi suç haline getirerek (bilgisayar kullanıcılarının zaten nefret 355 ettiği) o zamanlar “kopya koruması” denileni (şimdi <a 356 href="/proprietary/proprietary-drm.html">DRM</a> (Dijital Kısıtlamalar 357 Yönetimi) adı veriliyor) geri getirmek için tasarlandı. Bu kanun, 358 “Medya Şirketleri Hareketi ile Egemenlik” olarak 359 adlandırılmalıydı çünkü bu kanun, yayıncılara etkin bir şekilde kendi telif 360 hakkı kanunlarını yazma şansını vermekteydi. Bu kanun, bir çalışmanın 361 kullanımında istediğiniz kısıtlamaları dayatabileceğinizi söylemektedir ve 362 bu kısıtlamalar, çalışmanın birtakım şifreleme özelliği ya da lisans 363 yöneticisi içermesi şartıyla kanunun gücünü kullanır.</p> 364 <p> 365 Bu yasa tasarısı için sunulan dayanaklardan biri, telif hakkı gücünü 366 artırmak için yakın zamandaki bir anlaşmayı gerçeklemesiydi. Bu anlaşma, 367 Dünya <a href="/philosophy/not-ipr.html">Fikri Mülkiyet</a> Örgütü 368 tarafından yürürlüğe konmuştu, bu örgüt, Clinton yönetiminin baskısının 369 yardımıyla, telif hakkı tutma ve patent tutma çıkarları için çalışmaktaydı; 370 çünkü anlaşma yalnızca telif hakkı gücünü artırmaktaydı ve herhangi bir 371 ülkedeki kamu çıkarına hizmet edip etmediği şüpheliydi. Her durumda, kanun 372 tasarısı, anlaşmanın gerektirdiğinin üstüne çıktı.</p> 373 <p> 374 Kütüphaneler, bu yasa tasarısına, özellikle, “adil kullanım” 375 olarak değerlendirilen kopyalama biçimlerini engelleyen konulara karşı 376 konulmasına ilişkin kilit kaynaktı. Yayıncılar bu duruma nasıl tepki verdi? 377 Eski temsilci, günümüzde Amerikan Yayıncılar Birliği için lobici olan Pat 378 Schroeder, yayıncıların “[kütüphanelerin] istediği şeyle 379 yaşayamayacağını“ söyledi. Kütüphanelerin yalnızca mevcut durumun bir 380 kısmını korumak istediklerinden, yayıncıların, günümüze kadar yaşamlarını 381 nasıl sürdürdüklerini merak edebiliriz.</p> 382 <p> 383 Bu yasa tasarısına karşı olan benimle ve diğerleriyle yapılan bir görüşmede, 384 kongre üyesi Barney Frank, A.B.D. Anayasasının telif hakkına bakış açısının 385 nasıl önemsenmediğini gösterdi. Suçla ilgili cezalar tarafından desteklenen 386 yeni güçlerin acil olarak gerekli olduğunu söyledi çünkü “film 387 endüstrisinden” ve “müzik endüstrisinden” ve diğer 388 “endüstrilerden” korkulmaktaydı. Ona şunu sordum: “Ama bu 389 kamunun çıkarına mı?” Cevabı şöyleydi: “Niye kamunun çıkarını 390 soruyorsun? Bu yaratıcı insanlar, kamunun çıkarı için kendi haklarından 391 vazgeçmek zorunda değiller!” “Endüstri” para verip 392 çalıştırdığı “yaratıcı insanlarla” tanımlanmıştır, telif hakkı 393 onun yetkisi olarak değerlendirilmiştir ve Anayasa, ters yüz edilmiştir.</p> 394 <p> 395 DMCA yasası 1998 yılında çıkarıldı. Yasa çıkarıldığında, adil kullanımın 396 yasal olarak kalacağı söylendi ancak yayıncıların, uygulamadaki tüm 397 donanımları ve yazılımları yasaklamasına imkân verildi. Etkin olarak, adil 398 kullanım yasaklandı.</p> 399 <p> 400 Bu kanunu esas alarak, film endüstrisi DVD’lerinin okunması ve oynatılması 401 için özgür yazılıma ve hatta nasıl okunacaklarına ilişkin bilgiye bile 402 sansür uyguladı. 2001 yılının Nisan ayında, Amerikan Kayıt Endüstri 403 Birliği’nden (RIAA) gelen dava tehditleriyle Princeton Üniversitesindeki 404 Profesör Edward Felten’in gözü korkutulmuş ve profesör, kayıtlı müziğe 405 erişimi kısıtlamak için önerilmiş bir şifreleme sistemi hakkında 406 öğrendiklerini yazan bilimsel makalesini geri çekmişti.