copyright-and-globalization.html (83433B)
1 <!--#set var="ENGLISH_PAGE" value="/philosophy/copyright-and-globalization.en.html" --> 2 3 <!--#include virtual="/server/header.tr.html" --> 4 <!-- Parent-Version: 1.96 --> 5 <!-- This page is derived from /server/standards/boilerplate.html --> 6 <!--#set var="TAGS" value="speeches" --> 7 <!--#set var="DISABLE_TOP_ADDENDUM" value="yes" --> 8 9 <!-- This file is automatically generated by GNUnited Nations! --> 10 <title>Bilgisayar Ağları Çağında Telif Hakları ve Küreselleşme - GNU Projesi - 11 Özgür Yazılım Vakfı</title> 12 13 <!--#include virtual="/philosophy/po/copyright-and-globalization.translist" --> 14 <!--#include virtual="/server/banner.tr.html" --> 15 <!--#include virtual="/philosophy/ph-breadcrumb.tr.html" --> 16 <!--GNUN: OUT-OF-DATE NOTICE--> 17 <!--#include virtual="/server/top-addendum.tr.html" --> 18 <div class="article reduced-width"> 19 <h2>Bilgisayar Ağları Çağında Telif Hakları ve Küreselleşme</h2> 20 21 <div class="infobox"> 22 <p>Aşağıdaki metin <abbr title="Massachusetts Institute of 23 Technology">MIT</abbr> İletişim Forumunda 19 Nisan 2001 Perşembe günü 17:00 24 - 19:00 saatleri arasında yapılan konuşmanın düzenlenmiş çözümlemesidir.</p> 25 </div> 26 <hr class="thin" /> 27 28 <p> 29 <b>DAVID THORBURN, yönetici</b>: Bugünkü konuşmacımız, Richard Stallman, 30 bilgisayar dünyasında efsanevi bir şahsiyettir ve kürsüyü onunla paylaşmak 31 için muhatap bulma çalışmalarındaki tecrübem öğreticiydi. Seçkin bir MIT 32 profesörü bana, Stallman’ın Kutsal Kitaba ait (bir çeşit Eski Vasiyetname 33 anekdot-dersindeki) bir hikayedeki karizmatik bir şahsiyet olarak 34 anlaşılması gerektiğini söylemişti. “Bir Musa ya da Yeremya, daha çok 35 bir Yeremya hayal edin” dedi. Ben de “Evet, bu çok hayranlık 36 duyulacak bir şey.” Kulağa harika geliyor. Dünyaya yaptığı katkı bana 37 oldukça önemli geliyor. O zaman sahneyi onunla paylaşma konusunda niçin 38 isteksizsin?” Yanıtı şu şekildeydi: “Yeremya veya Musa gibi, 39 beni kolayca yenecektir. Onunla aynı panelde bulunmayacağım ama hepimize 40 gerçekten deyardım etmiş olan dünyadaki yaşayan beş kişinin isimlerini 41 soracak olursanız, Richard Stallman onlardan biri olurdu.”</p> 42 <p> 43 <b>RICHARD STALLMAN</b>: Konunun ne olduğunun açık olmaması durumunda, bu 44 forumun niçin internet yayını şeklinde olmasını reddettiğimi açıklayarak 45 başlayayım: İnternet yayını için kullandıkları yazılım, kullanıcının yayını 46 almak için belirli yazılımları indirmesini gerektirmektedir. Söz konusu 47 yazılım özgür yazılım değildir. Sıfır fiyata sahiptir ancak yalnızca 48 çalıştırılabilir biçimdedir, başka bir deyişle, gizemli bir sayı dizisinden 49 ibarettir.</p> 50 <p> 51 Ne yaptığı gizlidir. Bu yazılımı çalıştıramazsınız, değiştiremezsiniz ve 52 kesinlikle kendi değiştirilmiş sürümünüzü yayınlayamazsınız. Ve bunlar, 53 “özgür yazılım”ın tanımı için önemli özgürlükler arasındadır.</p> 54 <p> 55 Bu nedende, özgür yazılım için dürüst bir savunucu olacaksam, konuşmalar 56 yapıp daha sonra özgür olmayan yazılımı kullanmaları için insanlara baskı 57 yapamam. Kendi sunduğum gerekçeleri baltalıyor olurum. İlkelerimi ciddi bir 58 şekilde ele aldığımı göstermezsem, başka hiç kimsenin bunları ciddi bir 59 şekilde ele almasını bekleyemem.</p> 60 <p> 61 Ancak, bu konuşma özgür yazılım hakkında değildir. Yıllarca özgür yazılım 62 hareketi üzerinde çalıştıktan ve insanlar GNU işletim sisteminin bazı 63 parçalarını kullanmaya başladıktan sonra, insanların bana şu soruyu sormaya 64 başladığı konuşmaları yapmak için davet edilmeye başlandım: “Yazılım 65 kullanıcıları için olan fikirler nasıl diğer şeylere için de 66 genelleştirilir?”</p> 67 <p> 68 Ve tabi ki, insanlar şu gibi aptalca soruları da sordular: “Donanım da 69 özgür olmalı mıdır?” “Bu mikrofon da özgür olmalı mıdır?”</p> 70 <p> 71 Bu ne anlama gelmektedir? Bu, kopyalama ve değiştirme hakkına sahip olmanız 72 gerektiği anlamına mı gelmektedir? Değiştirme söz konusu olduğunda, 73 mikrofonu satın alırsanız, kimse değiştirmenize engel 74 olmayacaktır. Kopyalama söz konusu olduğunda, mikrofon zaten kopyalanabilir 75 bir şey değildir. <cite>Uzay Yolu</cite> filminin dışında, bu gibi şeyler 76 gerçek hayatta olamaz. Belki bir gün, nano-teknik analizörler ve 77 assembler'lar var olacaktır ve fiziksel bir nesnenin kopyalanması mümkün 78 olacaktır ve o zaman bu gibi fiziksel nesnelerin kopyalanıp kopyalanmaması 79 hususu önemli olmaya başlayacaktır. İnsanların gıdaları kopyalamasını 80 engellemeye çalışan tarım işi yapan firmaları göreceksiniz ve bu teknolojik 81 özellik var olacak olursa, bu, büyük bir politik konu olacaktır. Bunun olup 82 olmayacağını bilmiyorum; bu, yalnızca şu andaki bir tahmindir.</p> 83 <p> 84 Ancak diğer bilgi tipleri için, bu konu genişletilebilir çünkü bir 85 bilgisayarda saklanabilen her türlü bilgi kopyalanabilir ve 86 değiştirilebilir. Bu nedenle, özgür yazılımın etik hususları ve 87 kullanıcıların yazılımı kopyalama ve değiştirme hakkı hususları, yayınlanan 88 diğer bilgi tiplerine ilişkin sorularla aynıdır. Örneğin, kişisel bilgiler 89 gibi özel bilgiler hakkında konuşmuyorum, bu gibi bilgilerin kamuya hiçbir 90 zaman açılmaması gerekir. Gizli tutulması gerekmeyen yayınlanan şeylerin 91 kopyalarına sahip olması durumunda sahip olmanız gereken haklardan 92 bahsediyorum.</p> 93 <p> 94 Konu üzerindeki fikirlerimi açıklamak için, bilginin dağıtılmasının ve telif 95 hakkının tarihini özetlemek istiyorum. Eski dünyada, kitaplar kalemle ve 96 elle yazılmaktaydı ve okuma yazmayı bilen herkes mümkün olabildiğince bu 97 kitapları kopyalayabiliyorlardı. Bunu tüm gün yapan birileri, bu konuda daha 98 iyi olmayı bir şekilde öğrenirdi ancak diğerleri ile aralarında devasa bir 99 fark yoktu. Kopyalar her bir kerede bir tane yapıldığı için, büyük bir 100 ekonomik ölçek yoktu. On tane kopyanın hazırlanması bir tane kopyanın 101 hazırlanmasının on katı zaman alıyordu. Ayrıca bir merkezileştirme zorlaması 102 da yoktu, bir kitap herhangi bir yerde kopyalanabilirdi.</p> 103 <p> 104 Bu teknolojiden dolayı, kopyaların birbiriyle tamamen aynı olması zorunlu 105 olmadığı için, eski dünyada, bir kitabın kopyalanması ile yazılması arasında 106 aynı toplam fark yoktu. Arada anlamlı olan şeyler vardır. Yazarın fikrini 107 anlıyorlardı, örneğin bu oyunun Sofokles tarafından yazılmış olduğunu 108 biliyorlardı ancak bir kitabın yazılmasıyla kopyalanması arasında 109 yapabileceğiniz başka yararlı şeyler vardı. Örneğin, bir kitabın bir 110 parçasını kopyalayıp daha sonra bazı yeni sözcükler ve daha sonra bazı yeni 111 sözcükler yazabiliyordunuz. Bu “bir yorum yazılması” olarak 112 adlandırılmaktaydı. Bu yaygın bir şeydi ve bu yorumlar takdir görüyordu.</p> 113 <p> 114 Bir kitaptan bir pasaj kopyalayıp daha sonra bazı başka sözcükler yazıp ve 115 başka bir kitaptan bir pasaj kopyalayıp ve daha sonra biraz daha bir şeyler 116 yazıp kopyalama yapabilirdiniz, böylece kısa ve detaylı bir özet 117 oluşturabilirdiniz. Kısa ve detaylı özetler çok da yararlıydı. Kaybolan bazı 118 çalışmalar vardır ancak diğer kitaplarda bu kitapların alıntıları mevcuttur, 119 bu kitaplar orijinalden daha popüler olmuştur. Belki de bunun nedeni en 120 ilginç kısımların alınmasıdır. İnsanlar bunların çok sayıda kopyasını 121 oluşturmuştur ancak orijinali kopyalamakla uğraşmamışlardır çünkü orijinali 122 yeterince ilginç değildir.</p> 123 <p> 124 Şimdiye kadar anlatabildiklerimle, eski dünyada telif hakkı diye bir şey 125 yoktu. Bir kitabı kopyalamak isteyen herkes, kitabı kopyalayabiliyordu. Daha 126 sonra, matbaacılık gelişti ve kitaplar matbaada kopyalanmaya 127 başlandı. Öyleyse, matbaa tipi kopyalama, yalnızca kopyalamanın 128 kolaylaşmasındaki niceliksel bir gelişme değildi. Farklı kopyalama 129 çeşitlerini farklı bir şekilde etkiledi çünkü ekonomik açıdan gelişme 130 sağladı. Yazıyı ayarlamak büyük bir çalışma ve sayfanın özdeş kopyalarını 131 oluşturmak daha kolay bir çalışmaydı. Sonuçta kitapların kopyalanması 132 merkezileşmiş, büyük hacimli bir üretim çalışması haline gelmiştir. Belirli 133 herhangi bir kitabın kopyaları genellikle yalnızca birkaç yerde 134 yapılmaktaydı.</p> 135 <p> 136 Bu ayrıca sıradan okuyucuların kitapları etkin bir şekilde kopyalamadığı 137 anlamına da gelmekteydi, eğer bir matbaaya sahipseniz bunu 138 yapabilirdiniz. Bu nedenle bu, endüstriyel bir eylemdi.</p> 139 <p> 140 Matbaanın ilk birkaç yüzyılında, baskılı kitaplar elle kopyalamanın yerine 141 tamamen geçmemiştir. Elle kopyalanan kitaplar hâlâ yapılmaktaydı, bazen 142 zengin insanlar ve bazen de fakir insanlar tarafından bu 143 yapılmaktaydı. Zengin insanlar bunu yapmaktaydı çünkü özellikle çok güzel 144 olan bir kopyayla ne kadar zengin olduklarını göstereceklerdi ve fakir 145 insanlar bunu yapmaktaydı çünkü baskılı bir kopyayı alacak kadar paraları 146 yoktu ancak elle kopyalama yapacak kadar vakitleri vardı. Şarkıda da 147 söylendiği gibi, “Tek sahip olduğunuz şey vakitse, vakit nakit 148 değildir.”</p> 149 <p> 150 Bu nedenle, elle kopyalama belirli bir dereceye kadar hâlâ 151 yapılmaktaydı. Sanırım 1800'li yıllarda baskılı kitaplar, okuryazar fakir 152 insanların bile satın alabilecekleri kadar ucuzladı.</p> 153 <p> 154 Böylelikle telif hakkı matbaayla birlikte gelişti ve matbaa teknolojisiyle 155 endüstriyel düzenin etkisine sahip oldu. Okuyucuların yapabileceklerini 156 kısıtlamadı; yayıncıları ve yazarları kısıtladı. İngiltere’deki telif hakkı 157 başlangıçta bir sansür biçimindeydi. Kitabı yayınlamak için hükümetten izin 158 almanız gerekiyordu. Ancak zamanla bu fikir değişti. A.B.D. Anayasası 159 zamanında, insanlar, farklı bir telif hakkı amacı fikrine ulaştı ve 160 zannediyorum ki, bu fikir İngiltere’de de kabul gördü.</p> 161 <p> 162 AB.D. Anayasası için, yazarların bir telif hakkı ile yetkilendirilmesi 163 önerildi, bu, kitaplarının kopyalanması üzerindeki bir tekeldi. Bu öneri 164 reddedildi. Bunun yerine çok daha farklı bir öneri benimsendi, bu öneri 165 şuydu: ilerlemenin devam etmesi için, Kongre, bu tekelleri yaratacak bir 166 telif hakkı sistemi kurabilirdi. Bu nedenle A.B.D. anayasasına göre 167 tekeller, sahiplerinin iyiliği için değil, bilimin ilerlemesi için 168 varlardı. Tekeller, halka hizmet eden bir şeyler yapma yönünde 169 davranışlarını iyileştirmeleri için yazarlara verildi.</p> 170 <p> 171 Yani amaç, insanların okuyabilmesi için daha fazla kitabın yazılması ve 172 basılmasıydı. Ve bu [telif hakkının] edebi etkinliği artırmaya ve bilimsel 173 alanda ve diğer alanlardaki yazıların artmasına katkıda bulunduğuna ve 174 toplumun da bundan bir şeyler öğrendiğine inanıldı. Hizmet edilecek olan 175 amaç da budur. Özel tekellerin oluşturulması yalnızca bir amaca ilişkin bir 176 araçtır ve bu nihai hedef halka ilişkin bir hedeftir.</p> 177 <p> 178 Matbaa çağındaki telif hakkı temelde zararsızdı çünkü bu, endüstriyel bir 179 düzenlemeydi. Telif hakkı o zamanlar yalnızca yayıncıların ve yazarların 180 etkinliklerini kısıtlamaktaydı. Katı bir anlamda, bir bakıma elle kitapları 181 kopyalayan fakir insanlar da telif hakkını çiğniyorlardı. Ancak hiç kimse 182 hiçbir zaman telif hakkını onlara dayatmamıştı çünkü telif hakkı endüstriyel 183 bir düzenleme olarak anlaşılmaktaydı.</p> 184 <p> 185 Matbaa çağındaki telif hakkının uygulanması da kolaydı, çünkü telif hakkı 186 yayıncı ve yayıncıların var olduğu zamanlarda uygulanmalıydı ve yapı olarak 187 yayıncılar, kendilerini görünür hale getirirler. Kitap satıyorsanız, 188 insanlara kitapları nereden alabileceklerini söylemeniz gereklidir. Telif 189 hakkını dayatmak için, herkesin evine girmeniz gerekmez.</p> 190 <p> 191 Son olarak, telif hakkı söz konusu bu bağlamda yararlı bir sistem olmuş 192 olabilir. A.B.D.’deki çok bilgili kimseler tarafından telif hakkı bir 193 ticaret olarak görülmektedir, halkla yayıncılar arasındaki bir 194 pazarlıktır. Kamu, kopyalamak için doğal haklarından bazılarını verir ve bu 195 alışverişin sonunda, çıkarı, daha fazla sayıda kitabın yazılması ve 196 yayınlanması olur.</p> 197 <p> 198 Şimdi, bu avantajlı bir alışveriş midir? Kamu kopyalama yapamadığı için, bu 199 yalnızca matbaalarda etkin bir şekilde yapıldığından dolayı ve birçok 200 insanın kendi matbaası olmadığından dolayı, bunların sonucunda, kamu, 201 uygulayamadığı bir özgürlüğü feda etmektedir, bu özgürlüğün pratikte bir 202 değeri yoktur. Hayatınız için bir yan ürün olan bir şeye sahipseniz ve bu 203 şey yararsızsa ve bu şeyi herhangi bir değere sahip olan başka bir şeyle 204 değiştirme olanağınız varsa, o zaman kazanmaktasınızdır. Bu, telif hakkının 205 o zamanlar avantajlı bir ticaret olabilmesinin nedenidir.</p> 206 <p> 207 Ancak bu bağlam değişmektedir ve bu telif hakkına ilişkin etik 208 değerlendirmemizi değiştirmelidir. Şimdi, etiğin temel ilkeleri, 209 teknolojideki ilerlemelerle değişmemektedir; bu gibi beklenmedik durumlarla 210 değiştirilmeyecek kadar temeldirler. Ancak herhangi bir belirli soru 211 hakkındaki kararımız, mevcut alternatiflerin sonuçlarıyla ilgilidir ve 212 bağlam değiştiğinde, belirli bir tercihin sonuçları değişebilir. Telif hakkı 213 kanunu alanında da bu durum gerçekleşmektedir çünkü matbaa çağı sona 214 ermektedir, artık yavaş yavaş bilgisayar ağların ın çağı gelmektedir.</p> 215 <p> 216 Bilgisayar ağları ve dijital bilgi teknolojisi bizi eski dünya gibi bir 217 dünyaya doğru götürmektedir, eski dünyada bilgiyi okuyabilen ve kullanabilen 218 herkes aynı zamanda kopyalayabiliyordu ve herkes gibi kolayca kopyalarını 219 oluşturabiliyordu. Günümüzde oluşturulan kopyalar mükemmel kopyalardır ve 220 bunlar, başka herhangi birinin yapabileceği kadar iyi kopyalardır. Böylece 221 merkezileşme ve matbaa ile devreye giren ekonomi ölçeği ve benzer 222 teknolojiler artık devam etmeyecektir.</p> 223 <p> 224 Bu değişen bağlam, telif hakkı kanununun çalışma şeklini 225 değiştirmektedir. Gördüğünüz gibi, telif hakkı kanunu artık endüstriyel bir 226 düzenleme olarak işlev görmemektedir; artık kamu üzerinde kötü bir 227 kısıtlayıcı etkisi vardır. Telif hakkı, yazarların çıkarlarını korumak için 228 yayıncılar üzerinde bir kısıtlamaydı. Şimdi ise, pratik amaçlar için, 229 yayıncıların çıkarlarını korumak için kamu üzerindeki bir 230 kısıtlamadır. Eskiden halkı kısıtlamamaktaydı. Şimdi ise [günümüzde] bu 231 doğru değildir. Bir bilgisayarınız varsa, yayıncılar, sizi, onların en 232 yüksek önceliğine göre kısıtlamaktadır. Telif hakkının dayatılması kolaydı 233 çünkü telif hakkı yayıncılar üzerindeki bir kısıtlamaydı ve yayıncıların 234 bulunması kolaydı ve ne yayınladıkları kolayca görülebilmekteydi. Şimdi ise, 235 telif hakkı her biriniz ve hepiniz için bir kısıtlamadır. Telif hakkının 236 dayatılması, gözetim, zorla denetim ve ciddi cezalandırmaları 237 gerektirmektedir ve ABD’de ve diğer ülkelerde bunlara ilişkin yasaların 238 çıkarıldığını görmekteyiz.</p> 239 <p> 240 Telif hakkı halkın yaptığı avantajlı bir alışverişti çünkü kamu, 241 yaşayamadığı özgürlükleri feda etmekteydi. Ancak şimdi kamu bu özgürlükleri 242 yaşayabilmektedir. Size hiçbir yararı olmayan bir yan ürün üretmekte 243 olsaydınız ve bu ürünü satsaydınız ve daha sonra aniden, bu ürün için bir 244 kullanım alanı keşfetseydiniz ne yapardınız? Gerçekte bu ürünü harcayabilir, 245 kullanabilirsiniz. Ne yaparsınız? Hepsini alışverişte kullanmazsınız; 246 birazını elinizde tutarsınız. Ve halkın doğal olarak yapmak istediği şey de 247 budur. 248 Tercihini duyurabilme şansına sahip olduğunda, halkın yaptığı da budur; bu 249 özgürlüğün bir kısmını saklar ve bir kısmını da kullanır. Napster buna 250 ilişkin büyük bir örnektir, kamu, vazgeçmek yerine kopyalama özgürlüğünü 251 uygulamaya karar vermiştir. Telif hakkı kanununun günümüzün şartlarına uyum 252 sağlamasını sağlamak için yapacağımız en doğal şey, telif hakkı sahiplerinin 253 aldığı telif hakkı gücünü azaltmaktır: kamu üzerine getirdikleri 254 kısıtlamaların miktarını azaltmak ve halkın sahip olduğu özgürlüğü 255 artırmaktır.</p> 256 <p> 257 Ancak yayıncıların yapmak istediği şey bu değildir. Yapmak istedikleri, 258 bunun tam olarak zıddıdır. Yayıncılar, bilginin tüm kullanımının 259 kontrollerinde kalabildiği noktaya kadar telif hakkı güçlerini artırmak 260 istemektedir. Bu, telif hakkı gücünde örneği görülmemiş bir artış sağlayan 261 kanunlara neden olmuştur. Matbaa zamanında halkın sahip olmuş olduğu 262 özgürlükler alınmaktadır.</p> 263 <p> 264 Örneğin, e-kitaplara bakalım. E-kitaplar hakkında güçlükle kaçınabileceğiniz 265 çokça aldatmaca vardır. Brezilya’ya gidiyor olduğum bir uçuş sırasında 266 uçaktaki bir dergide, 10 ya da 20 yıl sonra hepimizin e-kitaplara geçeceğine 267 dair bir makale vardı. Açık bir şekilde, bu tip bir kampanya, bunun için 268 yatırım yapan biri tarafından yapılmaktadır. Bunu niçin yapıyorlar? 269 Bildiğinizi zannediyorum. Bunun nedeni, e-kitapların, baskılı kitapların 270 okuyucularının geçmişte ve hâlâ sahip oldukları özgürlüklerin bazılarını 271 alma olasılığına sahip olmasıdır, bu özgürlükler, örneğin, kitabınızı bir 272 arkadaşınıza ödünç verme özgürlüğü, halk kütüphanesinden kitap alma 273 özgürlüğü ya da kullanılmış kitap satma özgürlüğü ya da söz konusu belirli 274 kitabı kimin aldığına ilişkin veri tabanında bir kayıt bırakmaksızın bir 275 kopyayı satın alma özgürlüğü. Ve belki de bir kitabı iki defa okuma 276 özgürlüğü.</p> 277 <p> 278 Bunlar, yayıncıların almak istedikleri özgürlüklerdir ancak bunu baskılı 279 kitaplar için yapamazlar çünkü bu çok açık bir şekilde hak gaspı olacak ve 280 bir kamu muhalefetine neden olacaktır. Bu nedenle doğrudan olmayan bir 281 strateji bulmuşlardır. İlk olarak, hiçbir e-kitabın olmadığı durumda, 282 e-kitaplar için bu özgürlüklerin alınmasına ilişkin kanunları elde ederler; 283 bu nedenle hiçbir tartışma yoktur. E-kitapların özgürlüklerine alışmış ve 284 onları savunacak olan eski kullanıcıları yoktur. Bunu, 1998 yılındaki 285 Dijital Milenyum Telif Hakkı Hareketi ile elde ettiler. Daha sonra 286 e-kitapları devreye soktular ve yavaş yavaş herkesin baskılı kitaplardan 287 e-kitaplara geçmesini sağladılar ve sonuçta, okuyucular, farkına varmadan ve 288 kaybetmemek için savaşmadan bu özgürlükleri kaybettiler.</p> 289 <p> 290 İnsanların özgürlüğünü ellerinden almak için aynı zamanda benzer çabaların 291 diğer yayın tiplerinde de olduğunu görmekteyiz. Örneğin, DVD’ler sır olan, 292 sır olması planlanan, şifreli biçimde yayınlanmaktadır, böylece player 293 üzerinde belirli kısıtlamaları oluşturmak için bir sözleşme imzaladıysanız, 294 bir DVD player yapabilirsiniz, sonuçta kamu, yasal haklarını bile 295 kullanmaktan tamamen mahrum edilmektedir. Bu durum karşısında, Avrupa’daki 296 birkaç zeki yazılımcı, DVD’lerin biçimini anlamış ve DVD okuyabilen bir 297 özgür yazılım paketi yazmıştır. Bu, satın almış olduğunuz DVD’yi seyretmek 298 için GNU+Linux işletim sisteminin üstünde özgür bir yazılımın kullanılmasını 299 mümkün kılmıştır, bu yapılması tamamen yasal olan bir şeydir. Bunu özgür 300 yazılım kullanarak yapabilirsiniz.</p> 301 <p> 302 Ancak film şirketleri bu duruma karşı çıkmış ve mahkemeye gitmiştir. Film 303 şirketlerinin çılgın bir bilim adamının olduğu ve birilerinin “Ama Doktor, 304 İnsanların bilmemesi gereken bazı şeyler var” dediği çok sayıda filmi 305 gördünüz. Kendi filmlerini çok fazla seyretmiş olmalılar ki DVD’lerin 306 biçimlerinin insanların bilmemesi gereken bir şey olduğuna 307 inanmaktadırlar. Ve DVD’lerin oynatılmasına ilişkin yazılımın sansürü için 308 resmi bir karar elde ettiler. Bu bilginin yasal olarak ulaşılabilir olduğu 309 A.B.D.’nin dışındaki siteye link kurulması bile yasaklanmıştır. Bu resmi 310 karara karşı yüksek mahkemeye başvurulmuştur. Söz konusu yüksek mahkemede 311 mahkeme dostu bir dava özeti imzaladım, gururla söyleyebilirim ki, söz 312 konusu savaşta oldukça küçük bir rolüm var.</p> 313 <p> 314 ABD hükümeti doğrudan diğer tarafa müdahale etmiştir. Bu, Dijital Milenyum 315 Telif Hakkı Hareketi’nin ilk sırada geçtiğini göz önüne aldığımızda 316 şaşırtıcı değildir. Bunun nedeni, A.B.D.’deki seçim kampanyalarının finans 317 sistemidir, bu sistem, adayların seçilmeden önce şirketler tarafından satın 318 alındıkları yasal bir rüşvet sistemidir. Ve tabi ki, sahiplerinin kim 319 olduğunu bilmektedirler, kimin için çalıştıklarını ve şirkete daha fazla güç 320 sağlamak için kanunları kime yönelik yaptıklarını bilmektedirler.