</p> 407 <p> 408 Ayrıca okurların geleneksel özgürlüklerinin birçoğunu alan e-kitapları 409 piyasada görmeye başladık, örneğin arkadaşınıza kitabınızı ödünç verme 410 özgürlüğü, kitabınızı kullanılmış kitap satılan yerlere satma özgürlüğü, 411 kütüphaneden kitap alma özgürlüğü, ortak bir veri bankasına adınızı 412 vermeksizin kitap satın alabilme özgürlüğü ve hatta kitabı iki defa okuma 413 özgürlüğü. Şifreli e-kitaplar, genel olarak bu etkinliklerin tümünü 414 kısıtlamaktadır, bu kitapları yalnızca sizleri kısıtlamak için tasarımlanmış 415 özel gizli yazılımlar ile okuyabilirsiniz.</p> 416 <p> 417 Bu şifreli, kısıtlanmış e-kitaplardan hiçbir zaman almayacağım ve umarım ki 418 siz de almazsınız. Bir e-kitap size geleneksel bir kağıt kitapla aynı 419 özgürlüğü sunmuyorsa, o kitabı kabul etmeyin!</p> 420 <p> 421 Kısıtlanmış e-kitapları okuyabilen yazılımı bağımsız olarak yayan herhangi 422 bir kimse aleyhinde dava açılabilir. Rus bir programcı olan Dmitry Sklyarov, 423 2001 yılında bir konferansta konuşmak için A.B.D.’de bulunduğu bir sırada 424 tutuklandı çünkü Rusya’da bu gibi bir program yazmıştı ve Rusya’da böyle bir 425 programın yazılması kanunlara aykırı değildi. Şimdi Rusya da bu tip 426 yazılımları yasaklamak için bir kanun hazırlamaktadır ve Avrupa Birliği 427 yakın zamanda bu gibi bir kanunu kabul etmiştir.</p> 428 <p> 429 Geniş bir pazara sahip olan e-kitaplar şimdiye kadar ticari bir 430 başarısızlığa imza atmıştır ama bunun nedeni okurların özgürlüklerini 431 korumak istemeleri değildir; bu durum başka nedenlere bağlıdır, örneğin, 432 bilgisayar ekranlarından kitap okumanın rahat olmaması gibi. Uzun vadede bu 433 mutlu durumun bizi korumasını bekleyemeyiz; e-kitapların gelişmesine 434 yardımcı olmak için sıradaki adım “elektronik kağıdın” 435 kullanılması olacaktır, elektronik kağıt, şifreli ve kısıtlandırılmış bir 436 e-kitabın içine indirilebildiği kitap benzeri bir nesnedir. Bu kağıt-benzeri 437 yüzey, günümüzün ekranlarından daha çekici olursa, o zaman özgürlüğümüzü 438 korumak için savaşmak zorunda kalacağız. Bu arada, e-kitaplar, girişimlerine 439 devam etmektedir: NYU ve diğer diş hekimliği ile ilgili okullar, 440 öğrencilerden, okul kitapları olarak kısıtlanmış e-kitapların satın 441 alınmasını istemektedir.</p> 442 <p> 443 Medya firmaları henüz tatmin olmamıştır. 2001 yılında, Disney-finansmanlı 444 Senatör Hollings, “Güvenlik Sistem Standardı ve Sertifikasyon 445 Hareketi” (SSSCA)<a href="#footnote2">[2]</a> olarak adlandırılan bir 446 yasa tasarısını önermiştir, bu yasa tasarısı, tüm bilgisayarların (ve diğer 447 dijital kayıt ve playback cihazlarının) hükümet yönetiminde kopya kısıtlama 448 sistemlerine sahip olmasını gerektirmektedir. Bu, onların nihai hedefleridir 449 ama ajandalarındaki ilk madde, dijital HDTV’yi oynatabilen her türlü 450 cihazın, bu cihazlar insanlar tarafından “kurcalanabilen” (başka 451 bir deyişle, kendi amaçlarına göre değiştirilebilen) bir şekilde 452 tasarlanmışsa, engellenmesidir. Özgür yazılım kullanıcıların 453 değiştirebildiği bir yazılım olduğu için, ilk defa burada, özgür yazılımı 454 belirli bir iş için açık bir şekilde yasaklayan önerilmiş bir kanunla karşı 455 karşıyayız. Diğer işlerin yasaklanması da kesin bir şekilde bunu takip 456 edecektir. FCC bu kuralı benimserse, GNU Radyo gibi mevcut özgür yazılımlar 457 sansürlenecektir.</p> 458 <p> 459 Bu yasa tasarılarının ve kuralların engellenmesi politik eylemleri 460 gerektirmektedir.