</p> 321 <p> 322 Söz konusu savaşta neler olacağını bilmiyoruz. Bu arada, Avustralya benzer 323 bir kanunu yürürlüğe koymuştur ve Avrupa, bir tanesini kabul etmek üzeredir; 324 bu nedenle, plan, dünya üzerinde bu bilginin insanlara sunulabildiği bir yer 325 bırakmamaktır. Ancak A.B.D. yayınlanmış olan bilginin dağıtılmasının 326 önlenmesi çalışmalarında dünya lideri olmayı sürdürmektedir.</p> 327 <p> 328 Ancak, ABD bunun öncülüğünü yapan ilk ülke değildir. Sovyetler Birliği, bu 329 hususu çok önemli olarak görmüştür. Orada, izinsiz kopyalama ve yeniden 330 dağıtım <i>samizdat</i> (ç.n.: yasadışı, yeraltı basın ) olarak biliniyordu 331 ve bunu bastırmak için, bir düzine yöntem geliştirdiler: İlk olarak, yasak 332 kopyalamayı önlemek için insanların neyi kopyaladıklarını kontrol etmek 333 amacıyla her bir kopyalama cihazı parçasını izleyen nöbetçiler 334 mevcuttu. İkinci olarak, yasak kopyalamayı yapan herkes için ciddi cezalar 335 vardı, örneğin yasak kopyalama yapanları Sibirya’ya 336 gönderilebilirdiniz. Üçüncü yöntem muhbirliğe yönelmek, herkesin komşularını 337 ve işbirliği yaptıkları insanları bilgi polisine ihbar etmesini 338 istemekti. Dördüncü olarak, sorumluluk verme yöntemi: “Sen! Sen şu grubu 339 izleyeceksin! Herhangi birini yasak kopyalama yaparken yakalarsam, hapse 340 gideceksin. Bu yüzden onları iyi izle.” Ve beşinci olarak, çocuklukta 341 başlayan, bu yasak kopyalamayı yapmanın insanlık için korkunç bir düşmanlık 342 olduğunu anlatan propaganda.</p> 343 <p> 344 A.B.D. bu önlemlerin tümünü şimdi kullanmaktadır. İlk olarak, nöbetçiler 345 kopyalama cihazlarını izlemektedir. Kopyalama mağazalarında, kopyaladığınız 346 şeyi kontrol eden nöbetçiler mevcuttur. Ancak bilgisayarınızda neyi 347 kopyaladığını izleyen nöbetçi insanlar pahalıya mal olmaktadır; işçilik 348 pahalıdır. Bu nedenle robot nöbetçileri kullanmaktadırlar. Bu, Dijital 349 Milenyum Telif Hakkı Hareketi’nin hedefidir. Bu yazılım bilgisayarınıza 350 girer; belirli verilere erişmenizin tek yolu budur ve kopyalama yapmanızı 351 önler.</p> 352 <p> 353 Şimdi bu yazılımı her hard diske sokmak için bir plan mevcuttur, böylece 354 birtakım İnternete bağlı sunuculardan izin almadan erişemeyeceğiniz bazı 355 dosyalar hard diskinizde mevcut olacaktır. Ve bu yazılımı atlamak ve hatta 356 diğer insanlara nasıl atlatılacağını açıklamak bile bir suç teşkil 357 etmektedir.</p> 358 <p> 359 İkinci olarak ciddi cezalar mevcuttur. Birkaç yıl öncesine kadar, bir 360 şeylerin kopyasını yaptıysanız ve yalnızca yararlı olmak adına bu kopyaları 361 arkadaşlarınıza verdiyseniz, bu bir suç değildi; A.B.D.’de bu hiçbir zaman 362 bir suç olmamıştı. Daha sonra bunu ağır bir suç yaptılar, komşunuzla 363 paylaşım yaptığınız için yıllarca hapse girebilirsiniz.</p> 364 <p> 365 Üçüncü olarak muhbirler mevcuttur. Televizyondaki ve Boston metrosundaki 366 reklamlarda görmüş olabilirsiniz, bu reklamlarda, çalışma arkadaşlarınızı 367 istihbarat polisine gammazlamanız istenmektedir, bu istihbarat polisi resmi 368 olarak Yazılım Yayıncıları Birliği şeklinde adlandırılmaktadır.</p> 369 <p> 370 Ve dördüncü olarak, toplu sorumluluk mevcuttur. A.B.D.’de İnternet hizmet 371 sağlayıcıları yükümlülük altına alınara bu gerçekleştirilmektedir, 372 müşterilerinin yolladığı her şeyden yasal olarak sorumlu hale 373 gelmişlerdir. Her zaman sorumlu tutulmaktan kurtulmalarının tek yolu, bir 374 şikayetten sonra iki hafta içinde bilgiyi kaldırmak ya da bağlantıyı kesmek 375 için değişmez bir prosedür sahibi olmalarıdır. Yalnızca birkaç gün önce, 376 bazı kötü politikalarından dolayı City Bank'ı eleştiren bir muhalif sitenin 377 erişiminin kesildiğini duydum. Şimdilerde, mahkemelerle uğraşmak yerine 378 yalnızca sitenizin bağlantısı kesilmektedir.</p> 379 <p> 380 Ve son olarak, çocukluktan başlayan propaganda mevcuttur. Bu, “korsan” 381 sözcüğünün kullanım amacıdır. Birkaç yıl öncesini düşünürseniz, “korsan”, 382 yazarına ücret ödemeyen yayıncılara verilen isimdi. Ancak şimdi, tanım 383 tamamen tersine döndü. Şimdi bu sözcük, yayıncının kontrolünden kaçan 384 vatandaşlar için kullanılmaktadır. Ancak insanlığa düşman olan bir kimsenin 385 bu yasak kopyalamayı yapacağını insanlara inandırmak için 386 kullanılmaktadır. “Komşunuzla paylaşmak bir gemiye saldırmanın ahlaken eş 387 değeridir.” Umarım ki, siz de böyle düşünmüyorsunuzdur ve düşünmüyorsanız, 388 kelimeyi bu şekilde kullanmayı reddedersiniz.</p> 389 <p> 390 Yayıncılar kanunların kendilerine daha fazla güç sağlamasını 391 istemektedir. Ayrıca, yayıncılar, telif hakkının süresini de uzatmaya 392 çalışıyorlar. A.B.D. Anayasası, telif hakkının belirli bir süreye sahip 393 olması gerektiğini söylemektedir ancak yayıncılar telif hakkının sonsuza 394 kadar sürmesini istemektedir. Buna rağmen, anayasal bir değişikliğin 395 sağlanması zor olacaktır, bu nedenle, aynı sonucu sağlayan daha kolay bir 396 yol bulmuşlardır. Her 20 yılda bir, önceki yayınları kapsayacak şekilde 397 telif hakkını 20 yıl uzatırlar. Dolayısıyla, sonuç, herhangi belirli bir 398 zamanda, telif hakkının nominal olarak belirli bir periyot boyunca sürmesi 399 ve belirli bir telif hakkının bir gün sona ermesidir. Ancak bu sona erme 400 zamanına hiçbir zaman ulaşılamayacaktır çünkü her 20 yılda bir telif hakkı 401 20 yıl uzatılacaktır; bu nedenle hiçbir çalışma yeniden halka 402 sunulmayacaktır. Bu, “taksit usülü kalıcı telif hakkı” olarak 403 adlandırılmıştır.</p> 404 <p> 405 Telif hakkını 20 yıl uzatan 1998 yılındaki kanun “Mickey Mouse Telif Hakkı 406 Uzatma Hareketi”1 olarak bilinmektedir çünkü bu kanunun ana sponsorlarından 407 biri de Disney’dir. Disney, Mickey Mouse üzerindeki telif hakkının sona 408 ereceğini fark etmiştir ve telif hakkından çok para kazandıkları için, bunun 409 meydana gelmesini istememiştir.</p> 410 <p> 411 Aslında bu konuşmanın orijinal başlığı, “Telif Hakkı ve Küreselleşme” 412 olmalıdır. Küreselleşmeye bakacak olursanız, göreceğiniz şey, 413 küreselleşmenin ekonomik etkinlik ya da gerçekte kanunlara ve politikalara 414 göre şirketlere güç kazandırmak için tasarlanmış özgür-ticaret anlaşmaları 415 adına gerçekleştirilen bazı politikalar tarafından 416 gerçekleştirildiğidir. Bunlar, gerçekten de özgür ticaret hakkında 417 değildir. Bunlar, gücün aktarılması hakkındadır: kanunlara karar vermek için 418 herhangi bir ülkenin, kendi çıkarlarını akla yatkın bir şekilde 419 değerlendirebilen vatandaşlarından gücün alınması ve bu gücün bu 420 vatandaşların çıkarlarını düşünmeyen işlere verilmesi hakkındadır.</p> 421 <p> 422 Görüşlerine göre, demokrasi problemdir ve bu anlaşmalar, problemi sona 423 erdirmek için planlanmıştır. Örneğin, <abbr title="North American Free Trade 424 Agreement">NAFTA</abbr>, şirketler başka bir ülkenin hükümetinin 425 şirketlerinin karlarına zarar verdiğini düşündükleri bir kanunda kurtulmak 426 için onlara dava açmalasına izin veren hükümler içeriyor. Böylelikle yabancı 427 firmalar, ülkenin vatandaşlarından daha fazla güce sahiptir.</p> 428 <p> 429 Bunun NAFTA'nın ötesine uzanması için girişimler mevcuttur. Örneğin, bu 430 ilkeyi, Güney Amerika'daki ve Karayipler'deki tüm ülkelere genişletmek 431 Amerika'nın özgür ticaret alanının hedeflerinden biridir ve çok uluslu bir 432 ticari anlaşma, bunu tüm dünyaya yaymayı hedeflemektedir.</p> 433 <p> 434 1990’larda gördüğümüz bir şey, bu anlaşmaların dünya genelinde, daha güçlü 435 ve kısıtlayıcı şekillerde telif hakkını dayatmaya başlaması olmuştur. Bu 436 anlaşmalar, özgür ticaret anlaşmaları değildir. Bunlar gerçekte, özgür 437 ticareti ortadan kaldırmak için, şirketlere dünyadaki ticaret üzerinde 438 kontrol yetkisi veren anlaşmalardır.</p> 439 <p> 440 A.B.D. 1800’lerde gelişmekte olan bir ülke iken, yabancı telif haklarını 441 tanımadı. Bu, dikkatli bir şekilde varılan akıllıca bir karardı. A.B.D.’nin 442 yabancı telif haklarını tanımasının dezavantajlı bir şey olduğu, paranın 443 dışarı gideceği ve iyi bir sonuç vermeyeceği bilinmekteydi.</p> 444 <p> 445 Aynı mantık bugün gelişmekte olan ülkeler için de geçerlidir ancak A.B.D. bu 446 ülkeleri kendi çıkarlarının aksine hareket etmeleri için zorlayacak yeterli 447 güce sahiptir. Aslında, bu bağlamda ülkelerin çıkarlarının konuşulması bir 448 hatadır. Nitekim toplumun kazancını herbir kişinin kendi zenginliğini 449 toplayarak değerlendiren hileli düşünceli eminim hepiniz 450 duymuşsunuzdur. Çalışan Amerikalılar $1 milyar kaybetse ve Bill Gates $2 451 milyar kazansa, genel olarak Amerikalılar daha iyi duruma mı gelir? Bu 452 Amerika için iyi olur mu? Toplama bakarsanız, bu iyiymiş gibi 453 görünmektedir. Ancak, bu örnek gerçekten de değerlendirme için toplama 454 bakmanın hatalı bir yol olduğunu göstermektedir çünkü Bill Gates gerçekte $2 455 milyara daha ihtiyaç duymamaktadır ancak diğer insanlar için $1 milyarlık 456 bir kayıp kötü olabilir. 457 Bu ticaret anlaşmalarının herhangi biri hakkındaki bir açıklamada, 458 insanların şu ya da bu ülkenin kazancı hakkında konuştuğunu duyduğunuzda, 459 her bir ülkede yaptıkları şey, herkesin gelirini toplamaktır. Zengin 460 insanlar ve fakir insanların gelirleri toplanmaktadır. Bu nedenle, aslında 461 bu hileli mantığı orada da uygulamak ve bunun zenginliğin ülke içindeki 462 dağılıma etkisini ve bu anlaşmanın bunu A.B.D.’de olduğu gibi daha da kötüye 463 götürüp götürmeyeceğini görmezken gelmek için bir bahanedir.</p> 464 <p> 465 Yani dünya genelinde telif hakkının zorlanması ile A.B.D.’nin çıkarlarına 466 gerçekten de hizmet edilmemektedir. Telif hakkının dayatılması belirli 467 şirket sahiplerinin çıkarınadır, bu şirket sahiplerinin birçoğu A.B.D.’dedir 468 ve bazıları da başka ülkelerdedir. Bu, herhangi bir anlamda halkın çıkarına 469 değildir.</p> 470 <p> 471 Ama bunu yapmanın ne anlamı vardır? İfade edildiği şekliyle telif hakkının 472 amacına inanıyorsak, örneğin, A.B.D. Anayasasında, ilerlemenin desteklenmesi 473 gibi, internet çağında hangi akıllıca politikalar kullanılacaktır? Açık bir 474 şekilde, artan telif hakkı gücünün yerine, halka, internetin ve dijital 475 teknolojinin faydalarını kullanabilecekleri belirli bir özgürlük bölgesi 476 sunmamız için, onları geri çekmemiz gereklidir. Ancak bu ne kadar ileri 477 gitmelidir? Bu, ilginç bir sorudur çünkü telif hakkını toplamda mutlaka 478 yürürlükten kaldırmamız gerektiğini düşünmüyorum. 479 Her ne kadar telif hakları çok fazla özgürlüğü alıyor olsa da; daha fazla 480 ilerleme için bazı özgürlüklerden vazgeçilmesi fikri belli seviyelerde hala 481 avantajlı olabilir. Ancak, bunu akıllıca düşünmek için, fark etmemiz gereken 482 ilk şey, bunu, tamamen tek biçimli hale getirmemiz için bir gerekçe 483 olmamasıdır. Tüm çalışma tipleri için, aynı pazarlığın yapılması üzerinde 484 ısrar etmek için bir neden yoktur.</p> 485 <p> 486 Gerçekte zaten günümüzde durum bu şekilde değildir çünkü müzik için birçok 487 istisnai durum mevcuttur. Müzik, telif hakkı kanunu altında çok farklı bir 488 şekilde değerlendirilmektedir. Ancak tek biçimlilik üzerindeki keyfi ısrar, 489 yayıncılar tarafından akıllı bir şekilde kullanılmaktadır. Yayıncılar, sıra 490 dışı özel bir durumu alır ve söz konusu bu özel durumda, telif hakkına sahip 491 olmanın avantajlı olacağı iddiasında bulunurlar. Daha sonra, tek 492 biçimliliğin korunması için, her şey için şu kadar telif hakkının olması 493 gerektiğini söylerler. Tabi ki, bu nedenle bu, daha çok, nadir bir özel 494 durum olsa ve gerçekte toplamda çok önemli olmasa bile, en güçlü tezi 495 kurabilecekleri özel durumu alırlar.</p> 496 <p> 497 Ancak belki de söz konusu belirli bir özel durum için bu kadar çok telif 498 hakkı olmalıdır. Satın aldığımız her şey için aynı ücreti ödemek zorunda 499 değiliz. Yeni bir araba için bin dolar iyi bir pazarlık olabilir. Bir kap 500 süt için ise bin dolar korkunç kötü bir pazarlıktır. Hayatın diğer 501 alanlarında satın aldığınız her şey için özel bir fiyat ödemeyecektiniz. O 502 zaman niçin burada ödüyorsunuz?</p> 503 <p> 504 Farklı iş tiplerine bakmamız gereklidir ve size bunu yapmanın bir yolunu 505 önereceğim.</p> 506 <p> 507 Bu, reçeteleri, bilgisayar programlarını, klavuzları ve kitapları, sözlük ve 508 ansiklopedi gibi referans çalışmaları içermektedir. Tüm bu fonksiyonel 509 çalışmalar için meselenin, yazılım için olanlarla aynı olduğuna ve aynı 510 sonuçların geçerli olduğuna inanmaktayım. İnsanlar, değiştirilmiş bir 511 sürümün yayınlanması için bile özgürlüğe sahip olmalıdır çünkü fonksiyonel 512 çalışmaların değiştirilmesi çok yararlıdır. İnsanların ihtiyaçları her zaman 513 aynı değildir. Bu kitabı, yapılması gereken bir işi yapmak için yazarsam, 514 yapmak istediğiniz bir işe ilişkin fikriniz farklı olabilir. Böylece sizin 515 için iyi olanı yapmak için bu çalışmayı değiştirmek istersiniz. 516 Bu noktada, sizinkilere benzer ihtiyaçları olan başka insanlar olabilir ve 517 değiştirilmiş sürümünuz onlar için yararlı olabilir. Yemek pişirmeyi bilen 518 herkes bunu bilmektedir ve yüzlerce yıldır bunu bilmektedir. Yemek 519 tariflerinin kopyalarının hazırlanması ve bunların başka insanlara sunulması 520 normaldir ve bir yemek tarifinin değiştirilmesi de normaldir. Yemek tarifini 521 değiştirir ve arkadaşlarınız için yemek pişirirseniz ve yemekten zevk 522 alırlarsa, size “Yemeğin tarifini verir misin?” diye sorarlar. O zaman 523 sürümünuzu yazıp arkadaşlarınıza kopyaları verebilirsiniz. Bu, özgür yazılım 524 topluluğunda yaptığımız şeyin aynısıdır.</p> 525 <p id="opinions"> 526 Bu nedenle bu, işin bir kategorisidir. İkinci iş kategorisi amacı, belirli 527 insanların ne düşündüğünü söylemek olan çalışmalardır. Onların amacı, bu 528 insanlar hakkında konuşmaktır. Bu, örneğin, yaşam öykülerini, fikirsel 529 yazıları, bilimsel makaleleri, alış ve satış tekliflerini, satış malı 530 kataloglarını içermektedir. Bu çalışmaların temel noktası, birilerinin ne 531 düşündüğünü, ne gördüğünü ya da neye inandığını söylemeleridir. Bunları 532 değiştirmek, yazarları yanlış bir şekilde sunacaktır; bu nedenle bunların 533 değiştirilmesi, sosyal açıdan yararlı bir eylem değildir. Bu nedenle, 534 insanların yapmasına izin verilmesi gereken tek şey birebir kopyalamadır.</p> 535 <p> 536 Sonraki soru şudur: İnsanların ticari birebir kopyalama yapma hakkı olmalı 537 mıdır? Ya da ticari olmayan birebir kopyalama yeterli midir? Gördüğünüz 538 gibi, bunlar, ayırt edebileceğimiz iki farklı eylemdir, böylece soruları da 539 ayrı olarak değerlendirebiliriz, ticari olmayan birebir kopyalama yapma 540 hakkı ve ticari birebir kopyalama yapma hakkı. Telif hakkının ticari birebir 541 kopyalamayı kapsaması ancak herkese ticari olmayan birebir kopyalama 542 hakkının verilmesi iyi bir uzlaşı olabilir. Bu şekilde, değiştirilmiş tüm 543 sürümlerde olduğu gibi, ticari birebir kopyalama üzerindeki telif hakkı, 544 yalnızca yazarın değiştirilmiş bir sürümü onaylayabildiği, hangi dereceye 545 kadar olursa olsun, bu çalışmaların yazılmasına destek olmak için şimdi 546 sağladığıyla aynı geliri sağlayacaktır.</p> 547 <p> 548 Ticari olmayan birebir kopyalamaya izin verilmesi, telif hakkının artık 549 bundan sonra herkesin evine girmesinin gerekli olmadığı anlamına 550 gelmektedir. Telif hakkı yeniden endüstriyel bir düzenleme haline gelir, 551 dayatılması kolaydır ve problemsizdir, ağır cezaları ve dayatılması için 552 muhbirleri gerektirmez. Bu nedenle, mevcut sistemin yararının çoğunu alır ve 553 kötü tarafının çoğunu bırakırız.</p> 554 <p> 555 Üçüncü iş kategorisi, estetik ya da eğlence işleridir, burada en önemli 556 şey, çalışmanın incelenmesinin duyumsanmasıdır. Şimdi bu çalışmalar için, 557 modifikasyon hususu çok zor bir husustur çünkü bir tarafta, bu çalışmaların 558 bir sanatçının görüşünü yansıttığı fikri vardır ve bunları değiştirmek söz 559 konusu görüşü bozmak etmektir. Diğer taraftan, toplumsal bilgi birikiminin 560 mevcut olduğu gerçeği söz konusudur, burada, bir çalışmayı değiştiren 561 insanlar, oldukça zengin olan bir sonuç üretir. Çalışma üreten 562 sanatçılarınız olsa bile, önceki çalışmalardan bir şeyler almak genelde çok 563 yararlıdır. Shakespeare’in oyunlarından bazıları, başka bir oyundan alınmış 564 bir hikayeyi kullanmıştır. Günümüzün telif hakkı kanunları o zamandan beri 565 yürürlükte olsaydı, o zaman bu oyunlar yasa dışı olurdu. 566 Estetik ya da sanatsal bir çalışmanın değiştirilmiş sürümlerinin 567 yayınlanması konusunda ne yapmamız gerektiği zor bir sorudur ve bu problemi 568 çözmek için, kategorinin ilâve alt bölümlerine bakmamız gerekli 569 olabilir. Örneğin, belki de bilgisayar oyun senaryoları bir şekilde 570 değerlendirilmelidir; belki de herkes, bunların değiştirilmiş sürümlerini 571 yayınlamakta özgür olmalıdır. Ama belki de, bir roman farklı bir şekilde 572 değerlendirilmelidir; belki de bu yüzden, ticari yayınlar, asıl yazarla bir 573 düzenleme yapılmasını gerektirmelidir.</p> 574 <p> 575 Bu estetik çalışmaların ticari olarak yayınlanması telif hakkı tarafından 576 kapsanırsa bu, günümüzdeki mevcut gelir akışının çoğunluğunun, şu anda 577 mevcut sistem tarafından sınırlı bir ölçekte desteklenen, [mevcut sistem] 578 çok kötü bir iş yapmaktadır, yazarlara ve müzisyenlere verilmesini 579 sağlayacaktır Bu nedenle bu, nu tip işlerde bulunan insanlara iltifatta 580 bulunulduğu bir durummuş gibi mantıklı bir uzlaşma olabilir.</p> 581 <p> 582 İnternet çağının başlamış olduğu bu çağa baktığımızda, geçişsel aşamayı 583 atlarsak, yazarların çalışmaları için para kazanabilecekleri başka bir yolu 584 gözümüzde canlandırabiliriz. Çalışmalarınız için para alabileceğiniz dijital 585 bir para sisteminin olduğunu hayal edin. 586 İnternet üzerinden başka birine para göndermenizi sağlayan dijital bir para 587 sisteminin de olduğunu hayal edin; bu, örneğin, şifreleme gibi çeşitli 588 yöntemler kullanılarak gerçekleştirilebilir. Ve bu estetik çalışmaların 589 birebir kopyalamasına izin verildiğini hayal edin. Ancak bu çalışmalar, öyle 590 bir şekilde yazılmıştır ki, birini seyrederken, okurken ya da oynatırken, 591 ekranın bir köşesinde bir kutu ortaya çıkmakta ve “Yazara ya da müzisyene 592 bir dolar göndermek için buraya tıklayın” yazısı ekranda görünmektedir. Ve 593 bu yazı ekranda öylece durmaktadır; yolunuza çıkmaz; kenardadır. Sizi meşgul 594 etmez ancak oradadır, size yazarları ve müzisyenleri desteklemenin iyi bir 595 şey olduğunu söyler.</p> 596 <p> 597 Okuduğunuz ya da dinlediğiniz çalışmayı severseniz, sonunda şunu 598 diyeceksiniz: “Bu insanlara neden bir dolar vermeyeyim ki? Yalnızca bir 599 dolar. Bu nedir ki? Bir şey kaybetmiş olmam.” Ve insanlar bir dolar 600 göndermeye başlayacaktır. Bunun iyi yanı, kopyalamayı yazarların ya da 601 müzisyenlerin dostu yapmasıdır. Birisi bir arkadaşına e-posta ile bir kopya 602 gönderince, o arkadaş da bu kişilere bir dolar gönderebilir. Gönderilen şeyi 603 gerçekten de severseniz, birden fazla kereler birer dolar gönderebilirsiniz 604 ve bu miktarlar, sanatçının kitabını ya da CD’sini alırsanız sanatçının 605 kazanacağından daha fazla olacaktır çünkü sanatçılar satıştan az kâr 606 etmektedirler. Yazarlar ve müzisyenler adına kamu üzerinde güç talep eden 607 aynı yayıncılar, yazarlara ve müzisyenlere küçük bir kâr oranı vermektedir.</p> 608 <p> 609 Size Courtney Love’ın <cite>Salon</cite> dergisindeki yazısını okumanızı 610 tavsiye ederim, bu yazı, müzisyenlere para ödemeden onların çalışmalarını 611 kullanmayı planlayan korsanlar hakkındadır. Bu korsanlar, ortalama olarak 612 müzisyenlere satış ücretlerinin % 4’ünü veren müzik şirketleridir. Tabi ki, 613 çok başarılı müzisyenler daha fazla ücret alır. Çok başarılı müzisyenler 614 büyük satış ücretlerinin % 4’ünden daha fazlasını alırlar, bu da, bir plak 615 anlaşmasına sahip müzisyenlerin büyük çoğunluğunun küçük satış ücretlerinin 616 % 4’ünden daha azını aldıkları anlamına gelmektedir.</p> 617 <p> 618 Sistemin çalışması şu şekildedir: Müzik firması reklama para harcar ve bu 619 masrafı, müzisyenlerin ilerlemesi için bir araç olarak değerlendirir, ancak 620 müzisyen bunun yararını hiçbir zaman görmez. Bu nedenle bir CD satın 621 aldığınızda, bu paranın belirli bir oranı müzisyene gidecek gibi 622 görünmektedir ancak gerçekte gitmez. Gerçekte, bu para reklam giderlerine 623 gider ve müzisyenler ancak çok başarılı oldukları zaman söz konusu paranın 624 bir kısmına sahip olur.