<a href="#footnote3">[3]</a></p> 461 462 <h3>Doğru pazarlığın sağlanması</h3> 463 <p> 464 Telif hakkı politikasına karar vermek için doğru yol nedir? Telif hakkı kamu 465 adına yapılan bir pazarlıksa, kamu çıkarını her şeyin üstünde 466 tutmalıdır. Kamunun özgürlüğünü satarken hükümetin görevi, yalnızca satması 467 gereken şeyi satmak ve bunu, mümkün olduğunca pahalıya satmaktır. En 468 azından, karşılaştırılabilir bir yayın seviyesi sağlarken, telif hakkını 469 mümkün olduğunca törpülemeliyiz.</p> 470 <p> 471 İnşaat projelerinde olduğu gibi, rekabete dayanan fiyat teklifiyle 472 özgürlükteki bu en düşük fiyatı bulamayacağımız durumda, bunu nasıl 473 bulabiliriz?</p> 474 <p> 475 Mümkün olan bir yöntem, telif hakkı ayrıcalıklarını adım adım azaltmak ve 476 sonuçları gözlemlemektir. Yayında ölçülebilir bir düşüş varsa ve bunların ne 477 zaman ortaya çıktığını görerek, kamunun çıkarları doğrultusunda , ne kadar 478 telif hakkı gücünün gerçekten de gerekli olduğunu öğreneceğiz. Bunu, 479 yayıncıların söyledikleriyle değil, gerçek gözlemle değerlendirebiliriz 480 çünkü yayıncılar, güçleri herhangi bir şekilde azaldığında, abartılı kötü 481 kader tahminleri yapma eğilimine sahiptir.</p> 482 <p> 483 Telif hakkı politikası, birbirinden bağımsız çok boyutlu bir meseledir. Bir 484 tane politika boyutu için gerekli minimumu bulduktan sonra, gerekli yayın 485 seviyesini korurken, telif hakkının diğer boyutlarının azaltılması hâlâ 486 mümkün olabilir.</p> 487 <p> 488 Telif hakkının önemli bir boyutu da telif hakkının süresidir, şu anda bu 489 süre genel olarak yüz yıl seviyesindedir. Tekelin on yıla düşürülmesi ve 490 çalışmanın yayınlandığı tarihten itibaren başlanması iyi bir ilk adım 491 olacaktır. Telif hakkının, türemiş çalışmaların hazırlanmasını kapsayan 492 başka bir yönü daha uzun bir dönem boyunca sürebilir.</p> 493 <p> 494 Niçin yayın tarihinden itibaren saymaya başlanıyor? Çünkü yayınlanmamış 495 çalışmalar üzerindeki telif hakkı, okurların özgürlüğünü doğrudan 496 kısıtlamamaktadır; kopyalarına sahip olmadığımız bir çalışmayı kopyalamamız 497 konusunda özgür olup olmamamız tartışma konusudur. Bu nedenle, yazarlara, 498 bir çalışmanın yayınlanması için daha uzun bir süre ayırmak zarar verici 499 değildir. Yazarlar (genelde yayından önce telif hakkına sahiptirler) telif 500 hakkı vadesinin sonunu ötelemek için yayının gecikmesini nadiren tercih 501 edecektir.</p> 502 <p> 503 Niçin on yıl? Çünkü bu güvenli bir öneridir; pratik temelde, bu 504 indirgemenin günümüzde genel uygulanabilirliği üzerinde küçük bir etkisinin 505 olacağına inanabiliriz. Birçok yayın tipinde ve türde, başarılı çalışmalar, 506 yalnızca birkaç yılda çok kârlıdır ve başarılı çalışmalar bile, on yıldan 507 önce baskıdan kalkmaktadır. yararlı ömrü on yıllarca olabilen referans 508 çalışmalar için bile, on yıllık telif hakkı yeterli olmalıdır: güncellenmiş 509 baskılar düzenli olarak yayınlanmaktadır ve birçok okur, on yaşındaki temel 510 sürümü kopyalamak yerine telif hakkı olan mevcut baskıyı satın almayı tercih 511 edecektir.</p> 512 <p> 513 On yıl yine de gerekli olandan daha uzun olabilir; olaylar bir kere 514 istikrara ulaştığında, sistemi ayarlamak için ek bir indirgemeye gitmeye 515 çalışabiliriz. Bir kitap fuarındaki telif hakları konulu bir panelde Edebi 516 bir anlaşmada telif hakkı üzerine bir panelde, on yıllık bir dönemi teklif 517 ettiğimde, yanımda oturan bir ünlü fantastik roman yazarı beş yılın 518 üstündeki herhangi bir şeyin tahammül edilemeyen bir şey olduğunu söyleyerek 519 öfkeli bir şekilde karşı çıkmıştı.