</p> 625 <p> 626 Tabi ki, müzisyenler albüm sözleşmelerini, zengin ve başarılı olmuş 627 müzisyenlerden biri olma umuduyla imzalar. Bu nedenle, aslında müzisyenleri 628 çekmek için onlara bir piyango benzeri tuzak teklif edilmektedir. Müzikte 629 iyi olsalar bile, bu tuzağı görme konusunda dikkatli ve mantıklı 630 olamayabilirler. Bu nedenle anlaşmayı imzalarlar ve daha sonra kendileri 631 için tek sağlanan şey reklamdır. Niçin onların halkın kısıtlanmasını esas 632 alan ve satışı kolay olan kötü müziği bize sunan endüstriyel bir sistem ile 633 değil de başka bir şekilde reklam yapmalarını sağlamıyoruz? Bunun yerine, 634 dinleyicilerin, sevdikleri müzik topluluklarının müziklerini paylaşmasını 635 doğal tepkisini dinlemiyoruz? Müzik çalarlarda müzisyenlere bir dolar 636 göndermek için bu kutu ortaya çıksa, o zaman internet, müzisyenlere bu 637 reklamı sağlayan mekanizma olabilir, bu da zaten kayıt sözleşmelerinden 638 sağladıklarıyla aynı reklamdır.</p> 639 <p> 640 Mevcut telif hakkı sistemi, müzisyenleri destekleme işini kötü bir şekilde 641 yapmaktadır, bu tıpkı dünya ticaretinin Filipinler’deki ve Çin’deki yaşam 642 standartlarını yükseltme çalışması gibi kötüdür. Herkesin çalışma şartları 643 kötü olan bir işyerinde çalıştığı ve tüm ürünlerin, çalışma şartlarının kötü 644 olduğu işyerlerinde yapıldığı bu “yatırım kuşakları”na 645 sahipsiniz. Küreselleşme, deniz aşırı ülkelerdeki insanların yaşam 646 standartlarını yükseltmenin etkin olmayan bir yoludur. Örneğin, bir 647 Amerikalının bir işi yapmak için saatte yirmi dolar aldığını ve aynı işi 648 günde belki de altı dolar alan bir Meksikalıya verdiğinizi düşünün, burada 649 olan şey, Amerikan işçisinden büyük miktarda para almak, bunun küçük bir 650 oranını Meksikalı işçiye vermek ve geri kalanını firmaya vermektir. Bu 651 nedenle, hedefiniz Meksikalı işçilerin yaşam standartlarını yükseltmekse bu, 652 bunu yapmanın kötü bir yoludur.</p> 653 <p> 654 Aynı olgunun, telif hakkı endüstrisinde de aynen nasıl devam ettiğini görmek 655 ilginçtir. Kesinlikle bir şeyler hak eden bu işçiler adına, onlara küçük bir 656 miktar veren ölçüleri önermektesiniz ve gerçekte hayatlarımızı kontrol etmek 657 için şirketlerin gücünü desteklemektesiniz.</p> 658 <p> 659 Bunun yerine çok iyi bir sistemi koymaya çalışıyorsanız, daha iyi bir 660 alternatif haline gelmek için çok çalışmanız gerekmektedir. Mevcut sistemin 661 kötü olduğunu biliyorsanız, daha iyi bir alternatif bulmanız çok zor 662 değildir; günümüzde karşılaştırmanın standardı çok düşüktür. Telif hakkı 663 politikası hususlarını değerlendirirken, bunu her zaman aklımızda 664 tutmalıyız.</p> 665 <p> 666 Böylece söylemek istediğim şeylerin çoğunu söylemiş olduğumu 667 düşünüyorum. Yarın Kanada’da “Hasta Günü” Televizyon Programı var. Yarın, 668 Amerika Özgür Ticaret bölgesini yeni ülkelere genişletme çalışmalarını 669 nihayetlendirmek için yapılan zirvenin ilk günü. ve Quebec'de büyük bir 670 protesto planmakta. Bu protestoları engellemek için olağanüstü yöntemlerin 671 metotların kullanılmakta olduğunu gördük. Birçok Amerikalı normal zamanda 672 girmelerine izin verildiği sınırdan Kanada’ya giremez hale geldi. Protestocuları dışarıda tutmak için Quebec’in merkezi etrafında büyük bir 673 kale olarak kullanılmak üzere bir duvar inşa edildi. Bu anlaşmalara karşın 674 halkın protestosuna karşı çok sayıda farklı kirli oyun gördük. Hükümetin 675 sahip olduğu güçlerin, demokratik bir biçimde seçilmiş olan yöneticilerden 676 alınıp şirket sahiplerine ve atanmış uluslararası kurumlara verildikten 677 sonra bize kalan demokrasi her neyse, buna karşı olan halk protestosunun 678 baskısından arta kalan da odur.</p> 679 <p> 680 Hayatımın on yedi yılını özgür yazılım üzerine çalışarak geçirdim. Bunu, 681 dünyadaki en önemli politik husus olduğu için yapmadım. Bu alanı, iyi 682 birşeyler yapmak için yeteneklerimi kullanmam gerektiğini gördüğüm için bunu 683 yaptım. Ancak politikanın genel hususları gelişti ve günümüzde dünyadaki en 684 büyük politik mesele, şirketlere halkın ve hükümetlerin üstünde güç verme 685 eğilimine karşı gelmek oldu. Özgür yazılımı ve bugün açıklamakta olduğum 686 diğer bilgi tipleri için birleşik sorunları söz konusu büyük meselenin bir 687 parçası olarak görüyorum. Bu nedenle, kendimi doğrudan olmayan bir şekilde 688 bu husus üzerinde çalışırken buldum. Umarım ki, çalışmaya benim de bir 689 katkım olmuştur.</p> 690 <p> 691 <b>YANIT</b>:</p> 692 <p> 693 <b>THORBURN</b>: Bir dakika sonra soruları ve yorumları için dinleyicilere 694 döneceğiz. Ama önce kısa bir yanıt vereyim. Bana göre, Stallman’ın bize 695 sunduğu en güçlü ve en önemli açıklayıcı bilgiler iki kilit noktaya 696 sahiptir. İlki, telif hakkına ilişkin eski varsayımların, telif hakkının 697 eski kullanımlarının, uygun olmadığının fark edilmesidir; bilgisayar ve 698 bilgisayar ağlarının gelişmesiyle yıkılmışlardır. Bu açıkça görülebilir 699 basit bir husustur ancak önemlidir.</p> 700 <p> 701 İkincisi, dijital çağın entelektüel ve yaratıcı işçiliğin biçimlerini nasıl 702 ayırt ettiğimizi ve nasıl ağırlıklandırdığımızı yeniden değerlendirmemizi 703 gerektirmektedir. Bu farklı telif hakkı koruma tiplerinin ya da 704 seviyelerinin sistematik olarak tanımlanmaya çalışılması, bilgisayarın 705 gelişimiyle birlikte ortaya çıkan entelektüel çalışmaya ilişkin problemlerle 706 başa çıkmanın değerli bir yolu gibi görünmektedir.</p> 707 <p> 708 Ancak Stallman’ın söylediklerinin altında yatan başka bir temayı tespit 709 ettiğimi düşünüyorum ve bu tema doğrudan bilgisayarlar hakkında değildir 710 ancak daha geniş anlamda, hükümetin ve kurumların artan bir şekilde 711 hayatlarımız üzerinde uyguladıkları güç ve demokratik otorite 712 hakkındadır. Stallman’ın bu popülist ve birleşmeye karşı tarafı 713 geliştiricidir ancak aynı zamanda da indirgeyici ve potansiyel olarak 714 basitleştiricidir. Ve belki de idealistçidir. Örneğin, bir romancı ya da 715 şair ya da şarkı yazarı ya da bir müzikçi ya da akademik bir kitabın yazarı, 716 insanların yazarlara para ödemek zorunda olmadığı ancak para ödemeye 717 yüreklendirildiği bu yeni cesur dünyada geçimini nasıl sürdürsün? Başka bir 718 deyişle, bana öyle geliyor ki, mevcut uygulama ile Stallman’ın kuramsal 719 olasılıkları arasındaki fark hâlâ oldukça büyüktür.</p> 720 <p> 721 Bu nedenle, Stallman’ın konuşmasının bazı hususlarını açmasını ve spesifik 722 olarak, kendi telif hakkı sistemi altında “geleneksel yaratıcılar” olarak 723 adlandıracağımız yaratıcıları nasıl koruyacağına dair ilâve düşüncelerini 724 anlatmasını isteyerek konuşmamı sonlandırmak istiyorum.</p> 725 <p> 726 <b>STALLMAN</b>: Her şeyden önce, telif hakkının yaptığı iş için “koruma” 727 ifadesini kullanmamalıyız. Telif hakkı insanları kısıtlamaktadır. “Koruma” 728 ifadesi, telif hakkı sahibi firmaların kullandığı bir propaganda 729 ifadesidir. “Koruma” ifadesi, bir şeyin bir şekilde zarar görmesinin 730 önlenmesi anlamına gelmektedir. Bir şarkının daha fazla sayıda kopyasının 731 çalınmasının şarkıya zarar vereceğini düşünmüyorum. Bir romanın daha fazla 732 sayıda kopyasının okunmasının da romana zarar vereceğini düşünmüyorum. Bu 733 nedenle bu ifadeyi kullanmayacağım. İnsanların yanlış tarafı korumasına 734 neden olduğunu düşünüyorum.</p> 735 <p> 736 Ayrıca “fikri mülkiyet” hakkında düşünülmesi kötü bir fikirdir, bunun iki 737 nedeni var: İlk olarak, alandaki en temel soruya ön yargı ile 738 yaklaşmaktadır, soru şudur: Bu şeylere nasıl yaklaşılmalıdır ve bunlar, 739 mülkiyet çeşidi olarak değerlendirilmeli midir? Alanı tanımlamak için “fikri 740 mülkiyet” ifadesinin kullanılması cevabın “evet” olduğu ön varsayımında 741 bulunmaktır, bu meseleye yaklaşımın yoludur, diğer yol değildir.</p> 742 <p> 743 İkinci olarak, bu aşırı genelleştirmeyi yüreklendirmektedir. fikri mülkiyet, 744 telif hakları, patentler, ticari markalar, ticaret sırları ve diğer bazı 745 şeyler gibi birbirinden bağımsız kökenlere sahip çeşitli farklı kanunların 746 bir arada bulunduğu bir sepettir. Bunlar neredeyse tamamen farklıdırlar; 747 ortak bir özellikleri yoktur. Ancak “fikri mülkiyet” ifadesini duyan 748 insanlar yanlış bir düşünceye yönlenir, özel alanlara uygulanan, fikri 749 mülkiyete ilişkin genel ilkenin mevcut olduğunu hayal ederler, kanunun bu 750 çeşitli alanlarının benzer olduğunu var sayarlar. Bu, neyin yapılmasının 751 doğru olduğuna ilişkin karışık düşüncelere neden olmakla kalmaz, ayrıca 752 insanların, kanunun gerçekte ne söylediğini anlamakta başarısız olmasına da 753 neden olur çünkü telif hakkı kanununun, patent kanununun ve ticari marka 754 kanununun benzer olduğunu varsayarlar, gerçekte bunlar birbirinden tamamen 755 farklıdır.</p> 756 <p> 757 Bu nedenle, kanunun ne söylediğinin dikkatli bir şekilde düşünülmesini ve 758 açık bir şekilde anlaşılmasını yüreklendirmek istiyorsanız, “fikri 759 mülkiyet” ifadesini kullanmayın. Telif hakları, patentler, ticari 760 markalar hakkında ya da hangi konu hakkında isterseniz konuşun. Ancak fikri 761 mülkiyet hakkında konuşmayın. fikri mülkiyete ilişkin fikir, aptalca bir 762 fikirdir. Benim fikri mülkiyet hakkında bir fikrim yok. Telif hakları, 763 patentler, ticari markalar hakkında fikirlerim var ve onlar birbirinden 764 farklı. Bunlara farklı düşünce süreçleriyle ulaştım çünkü bu kanun 765 maddeleri, birbirlerinden tamamen farklıdır.</p> 766 <p> 767 Her neyse, bu konu dışı sözü söylemiş oldum, bu benim için çok önemliydi.</p> 768 <p> 769 Şimdi asıl konumuza gelelim. Tabi ki, insanlardan sevdikleri yazarlar ve 770 müzisyenler için gönüllü olarak para ödemelerini isteme sisteminin ne kadar 771 iyi çalışacağını, şimdi göremeyiz. Açık olan şey şudur ki, bu gibi bir 772 sistemin ne kadar iyi çalışacağı bu ağa kaç kişinin katılacağı ile 773 orantılıdır ve bu sayı, önümüzdeki yıllarda birkaç katına çıkacaktır. Bunu 774 şimdi denersek, başarısız olabiliriz ve bu hiçbir şeyi kanıtlamayacaktır 775 çünkü şimdikinin on katı kadar insan katıldığında sistem çalışabilir.</p> 776 <p> 777 Diğer husus ise, bu dijital nakit ödeme sistemine sahip olmamamızdır; bu 778 nedenle bunu gerçekten de bugün deneyemeyiz. Bunun gibi bir şeyleri yapmaya 779 çalışabilirsiniz. Birilerine para ödemek için kullanabileceğiniz hizmetler 780 var, PayPal (İnternet üzerinden çalışan bir çevrimiçi ödeme sistemi) gibi 781 şeyler. Ancak PayPal ile herhangi birine ödeme yapmadan önce, birtakım 782 anlamsız formalitelerden geçmeniz ve kendiniz hakkında kişisel bilgi 783 vermeniz gereklidir ve bu sistemde ödeme yaptığınız kişinin kayıtları 784 toplanır. Bunu kötüye kullanmayacaklarına güvenebilir misiniz?</p> 785 <p> 786 Bir dolar ödemek sizin cesaretinizi kırmaz ama ödeme yaparken ki sıkıntı 787 sizin cesaretinizi kırabilir. Ödeme yapmak istediğinizde, ödeme yapmak 788 ağaçtan düşmek kadar kolay olmalıdır ve burada sizi paranın miktarından 789 başka vazgeçirecek bir faktör olmamalıdır. Ve paranın miktarı da küçük 790 olduğuna göre, bu sizi niye vazgeçirsin ki? Fanların müzisyenleri gerçekten 791 de sevebildiklerini biliyoruz ve Grateful Death gibi bazı grupların 792 fanlarını müziği kopyalama ve dağıtma konusunda cesaretlendirdiğini 793 biliyoruz. Bu grubun, müzikten para kazanmasında bir sorun olmamıştır çünkü 794 fanlarının müziklerini teybe çekmelerini ve bunları kopyalamalarını 795 cesaretlendirmişlerdir. Satışlarında bir düşme olmamıştır.</p> 796 <p> 797 Matbaadan İnternet çağına yavaş yavaş geçiyoruz ancak bu bir günde 798 olmuyor. İnsanlar hâlâ çok sayıda kaset ya da CD alıyor ve bu durum 799 muhtemelen yıllarca, belki de sonsuza kadar, sürecek. Bu devam ettiği 800 sürece, kaset ya da CD'lerin satışlarına uygulanan telif haklarının olması 801 bugün de olduğu gibi müzisyenleri desteklemeye devam edecek. Tabi ki, bu çok 802 iyi bir durum değil ama en azından durum daha da kötüleşmeyecek.</p> 803 <p> 804 <b>TARTIŞMA</b>:</p> 805 <p> 806 <b>SORU</b>: [İnternetten müzik/film indirme ve Stephen King’in 807 romanlarından birini internet üzerinden pazarlama girişimi1 hakkındaki yorum 808 ve soru.]</p> 809 <p> 810 <b>STALLMAN</b>: Evet, ne yaptığını ve ne olduğunu duymak ilginç. Bunu ilk 811 duyduğumda mutlu oldum. Düşündüm ki, belki de halkı demir bir yumrukla 812 tutmaya çalışmayan bir dünyayı esas alan bir yaklaşımda bulunuyor. Daha 813 sonra, gördüm ki, Stephen King insanların ödeme yapmalarını istiyor. Bu 814 yaptığını açıklamak için, parça parça seri olarak bir roman yayınlıyordu ve 815 “Yeterince para kazanırsam, daha fazla eser yayınlarım” dedi. Ancak yazma 816 talebi aslında bir talep değildi. Okuyucuyu yıldırmaktaydı. Şunu söylüyordu: 817 “Ödeme yapmazsanız o zaman kötüsünüz. Ve sizin gibi kötü insanlar 818 çoğaldıkça, o zaman yazmayı bırakacağım.”</p> 819 <p> 820 Evet bu, açık bir şekilde halkın size para gönderme isteğinde olmasını 821 sağlamanın bir yolu değildir. Halkın sizi sevmesini sağlamanız gereklidir, 822 sizden korkmasını değil.</p> 823 <p> 824 <b>KONUŞMACI</b>: Belirli bir yüzde istiyordu, kesin yüzdeyi bilmiyorum, % 825 90 civarı sanırım, insanların belirli bir yüzdesinin belirli bir miktar para 826 göndermesini istiyordu, zannedersem bu para miktarı bir ya da iki dolardı ya 827 da o civarlarda bir şeydi. Eseri indirmeniz için adınızı ve e-posta 828 adresinizi ve bazı başka bilgileri girmeniz gerekiyordu ve birinci bölümden 829 sonra söz konusu kişi yüzdesine ulaşılamazsa, başka bir bölüm 830 yayınlamayacağını söyledi. Eseri indiren insanlara bu çok düşmanca geldi.</p> 831 <p> 832 <b>SORU</b>: Telif hakkının olmadığı ancak insanların gönüllü bağışlar 833 yapmalarının istendiği sistem, aşırma yapan insanların kötüye kullanımlarına 834 açık değil mi?</p> 835 <p> 836 <b>STALLMAN</b>: Hayır. Önerdiğim şey bu değil. Hatırlayın, ticari dağıtımı 837 kapsayan telif hakkını öneriyorum ve yalnızca ticari olmayan birebir yeniden 838 dağıtıma izin veriyorum. Eğer eseri gerçek yazarın İnternet sitesindeki bir 839 bağlantı yerine kendi İnternet sitesindeki bir bağlantıya yönlendirmek için 840 değiştirirse, telif hakkını ihlal etmiş olacaktır ve bugün yargılandığı gibi 841 yargılanabilir.</p> 842 <p> 843 <b>SORU</b>: Anlıyorum. Yani siz hâlâ telif hakkının olduğu bir dünyayı mı 844 hayal ediyorsunuz?</p> 845 <p> 846 <b>STALLMAN</b>: Evet. Söylemiş olduğum gibi, en azından bu tip çalışmalar 847 için. Ama her şey için bu durumun geçerli olması gerektiğini 848 söylemiyorum. Telif hakkı güçlerini tamamen ortadan kaldırmayı önermiyorum, 849 yalnızca azaltmayı öneriyorum.</p> 850 <p> 851 <b>THORBURN</b>: Richard, siz konuşurken aklıma gelen bir soruyu sormak 852 istiyorum, Stephen King'in reddettiği şekilde, neden bilgisayarın kendisinin 853 aracıları tamamen ortadan kaldırdığı, kişisel bir ilişkiyi kurabilecek bir 854 yöntemi düşünmüyorsunuz.</p> 855 <p> 856 <b>STALLMAN</b>: Evet, aslında olabilir, söz konusu gönüllü bağış bunun bir 857 yoludur.</p> 858 <p> 859 <b>THORBURN</b>: Bunu bir yayıncı ile çalışmak olarak mı 860 değerlendiriyorsunuz?</p> 861 <p> 862 <b>STALLMAN</b>: Kesinlikle hayır. Umarım ki öyle olmaz çünkü görüyorsunuz 863 ki yayıncılar yazarları çok kötü bir şekilde sömürmektedir. Yayıncıların 864 temsilcilerine bunu sorduğunuzda, şöyle derler: “Evet, bir yazar bizi 865 istemezse, bizimle çalışmak için zorlanamaz.” Ama gerçekte, durumun böyle 866 olmaması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Örneğin, kopyalamanın 867 engellendiği yayın biçimleri önermektedirler ve bu biçimlerde yayın yapmak 868 için, büyük yayıncılardan kabul görmek gereklidir çünkü biçimi kimseye 869 söylemeyeceklerdir. Böylece oynatıcıların bu biçimlerde oynatacağı ve bu 870 oynatıcılar üzerinde oynatabileceğiniz herhangi bir şeyi almak isterseniz, 871 bunun yayıncılar aracılığıyla olacağı bir dünyayı hayal etmektedirler. 872 Bu nedenle, gerçekte, doğrudan yayın yapan bir yazar ya da müzisyene karşı 873 bir kanun yokken, doğrudan yayın gerçekleşemeyecek bir durumdur. Belki de 874 zengin olabilmenin çekiciliği de vardır. Şöyle derler: “Sizi halka 875 tanıtacağız ve belki de Beatles (çok başarılı bir grup) kadar zengin 876 olursunuz” ve tabi ki, çok az sayıda müzisyen bu şansı yakalamaktadır. Ancak 877 bu durum sanatçıları çeker ve kendilerini ömür boyu bağlayan anlaşmalara 878 imza atarlar.</p> 879 <p> 880 Yayıncılar, yazarlarla yaptıkları anlaşmalara saygı duyma konusunda çok 881 başarısızdırlar. Örneğin, kitap sözleşmeleri tipik olarak şunu ifade eder: 882 Bir kitap matbaadan çıkarsa, hakları yazara devrolur ancak yayıncılar bu 883 maddeye pek uymamaktadır. Genelde bu maddeye uymaları için zorlanmaları 884 gereklidir. Eserin hiçbir zaman matbaadan çıkmadığını ifade etmek için şimdi 885 de elektronik yayına başladıklarını söylerler; bu nedenle haklarını 886 yazarlara hiçbir zaman devretmezler. Yayıncıların fikri şudur: Yazarın 887 hiçbir nüfuzu olmadığında, anlaşma imzalatalım ve ondan sonra hiçbir gücü de 888 kalmasın; yalnızca yayıncının gücü olsun.</p> 889 <p> 890 <b>SORU</b>: Çeşitli çalışma tipleri için, söz konusu çalışma tipi için 891 hangi yol uygunsa o yolda kullanıcının kopyalama yapma özgürlüğünü koruyan 892 özgür lisansların olması iyi midir?</p> 893 <p> 894 <b>STALLMAN</b>: İnsanlar bunun üzerine çalışıyor. Ancak fonksiyonel olmayan 895 çalışmalar için, bir şey diğerinin yerine geçmez. Fonksiyonel bir çalışma 896 tipine bakalım, örneğin, bir kelime işlemcisini ele alalım. Birileri özgür 897 bir kelime işlemcisi yaparsa, onu kullanabilirsiniz; özgür olmayan kelime 898 işlemcilerine ihtiyacınız kalmaz. Ancak tek bir özgür şarkının özgür olmayan 899 tüm şarkıların yerine geçeceğini ya da tek bir özgür romanın özgür olmayan 900 tüm romanların yerine geçeceğini söyleyemem. Bu çalışma tipleri için durum 901 farklıdır. Bu nedenle basitçe yapmamız gereken şey, bu kanunların saygı 902 duyulmayı hak etmediğini görmemizdir. Komşunuzla eserleri paylaşmanız kötü 903 değildir ve birileri size komşunuzla paylaşım içinde olamayacağınızı 904 söylerse, onu dinlememelisiniz.</p> 905 <p> 906 <b>SORU</b>: Fonksiyonel çalışmalar söz konusu olduğunda, sizin düşüncenize 907 göre, telif hakkının kaldırılmasına ilişkin ihtiyacı bu fonksiyonel 908 çalışmaları geliştirmek için gerekli ekonomik güdülere ilişkin ihtiyaçla 909 nasıl dengeliyorsunuz?</p> 910 <p> 911 <b>STALLMAN</b>: Her şeyden önce bu ekonomik güdünün insanların 912 zannettiğinden çok daha az gerekli olduğunu görmekteyiz. Özgür yazılım 913 hareketine bakın, özgür yazılım hareketinde, özgür yazılım geliştiren 914 100,000’in üzerinde yarı zamanlı çalışan gönüllü var. Ayrıca, insanların bu 915 çalışmaları kopyalamasını ve değiştirmesini engellemeden bunun için para 916 toplamanın başka yolları olduğunu da görmekteyiz. 917 Bu, özgür yazılım hareketinden çıkarılacak ilginç olan derstir. Bir 918 bilgisayarı kullanabilme ve diğer insanlarla paylaşma ve işbirliği yapma 919 özgürlüğü şansını vermesinin yanı sıra, onlara ödeme yapmaları konusunda 920 insanları zorlayan özel güçlerin var olmaması durumunda hiçbir zaman bu 921 işleri yapmayacakları da yanlıştır. Birçok insan ücret almasa da bu işleri 922 yapacaktır. O zaman örneğin monografilere baktığınızda, yalnızca çok temel 923 olanlar hariç olmak üzere bilimin birçok alanında ders kitabı olarak hizmet 924 veren monografilerde yazar bu işten para kazanmamaktadır. 925 Şu anda özgür bir ansiklopedi projemiz var ve bu proje gerçekte ticari bir 926 özgür ansiklopedi projesidir ve devam etmektedir. GNU ansiklopedisine 927 ilişkin bir projemiz vardı ancak lisansımızı benimsediklerinde bunu ticari 928 proje ile birleştirdik. Ocak ayında, ansiklopedilerindeki tüm yazılar için 929 GNU Özgür Belgelendirme Lisansına döndüler. Ve biz de şunu ifade ettik: 930 “Onlarla kuvvetlerimizi birleştirelim ve insanları onlara katılmaları için 931 yüreklendirelim.” Bu, NUPEDIA olarak adlandırılmaktadır ve 932 http://www.gnu.org/encyclopedia adresine bakarsanız, buna ilişkin bir 933 bağlantı bulabilirsiniz. Böylece burada özgür bir yararlı bilgi tabanının 934 topluluk gelişimini, yazılımdan ansiklopediye genişlettik. Şu anda tüm bu 935 fonksiyonel çalışma alanlarında bu çalışmalar için ekonomik bir güdüye 936 ihtiyaç duymadığımız için memnunum.</p> 937 <p> 938 <b>THORBURN</b>: Diğer iki kategori [insanların düşünceleri ve eğlence] 939 hakkında ne düşünüyorsunuz?