</p> 520 <p> 521 Ancak aynı zaman aralığını tüm çalışma tiplerine uygulamamız gerekmez. En 522 ileri düzeyde telif hakkı politikası tekbiçimliliğinin sağlanması, kamunun 523 çıkarı için çok önemli değildir ve telif hakkı kanunu, halihazırda özel 524 kullanımlar ve yayın tipleri için birçok özel duruma sahiptir. Her karayolu 525 projesi için, ülkenin en pahalı bölgelerindeki en zor projeler için gerekli 526 olan oranların ödenmesi aptalcadır; aynı şekilde, tüm sanat tipleri için 527 herhangi bir tip için gerekli bulduğumuz özgürlükteki en yüksek fiyatla 528 “ödeme yapılması” da benzer şekilde aptalcadır.</p> 529 <p> 530 Bu nedenle, romanlar, sözlükler, bilgisayar programları, şarkılar, 531 senfoniler ve filmler farklı telif hakkı sürelerine sahip olmalıdır, böylece 532 her bir iş tipi için gerekli olan süreyi, bu gibi birçok çalışmanın 533 yayınlanması için gerekli olan süreye indirebiliriz. Belki de bir saatten 534 uzun süren filmlerin telif hakkı süresi yirmi-yıl olabilir çünkü bu 535 filmlerin üretilmesinin yüksek bir maliyeti vardır. Kendi alanımda, yani 536 bilgisayar programlamasında, üç yıl yeterlidir çünkü ürün çevrimleri bu 537 süreden bile kısadır.</p> 538 <p> 539 Telif hakkı politikasının başka bir boyutu adil kullanımdır: bu, yayınlanmış 540 bir çalışmanın tamamının ya da bir kısmının, telif hakkının olmasına rağmen, 541 yasal olarak izin verilen bir şekilde yeniden çoğaltılmasının bazı 542 yollarıdır. Telif hakkı gücünün bu boyutunun azaltılmasında doğal ilk adım, 543 özel küçük miktarlardaki çalışmanın, ticari ilişki içinde olmayan bireyler 544 arasında kopyalanmasına ve dağıtılmasına izin vermektir. Bu, telif hakkı 545 polisinin insanların özel hayatlarına girmesini önler ancak bu, yayınlanan 546 çalışmaların satışları üzerinde muhtemelen az etkiye sahip 547 olacaktır. (Shrink-wrap lisanslarının bu gibi kopyalamanın kısıtlanmasında 548 telif hakkının yerine geçmesi için kullanılamamasını sağlamak için başka 549 yasal adımların atılması gerekli olabilir.) Napster’da olan tecrübeler 550 göstermektedir ki, ticari olmayan birebir yeniden dağıtımın halka 551 sunulmasına da izin vermeliyiz, halkın büyük bir çoğunluğu kopyalamak ve 552 paylaşmak isterken ve bu çalışmaları yararlı bulurken, yalnızca acımasız 553 önlemler bunları durduracaktır ve kamu, istediği şeyi almayı hak etmektedir.</p> 554 <p> 555 Romanlar ve genel olarak eğlence için kullanılan çalışmalar için, ticari 556 olmayan birebir yeniden dağıtım, okuyucular için yeterli özgürlük 557 sağlayabilir. Fonksiyonel amaçlar için (işleri yaptırmak için) kullanılmakta 558 olan bilgisayar programları, gelişmiş bir sürümün yayınlanmasına ilişkin 559 özgürlüğü içererek bunun ötesinde ek özgürlükleri gerektirmektedir. Yazılım 560 kullanıcılarının sahip olması gereken özgürlüklerin açıklaması için, bu 561 kitaptaki “Özgür Yazılım Tanımına” bakınız. Ancak programın 562 yayınlanmasından itibaren yalnızca iki ya da üç yıllık bir gecikmeden sonra 563 bu özgürlüklerin evrensel olarak mevcut olması için bu, kabul edilebilir bir 564 uzlaşmadır.</p> 565 <p> 566 Bu gibi değişiklikler, telif haklarını, kamunun bu içerikleri kopyalamak 567 için dijital teknolojiyi kullanılması isteğiyle aynı çizgiye 568 getirir. Yayıncılar hiç şüphesiz ki bu önerileri “dengesiz” 569 bulacaktır; yayıncılar, insanları bilyelerini alıp eve gitmekle tehdit 570 edebilir ancak bunu gerçekten de yapmazlar, çünkü oyun yine de kârlıdır ve 571 bu, mevcut tek oyundur.</p> 572 <p> 573 Telif hakkı gücündeki indirgemeleri değerlendirdiğimizde, medya 574 firmalarının, bunu, son kullanıcı lisans anlaşmalarıyla değiştirmediğinden 575 emin olmalıyız. Telif haklarının ötesine geçen, kopyalama üzerinde kısıtlama 576 uygulamak için sözleşmelerin kullanılmasının engellenmesi gereklidir. Geniş 577 pazarlı sektörler için bu tip tartışılmamış kısıtlamalar A.B.D. hukuk 578 sisteminin standart bir parçası olmayı gerektirebilir.</p> 579 580 <h3>Kişisel bir not</h3> 581 <p> 582 Ben resmi olarak bir bilim adamı değil, bir yazılım tasarımcısıyım. Telif 583 hakkı konularıyla aşina oldum çünkü İnternet dünyasında bunlardan kaçmanın 584 yolu yoktur. Otuz yıldır bilgisayar ve İnternet kullanan biri olarak, 585 kaybetmiş olduğum ve ileride kaybedebileceğim özgürlüklere değer 586 veriyorum. Bir yazar olarak, genelde yayıncılar tarafından yazarların telif 587 hakkı gücünü, ki daha sonra yazar tarafından yayıncılara devredilmektedir, 588 arttırmak için yazarlara atfedilmiş olan yarı ilahi <a 589 href="/philosophy/words-to-avoid.html#Creator">yaratıcı</a> romantik esrarı 590 reddedebilirim.</p> 591 <p> 592 Bu yazının çoğunluğu, kontrol edebileceğiniz gerçeklerden ve nedenlerden ve 593 üzerinde kendi fikirlerinizi oluşturabileceğiniz tekliflerden 594 oluşmaktadır. Ancak sizden yalnızca tek bir şeyi kabul etmenizi istiyorum: 595 benim gibi yazarlar sizin üzerinizde özel bir gücü hak etmiyor. Yazmış 596 olduğum yazılım ya da kitaplar için beni ödüllendirmek isterseniz, teşekkür 597 olarak bir çek kabul edebilirim, ama lütfen özgürlüğünüzü teslim etmeyin.</p> 598 <div class="column-limit"></div> 599 600 <h3 class="footnote">Dipnotlar</h3> 601 <ol> 602 <li id="footnote1">“Sağlıklı karar almakla ağırlığı dengeleme arasındaki karşılaştırmanın 603 düşünüş şeklimizi nasıl sağlıksız bir şekilde sınırladığına” ilişkin 604 bir inceleme için Julian Sanchez’in <a 605 href="http://www.juliansanchez.com/2011/02/04/the-trouble-with-balance-metaphors/">“‘Denge’ 606 Metaforlarının Sorunu”</a> yazısına bakabilirsiniz.</li> 607 <li id="footnote2">Telaffuz edilemeyen CBDTPA olarak adı değiştirilmiştir, “Tüket Ama 608 Hiçbirşey Programlamaya Çalışma'nın” (Consume, But Don’t Try 609 Programming Anything) kısaltması olarak akılda tutulabilir ancak aslında 610 “Tüketici Geniş Bant ve Dijital Televizyon Promosyon 611 Hareketinin” kısaltmasıdır.</li> 612 <li id="footnote3">Yardım etmek isterseniz, <a 613 href="http://defectivebydesign.org">DefectiveByDesign.org</a>, <a 614 href="http://publicknowledge.org">publicknowledge.org</a> ve <a 615 href="http://www.eff.org">www.eff.org</a>.</li> 616 </ol> 617 618 <hr class="no-display" /> 619 <div class="edu-note c"><p id="fsfs">Bu yazı <a 620 href="https://shop.fsf.org/product/free-software-free-society/"><cite>Özgür 621 Yazılım, Özgür Toplum: Richard M. Stallman Seçilmiş Yazıları</cite></a> 622 kitabında yayınlanmıştır.</p></div> 623 </div> 624 625 <div class="translators-notes"> 626 627 <!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't have notes.--> 628 </div> 629 </div> 630 631 <!-- for id="content", starts in the include above --> 632 <!--#include virtual="/server/footer.tr.html" --> 633 <div id="footer" role="contentinfo"> 634 <div class="unprintable"> 635 636 <p>Lütfen FSF ve GNU ile ilgili sorularınızı <a 637 href="mailto:gnu@gnu.org"><gnu@gnu.org></a> adresine iletin. FSF ile 638 iletişim kurmanın <a href="/contact/">başka yolları</a> da vardır. Lütfen 639 çalışmayan bağlantıları ve başka düzeltmeleri veya önerilerinizi <a 640 href="mailto:webmasters@gnu.org"><webmasters@gnu.org></a> adresine 641 gönderin.