</p> 940 <p> 941 <b>STALLMAN</b>: Diğer iki iş kategorisi için, bunu bilmiyorum. İnsanların 942 bu işten para kazanma kaygısı olmaksızın bir gün romanlar yazıp 943 yazmayacağını bilmiyorum. Bolluk içindeki bir toplumda zannediyorum ki 944 olur. Bolluk içindeki topluma ulaşmak için yapmamız gereken şey, ekonomi ve 945 kanunlar üzerindeki kontrolden kurtulmaktır. Bu aslında tavuk mu yumurtadan 946 çıktı yumurta mı tavuktan çıktı problemidir, biliyorsunuz. Hangisini ilk 947 önce yaparız? İnsanların şirketler tarafından kontrol altında tutulmadan, 948 işle kontrollerini kaybetmeleri hariç olmak üzere, insanların para kazanmak 949 zorunda olmadıkları bir dünyayı nasıl sağlarız? Ve kontrolü nasıl ortadan 950 kaldırırız? Bilmiyorum ama bu, ilk olarak uzlaşmacı bir telif hakkı sistemi 951 ve daha sonra ikinci olarak bu çalışmaları yazan kimselere gelir sağlamanın 952 bir yolu olarak uzlaşmalı bir telif hakkı sistemi tarafından desteklenen 953 gönüllü ödemeyi önermeye çalışmamın sebebidir.</p> 954 <p> 955 <b>SORU</b>: Seçim kampanyalarının finansmanı sisteminden dolayı Amerikalı 956 politikacılar üzerinde ortak çıkarlarınızın gücü ve kontrolü altında bu 957 uzlaşmalı telif hakkı sistemini uygulamayı gerçekten de nasıl umuyorsunuz?</p> 958 <p> 959 <b>STALLMAN</b>: Bu beni üzüyor. Keşke bu sorunun cevabını bilseydim. Bu 960 gerçekten de çok zor bir problem. Bu problemi nasıl çözeceğimi bilseydim, 961 çözerdim ve dünyadaki hiçbir şey, beni daha da onurlu yapamazdı.</p> 962 <p> 963 <b>QUESTION</b>:. Şirketlerin kontrolü ile nasıl savaşırsınız? Davalarda 964 şirket lobilerinin sahip oldukları para toplamlarına baktığınızda, çok 965 yüksek olduğunu görürsünüz. Zannediyorum ki, konuştuğunuz DeCSS davası, 966 savunma tarafında 1,5 milyon dolar gibi bir fiyata mal olmaktadır. Şirket 967 tarafından ise ne gibi bir maliyete sahip olduğunu ise Tanrı bilir. Bu gibi 968 yüksek fiyatlarla nasıl başa çıkılacağına dair bir fikriniz var mı?</p> 969 <p> 970 <b>STALLMAN</b>: Bir fikrim var. Filmleri tamamen boykot etmeyi öneriyor 971 olsa idim, zannediyorum ki insanlar bu düşünceyi görmezden 972 geleceklerdir. Bunun çok radikal olduğunu düşünebilirler. Bu nedenle sonuç 973 olarak aynı noktaya varan biraz farklı bir düşüncemi açıklayayım, bu şudur: 974 iyi olduğunu düşünmeniz için geçerli bir sebebiniz yoksa bir filme 975 gitmeyin. Şimdi bu, uygulamada tüm Hollywood filmlerinin boykot edilmesi 976 gibi bir sonuç doğuracaktır. Bu, hemen hemen aynı anlamı taşımaktadır ancak 977 yoğunluk olarak çok farklıdır. İnsanların filmlerin iyi olup olmadığından 978 bağımsız çok sayıda nedenden ötürü sinemaya gittiğini fark ettim. Bu nedenle 979 bunu değiştirirseniz, bir filme yalnızca filmin iyi olduğuna dair geçerli 980 bir fikriniz olduğu için giderseniz, o zaman paradan iyi bir tasarruf 981 sağlarsınız.</p> 982 <p> 983 <b>THORBURN</b>: Zannediyorum ki bugün tüm bu konuşmayı anlamanın bir yolu, 984 toplumda her ne zaman radikal, potansiyel olarak dönüştürücü teknolojiler 985 ortaya çıkarsa, onları kimin kontrol altında tutacağına ilişkin bir 986 mücadelenin olacağını fark etmektir. Bugün geçmişte olan şeyi 987 tekrarlıyoruz. Bu nedenle bu açıdan bakıldığında, uzun vadede olabilecekler 988 için umutsuzluk ya da hatta kötümserlik için bir neden olmayabilir. Ancak 989 kısa vadede, metin ve görüntülerin kontrolüne ilişkin mücadeleler ve tüm 990 bilgi biçimlerine ilişkin mücadeleler sancılı ve yoğun olabilir. 991 Örneğin, bir medya hocası olarak, görüntülere erişimim, daha önceden hiç 992 olmayan bir şekilde son yıllarda kısıtlanmıştır. Filmlerden bile 993 alabileceğim durağan görüntüleri kullanmak istediğim bir yazı yazarsam, 994 kullanmak için izin alabilmem çok zordur ve bu durağan görüntülerin 995 kullanılması için alınan ücret, “adil kullanım” yasal hakkı ve 996 entelektüel araştırma hakkında iddialarda bulunduğum zaman çok daha 997 yüksektir. Bu nedenle, bu genişletilmiş dönüşümde, uzun vadeli etkilerin 998 aslında kısa vadede meydana gelen etkile kadar rahatsız edici 999 olmayabileceğini düşünüyorum. Ancak her durumda, Batı toplumunun tekrarlayan 1000 bir ilkesi olan teknolojik kaynakların kontrolü üzerindeki mücadelenin 1001 yenilenmiş bir sürümü olarak bu tecrübelerin tümünün anlaşılması gereklidir.</p> 1002 <p> 1003 Ayrıca daha eski teknolojilerin karmaşık bir konu olduğunun anlaşılması da 1004 önemlidir. Örneğin, matbaanın İspanya’daki etkisi, İngiltere’deki ya da 1005 Fransa’daki etkisinden radikal olarak farklıdır.</p> 1006 <p> 1007 <b>SORU</b>: Telif hakkı ile ilgili açıklamaları dinlerken beni rahatsız 1008 eden şeylerden biri de genelde şu açıklama ile konuya başlamalarıdır: “180 1009 derecelik bir değişiklik istiyoruz. Her türlü kontrol tipini bırakmak 1010 istiyoruz.” Önerilen bu üç kategori altında yatan şeyin bir kısmı, telif 1011 haklarında yararlı birşeylerin de olduğuna ilişkin kabuldür. Telif 1012 haklarının şimdi gittiği yola ilişkin kritiklerin bazıları, gerçekte, süresi 1013 bakımından patent ya da ticari markalar gibi korunması ve çalışması 1014 gerektiğine inanmaktadır. Konuşmacımızın bu konuda bir strateji olarak yorum 1015 yapıp yapmayacağını merak ediyorum.</p> 1016 <p> 1017 <b>STALLMAN</b>: Telif hakkının ömrünün kısaltılmasının iyi bir fikir 1018 olduğunu ben de düşünüyorum. Bir yayının telif haklarının 150 yıl kadar 1019 sürmesi olasılığının olmasına ilişkin bir ihtiyacın olduğuna inanmıyorum, 1020 mevcut kanuna göre bazı durumlarda telif hakkı gerçekten de 150 yıl kadar 1021 olabilmektedir. Şimdi bir çalışma üzerinde 75 yıllık bir telif hakkının, 1022 çalışmalarının üretimi için yeterli olmadığını söyleyen firmalar bile 1023 vardır. Söz konusu bakış açısını desteklemek için 75 yıllık proje bilanço 1024 föyleri sunan bu firmalara karşı çıkıyorum. Gerçekte istedikleri şey, eski 1025 çalışmalar üzerindeki telif haklarını genişletebilmek, böylece bu 1026 çalışmaların kullanımını kısıtlamaktır. Ancak bir yerlerde bir zaman 1027 makineniz yoksa, bugün telif hakkını genişleterek daha fazla çalışmayı nasıl 1028 cesaretlendirebileceğinizi bilmiyorum. Tabi ki, filmlerinden birinde bir 1029 zaman makinesi de vardı. Belki de düşüncelerini bu zaman makinesi etkilemiş 1030 olabilir.</p> 1031 <p> 1032 <b>SORU</b>“Adil kullanım” kavramını genişletmeyi düşündünüz mü ve bize 1033 sunabileceğiniz herhangi bir fark var mı?</p> 1034 <p> 1035 <b>STALLMAN</b>: İki iş kategorisi için herkese ticari olmayan birebir 1036 kopyalama için izin verilmesi fikri adil kullanımın kapsamının 1037 genişletilmesi olarak düşünülebilir. Halen bu, adil kullanımdan daha 1038 büyüktür. Halkın daha fazla ilerleme için belirli özgürlükleri verdiğini 1039 düşünüyorsanız, o zaman çeşitli farklı yerlerde çizgi çizebilirsiniz. Toplum 1040 hangi özgürlükleri verir ve hangilerini vermez?</p> 1041 <p> 1042 <b>SORU</b>: Konuşmayı yalnızca birkaç dakika için uzatırsak, belirli 1043 eğlence alanlarında kamusal yayın kavramına sahibiz. Bu nedenle, örneğin, 1044 telif hakkı bizim zaman zaman mutlu Noel şarkıları söylememizi önlemez ancak 1045 kamusal gösteriyi engeller. Ve sınırsız olan ve ticari olmayan birebir 1046 kopyalamaya ilişkin adil kullanımın genişletilmesi yerine bundan daha az 1047 olan ancak adil kullanımın mevcut kavramından daha fazlası olan bir şeylere 1048 genişletilmesi hakkında düşünmenin yararlı olup olmayacağını merak 1049 etmekteyim.</p> 1050 <p> 1051 <b>STALLMAN</b>: Bunun yeterli olabildiğini düşünmekteydim ve daha sonra 1052 Napster beni bunun aksi yönde olduğu konusunda ikna etti çünkü Napster, 1053 kullanıcıları tarafından ticari olmayan birebir yeniden dağıtım için 1054 kullanılmaktadır. Napster sunucusunun kendisi ticari bir eylemdir ancak 1055 gerçekte içeriği sağlayan insanlar bunu ticari olmayan bir biçimde 1056 yapmaktadır ve internet sitelerinde de oldukça kolay bir şekilde bunu 1057 yapabilirler. Napster’in kullanımına ilişkin büyük heyecan ve ilgi bunun çok 1058 yararlı olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, insanların, her şeyin birebir 1059 kopyalarını ticari olmayan bir şekilde yeniden dağıtma hakkına sahip olması 1060 gerektiği konusunda ikna oldum.</p> 1061 <p> 1062 <b>SORU</b>: Tüm Napster sorusu için bana yakın zamanda önerilen bir 1063 benzetme, halk kütüphanesi benzetmesiydi. Napster savlarını duyan 1064 bazılarının bu benzerliği duymuş olduğunu zannediyorum. Bu konuda yorum 1065 yapıp yapmayacağınızı merak ediyorum. Napster’ın devam etmesi ve üzerinde 1066 kısıtlamaların olmaması gerektiğini savunan insanlar bazen şu gibi şeyler 1067 söylemektedirler: “İnsanlar halk kütüphanesine gidip bir kitap ödünç 1068 aldığında, bunun için ödeme yapmazlar ve herhangi ilâve bir ödeme olmaksızın 1069 onlarca, yüzlerce kere ödünç alabilirler. Napster niçin farklı olsun?”</p> 1070 <p> 1071 <b>STALLMAN</b>: Bu, tam olarak aynı şey değildir. Ancak yayıncılar halk 1072 kütüphanelerini kullanım başına ödeme sistemine dönüştürmek istemektedir. Bu 1073 nedenle halk kütüphanelerine de karşıdırlar.</p> 1074 <p> 1075 <b>SORU</b>: Telif hakları ile ilgili bu fikirler Afrika’da kullanılmak 1076 üzere ucuz ve genel ilaçların üretilmesi amacıyla ilgili patent kanunu 1077 üzerinde belli hususlar için herhangi bir fikir öne sürebilir mi?</p> 1078 <p> 1079 <b>STALLMAN</b>: Hayır, mutlak olarak bir benzerlik yoktur. Patent hususları 1080 telif hakkı hususlarından tamamen farklıdır. Birbirleriyle bir ilgilerinin 1081 olduğu fikri “fikri mülkiyet” teriminin kullanılmasının ve insanları bu 1082 hususları bir araya toplamak için cesaretlendirmeye çalışmanın kötü 1083 sonuçlarından biridir çünkü duyduğunuz gibi, bir kopyanın fiyatının önemli 1084 olan şey olmadığı hususlar hakkında konuşmaktayım. Ancak Afrika için AIDS 1085 ilaçlarının üretilmesi hakkındaki ana husus nedir? Bu para hususudur, başka 1086 bir husus değil, para hususudur.</p> 1087 <p> 1088 Şimdi üzerine konuştuğum husus ortaya çıkar çünkü dijital bilgi teknolojisi 1089 her kullanıcıya kopya oluşturma imkanı sunmaktadır. Ancak bize ilaçların 1090 kopyalarını oluşturma imkanı sağlayan bir sistem yoktur. Sahip olduğum bir 1091 ilacı kopyalama imkanım yoktur. Gerçekte, kimsede bu imkan yoktur; ilaçlar, 1092 bu şekilde yapılmazlar. Bu ilaçlar, genel ilaçlar ya da A.B.D.’den ithal 1093 edilen ilaçlar olsun olmasın, yalnızca pahalı ve merkezileşmiş fabrikalarda 1094 üretilebilir, az sayıdaki fabrikada üretileceklerdir ve buradaki temel 1095 husus, maliyetlerinin ne kadar olduğu ve Afrika’daki insanların 1096 ödeyebileceği bir fiyatta olup olmadıklarıdır.</p> 1097 <p> 1098 Bu nedenle bu, çok önemli ancak tamamen farklı bir husustur. Kopyalama 1099 özgürlüğü konularında benzer patentlerle ilgili bir hususun ortaya çıktığı 1100 tek bir alan vardır ve bu alan tarım alanıdır. Çünkü kopyaları olan belirli 1101 patentli şeyler vardır, bunlar yaşayan şeylerdir. Yeniden ürettikleri zaman 1102 kendilerini kopyalarlar. Bunun mutlaka aynen kopyalama olması gerekmez; 1103 genleri karıştırırlar. Ancak gerçekte çiftçiler, yetiştirdikleri canlı 1104 şeylerin kendilerini kopyalama özelliğini kullanmaktadırlar. Çiftçilik 1105 temelde yetiştirdiğiniz şeyleri kopyalamaktır ve bu ürünleri her sene 1106 kopyalamaya devam edersiniz. Bitki ve hayvan çeşitleri patentlendiğinde, 1107 genler patentlendiğinde ve kullanıldığında, sonuç olarak çiftçiler bunları 1108 kullanamaz hale gelir.</p> 1109 <p> 1110 Tarlasında patentli bir ürünün yetiştiği Kanadalı bir çiftçi vardır ve şu 1111 ifadede bulunmuştur: “Kasıtlı olarak patentli bir ürün 1112 yetiştirmedim. Rüzgar esti ve genlerdeki polenler tarlamda ürün 1113 verdi”. Ancak bu çiftçiye bunun önemli olmadığı anlatıldı; bir şekilde 1114 oluşan ürünü yok etmeliydi. Bu örnek, hükümetin bir tekelciye nasıl destek 1115 olduğunu göstermektedir.</p> 1116 <p> 1117 Bu nedenle, bilgisayarda bir şeylerin kopyalanması konusunda uygulanan aynı 1118 ilkeleri devam ettirerek, çiftçilerin de tohumlarını koruma ve ürünlerini 1119 yetiştirme hakkına sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Belki de tohum 1120 firmalarını kapsayan patentlere sahip olabilirsiniz ancak bunlar, çiftçileri 1121 kapsamamalıdır.</p> 1122 <p> 1123 <b>SORU</b>: Lisanslamadan daha başarılı bir model vardır. Bunun hakkında 1124 konuşabilir misiniz?</p> 1125 <p> 1126 <b>STALLMAN</b>: Tabi ki. Bildiğiniz gibi yanıtları bilmiyorum. Ancak özgür 1127 ve fonksiyonel bilgi geliştirmek için önemli olduğuna inandığım şey 1128 idealizmdir. İnsanların bu bilgilerin özgür olması gerektiğini bilmeleri 1129 önemlidir, bilgi özgür olduğunda tam anlamıyla kullanılabilir. Bilgi kısıtlı 1130 olduğunda, tam anlamıyla kullanılamaz. Özgür olmayan bilginin bunları bölmek 1131 ve yardımsız bırakmak ve kontrol etmek için bir girişim olduğunu fark 1132 etmeleri gereklidir. O zaman şu fikre sahip olabilirler: “Kullanmak 1133 istediğimiz bilgileri oluşturmak için birlikte çalışalım, böylece bize ne 1134 yapabileceğimizi dikte eden güçlü birtakım insanların kontrolü altına 1135 girmeyelim.”</p> 1136 <p> 1137 Bu, [özgür yazılım topluluğunun gelişimini] büyük ölçüde güçlendirir. Diğer 1138 farklı birçok alanda ne kadar işe yarayacağını bilmiyorum ama eğitim 1139 alanında, ders kitaplarını düşündüğünüzde bunun yapılabilmesine ilişkin bir 1140 yolun olacağını zannediyorum. Dünyada birçok öğretmen vardır, bunların 1141 bazıları prestijli olmayan üniversitelerdedir, belki de bazıları lisededir 1142 ve onlar için büyük bir talep yoktur. Ancak bu öğretmenlerin birçoğu 1143 zekidir. Birçoğu konularını iyi bir şekilde bilmektedir ve çeşitli konular 1144 hakkında ders kitapları yazabilir ve dünyayla paylaşabilirler ve bu 1145 kitaplardan bilgi öğrenen insanların takdirini kazanabilirler.</p> 1146 <p> 1147 <b>SORU</b>: Önerdiğim şey de bu. Ancak komik olan şey şu ki, ben eğitim 1148 tarihini biliyorum. Yaptığım şey bu, eğitimsel, elektronik medya 1149 projeleri. Bir örnek bulamadım. Sizin bildiğiniz bir örnek var mı?</p> 1150 <p> 1151 <b>STALLMAN</b>: Hayır, yok. Bu özgür ansiklopediyi önermeye ve kaynağını 1152 öğrenmeye yıllar önce başladım ve işlerin yürümesini sağlamanın muhtemelen 1153 on yıl alacağını düşündüm. Şimdi çalışmakta olan bir ansiklopediye 1154 sahibiz. Bu nedenle işler umduğumdan daha iyi bir şekilde devam 1155 etmektedir. Zannediyorum ki gerekli olan şey, birkaç insanın birtakım özgür 1156 ders kitapları yazmaya başlamasıdır. En çok ilgilendiğiniz konu ile ilgili 1157 olarak bir kitap ya da bir bölümünü yazın. Bir kitabın birkaç bölümünü yazın 1158 ve diğer insanları geri kalanını yazmaya çağırın.</p> 1159 <p> 1160 <b>SORU</b>: Gerçekte aradığım şey bundan daha fazlası. Sizin yapı tipinizde 1161 önemli olan şey, diğer herkesin katkıda bulunabileceği bir alt yapı sistemi 1162 kuran birileridir. Malzemelere ilişkin bir katkı için herhangi bir yerde bir 1163 K-üzerinden-12 alt yapı sistemi yoktur.</p> 1164 <p> 1165 Birçok yerden bilgi alabilirim ancak bunlar özgür lisanlar altında 1166 yayınlanmamıştır, bu nedenle bunu, özgür bir ders kitabı yapmak için 1167 kullanamam.</p> 1168 <p> 1169 <b>STALLMAN</b>: Gerçekte, telif hakkı, gerçekleri kapsamaz. Telif hakkı 1170 yalnızca kitabın yazılma şeklini kapsar. Bu nedenle, herhangi bir yerden bir 1171 alanı öğrenebilir ve daha sonra bir kitap yazabilirsiniz ve isterseniz söz 1172 konusu kitabı özgür yapabilirsiniz.</p> 1173 <p> 1174 <b>SORU</b>: Ancak okula giden bir öğrencinin ihtiyaç duyduğu tüm kitapları 1175 kendim yazamam.</p> 1176 <p> 1177 <b>STALLMAN</b>: Evet, bu doğru. Ve ben de bütün özgür işletim sistemini 1178 yazmadım. Bazı parçalarını yazdım ve diğer parçaları yazarak bana 1179 katılmaları için diğer insanları davet ettim. Böylece bir örnek 1180 oluşturdum. Şunu dedim: “Bu yönde ilerliyorum. Bana katılırsanız oraya 1181 ulaşacağız.” Ve yeterli sayıda insan bu noktaya ulaşmamızda bize katıldı. Bu 1182 nedenle bu devasa işi nasıl yapacağım açısından düşünürseniz, bu, korkutucu 1183 olabilir. Bu nedenle buradaki ana nokta, olaya bu şekilde bakmamaktır. Şu 1184 şekilde düşünün: Siz bir adım atıyorsunuz ve bundan sonra diğer insanlar da 1185 adım atıyor ve birlikte sonunda işi bitiriyorsunuz.</p> 1186 <p> 1187 İnsanlığın kendisini yok etmeyeceğini varsayarak, özgür eğitim alt yapı 1188 sistemini oluşturmak için bugün gösterdiğimiz çaba ve özgür eğitim kaynağı, 1189 insanlık dünyada var olduğu sürece yararlı olacaktır. Bunun yapılması 20 yıl 1190 bile sürse, ne olur ki? Bu nedenle, tüm işin büyüklüğü açısından düşünmeyin; 1191 kendi yapacağınız parçanın büyüklüğü açısından düşünün. Bu, insanlara bunun 1192 gerçekleştirilebileceğini gösterecektir, böylece diğerleri diğer parçaları 1193 yapacaktır.</p> 1194 1195 <hr class="no-display" /> 1196 <div class="edu-note c"><p id="fsfs">Bu konuşma <a 1197 href="https://shop.fsf.org/product/free-software-free-society/"><cite>Özgür 1198 Yazılım, Özgür Toplum: Richard M. Stallman Seçilmiş Yazıları</cite></a> 1199 kitabında yayınlanmıştır.</p></div> 1200 </div> 1201 1202 <div class="translators-notes"> 1203 1204 <!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't have notes.--> 1205 </div> 1206 </div> 1207 1208 <!-- for id="content", starts in the include above --> 1209 <!--#include virtual="/server/footer.tr.html" --> 1210 <div id="footer" role="contentinfo"> 1211 <div class="unprintable"> 1212 1213 <p>Lütfen FSF ve GNU ile ilgili sorularınızı <a 1214 href="mailto:gnu@gnu.org"><gnu@gnu.org></a> adresine iletin. FSF ile 1215 iletişim kurmanın <a href="/contact/">başka yolları</a> da vardır. Lütfen 1216 çalışmayan bağlantıları ve başka düzeltmeleri veya önerilerinizi <a 1217 href="mailto:webmasters@gnu.org"><webmasters@gnu.org></a> adresine 1218 gönderin.</p> 1219 1220 <p> 1221 <!-- TRANSLATORS: Ignore the original text in this paragraph, 1222 replace it with the translation of these two: 1223 1224 We work hard and do our best to provide accurate, good quality 1225 translations. However, we are not exempt from imperfection. 1226 Please send your comments and general suggestions in this regard 1227 to <a href="mailto:web-translators@gnu.org"> 1228 1229 <web-translators@gnu.org></a>.</p> 1230 1231 <p>For information on coordinating and contributing translations of 1232 our web pages, see <a 1233 href="/server/standards/README.translations.html">Translations 1234 README</a>. --> 1235 Çevirilerimizde bulmuş olabileceğiniz hataları, aklınızdaki soru ve 1236 önerilerinizi lütfen <a 1237 href="mailto:web-translators@gnu.org">bize bildirin</a>.</p><p>Bu 1238 yazının çeviri düzenlemesi ve sunuşu ile ilgili bilgi için lütfen <a 1239 href="/server/standards/README.translations.html">Çeviriler BENİOKU</a> 1240 sayfasına bakın. Bu sayfanın ve diğer tüm sayfaların Türkçe çevirileri 1241 gönüllüler tarafından yapılmaktadır; Türkçe niteliği yüksek bir <a 1242 href="/home.html">www.gnu.org</a> için bize yardımcı olmak istiyorsanız, <a 1243 href="https://savannah.gnu.org/projects/www-tr">çalışma sayfamızı</a> 1244 ziyaret edebilirsiniz.</p> 1245 </div> 1246 1247 <!-- Regarding copyright, in general, standalone pages (as opposed to 1248 files generated as part of manuals) on the GNU web server should 1249 be under CC BY-ND 4.0. Please do NOT change or remove this 1250 without talking with the webmasters or licensing team first. 1251 Please make sure the copyright date is consistent with the 1252 document. For web pages, it is ok to list just the latest year the 1253 document was modified, or published. 1254 1255 If you wish to list earlier years, that is ok too. 1256 Either "2001, 2002, 2003" or "2001-2003" are ok for specifying 1257 years, as long as each year in the range is in fact a copyrightable 1258 year, i.e., a year in which the document was published (including 1259 being publicly visible on the web or in a revision control system). 1260 1261 There is more detail about copyright years in the GNU Maintainers 1262 Information document, www.gnu.org/prep/maintain. --> 1263 <p>Copyright © 2001, 2021 Free Software Foundation, Inc.</p> 1264 1265 <p>Bu sayfa <a rel="license" 1266 href="http://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/deed.tr">Creative 1267 Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı</a> altında 1268 lisanslanmıştır.</p> 1269 1270 <!--#include virtual="/server/bottom-notes.tr.html" --> 1271 <div class="translators-credits"> 1272 1273 <!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't want credits.--> 1274 <strong>Çeviriye katkıda bulunanlar:</strong> 1275 <ul> 1276 <li>T. E. Kalaycı, 2009, 2019.</li> 1277 <li>Çiğdem Özşar, 2009.</li> 1278 <li>Birkan Sarıfakıoğlu, 2009.</li> 1279 <li>Serkan Çapkan, 2009.</li> 1280 <li>İzlem Gözükeleş, 2009.</li> 1281 </ul></div> 1282 1283 <p class="unprintable"><!-- timestamp start --> 1284 Son Güncelleme: 1285 1286 $Date: 2021/10/14 20:02:37 $ 1287 1288 <!-- timestamp end --> 1289 </p> 1290 </div> 1291 </div> 1292 <!-- for class="inner", starts in the banner include --> 1293 </body> 1294 </html>