</p> 642 643 <p> 644 <!-- TRANSLATORS: Ignore the original text in this paragraph, 645 replace it with the translation of these two: 646 647 We work hard and do our best to provide accurate, good quality 648 translations. However, we are not exempt from imperfection. 649 Please send your comments and general suggestions in this regard 650 to <a href="mailto:web-translators@gnu.org"> 651 652 <web-translators@gnu.org></a>.</p> 653 654 <p>For information on coordinating and contributing translations of 655 our web pages, see <a 656 href="/server/standards/README.translations.html">Translations 657 README</a>. --> 658 Çevirilerimizde bulmuş olabileceğiniz hataları, aklınızdaki soru ve 659 önerilerinizi lütfen <a 660 href="mailto:web-translators@gnu.org">bize bildirin</a>.</p><p>Bu 661 yazının çeviri düzenlemesi ve sunuşu ile ilgili bilgi için lütfen <a 662 href="/server/standards/README.translations.html">Çeviriler BENİOKU</a> 663 sayfasına bakın. Bu sayfanın ve diğer tüm sayfaların Türkçe çevirileri 664 gönüllüler tarafından yapılmaktadır; Türkçe niteliği yüksek bir <a 665 href="/home.html">www.gnu.org</a> için bize yardımcı olmak istiyorsanız, <a 666 href="https://savannah.gnu.org/projects/www-tr">çalışma sayfamızı</a> 667 ziyaret edebilirsiniz.</p> 668 </div> 669 670 <!-- Regarding copyright, in general, standalone pages (as opposed to 671 files generated as part of manuals) on the GNU web server should 672 be under CC BY-ND 4.0. Please do NOT change or remove this 673 without talking with the webmasters or licensing team first. 674 Please make sure the copyright date is consistent with the 675 document. For web pages, it is ok to list just the latest year the 676 document was modified, or published. 677 678 If you wish to list earlier years, that is ok too. 679 Either "2001, 2002, 2003" or "2001-2003" are ok for specifying 680 years, as long as each year in the range is in fact a copyrightable 681 year, i.e., a year in which the document was published (including 682 being publicly visible on the web or in a revision control system). 683 684 There is more detail about copyright years in the GNU Maintainers 685 Information document, www.gnu.org/prep/maintain. --> 686 <p>Copyright © 2002, 2009, 2010, 2015, 2021 Free Software Foundation, Inc.</p> 687 688 <p>Bu sayfa <a rel="license" 689 href="http://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/deed.tr">Creative 690 Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı</a> altında 691 lisanslanmıştır.</p> 692 693 <!--#include virtual="/server/bottom-notes.tr.html" --> 694 <div class="translators-credits"> 695 696 <!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't want credits.--> 697 <p><strong>Çeviriye katkıda bulunanlar:</strong></p> 698 <ul> 699 <li>T. E. Kalaycı, 2009, 2019.</li> 700 <li>Çiğdem Özşar, 2009.</li> 701 <li>Birkan Sarıfakıoğlu, 2009.</li> 702 <li>Serkan Çapkan, 2009.</li> 703 <li>İzlem Gözükeleş, 2009.</li> 704 </ul></div> 705 706 <p class="unprintable"><!-- timestamp start --> 707 Son Güncelleme: 708 709 $Date: 2021/11/28 20:30:33 $ 710 711 <!-- timestamp end --> 712 </p> 713 </div> 714 </div> 715 <!-- for class="inner", starts in the banner include --> 716 </body> 717 </html>