Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, Linux ve GNU Projesi, Neden GNU/Linux? ve GNU'yu Hiç Duymamış GNU Kullanıcıları başlıklı yazılarımızı da okuyabilirsiniz.
İnsanlar, pek çok kimsenin “Linux” olarak adlandırdığı sistem için, GNU/Linux adını kullandığımızı ve bu adın kullanılmasını önerdiğimizi gördüklerinde pek çok soru sorabiliyorlar. İşte yaygın sorular ve yanıtlarımız.
Adil olmak açısından, en azından bizden de eşit derecede bahsedilmeli.
Daha fazla açıklama için Linux ve GNU Sistemi ve GNU'yu Hiç Duymamış GNU Kullanıcıları; tarih için de GNU Projesi sayfalarına bakınız.
Sistemi GNU/Linux olarak adlandırmak, topluluğumuzu inşa etmede, sahip olduğumuz idealizmin oynadığı rolün hakkını verir ve bu ideallerin pratik öneminin insanlar tarafından kavranmasına yardımcı olur.
Linux sözünü GNU sistemini de içerecek şekilde kullanan insanlar yaptıklarının neye mal olduğunun farkında değillerdi. Dikkatlerini, sistemin Linux tarafına yoğunlaştırdılar ve bu bileşimin büyük kısmının aslında GNU olduğunu fark etmediler. Verdikleri isim ellerindeki sistemi tarif etmeye uygun olmadığı halde, sistemi “Linux” olarak adlandırmaya başladılar. Sorunun mahiyetini kavramamız ve insanlardan bu alışkanlıklarını değiştirmelerini istemeye başlamamız birkaç yılımızı aldı. O zamana kadar da bu kargaşa iyiden iyiye yayılmıştı.
Sistemi “Linux” olarak adlandıran çoğu kimse, bunun neden doğru bir şey olmadığını hiç duymamıştır. Onlar başkalarının bu ismi kullandığını görmüşler, bunun da doğru olduğunu varsaymışlar. “Linux” adı, aynı zamanda sistemin kökenine ilişkin de yanlış bir intiba yayıyor, çünkü insanlar sistemin geçmişinin bu ada uygun olduğunu zannediyor. Örneğin, bu insanlar sistemin gelişiminin 1991'de Linus Torvalds tarafından başlatıldığına inanıyorlar. Bu yanlış intiba, sistemin “Linux” olarak adlandırılması gerektiği düşüncesini de pekiştiriyor.
Bu dosyadaki soruların çoğu, insanların alışkın oldukları adı kullanmalarını haklı çıkarma girişimlerine işaret eder.
İnsanlar bütün sistemi “Linux” olarak adlandırdığında, sonuç olarak bütün bir sisteme çekirdek ile aynı adı vermiş oluyorlar. Bu, birçok karmaşıklığa neden olmaktadır, çünkü böyle bir kullanımda, biri bir şey söylediğinde, çekirdekten mi yoksa tüm sistemden mi bahsedildiğini yalnızca uzmanlar anlayabilir. Tüm sistemi “GNU/Linux”, çekirdeği de “Linux” olarak adlandırarak, anlam karmaşasını önlemiş olursunuz.
Linus Torvalds, 1990 yılında Finlandiya'da GNU hakkındaki bir konuşmadan kısmen etkilenmişti. Linus Torvalds bu etki olmadan da belki Unix benzeri bir çekirdek yazabilirdi, ama muhtemelen bu özgür bir yazılım olmazdı. Linux, 1992 yılında Linus onu GNU GPL altında yeniden yayımlayınca özgür hale geldi. (0.12 versiyonunun sürüm notlarına bakınız.)
Torvalds, Linux'u başka bir özgür yazılım lisansı altında yayımlamış olsaydı bile, yalnız başına özgür bir çekirdek, dünya için çok da fazla bir anlam ifade etmeyecekti. Linux'un anlamlılığı, tamamen özgür bir işletim sistemi olan GNU/Linux gibi daha geniş bir çatıyla bütünleşmesinden ileri gelmektedir.
Fakat, bizim böyle dememizden hoşlanmayan insanlar var. Böyle dediğimizde bazen bu insanlardan aldığımız karşılık itilip kakılmak oluyor. Bazı hallerde o kadar kabalaşıyorlar ki, acaba bizi kasten sindirip susturmaya mı çalışıyorlar diye merak ediyor insan. Bu tavır bizi susturamaz, ama topluluğu bölebilir. Dolayısıyla umarız onları tavırlarından vazgeçmeye ikna edebilirsiniz.
Fakat bu, topluluğumuzdaki bölünme açısından ikincil bir nedendir. Topluluktaki en büyük bölünme; özgür yazılımı, toplumsal ve etik bir konu olarak değerlendirip özel mülk yazılımları toplumsal bir sorun olarak görenler ile (özgür yazılım hareketinin destekçileri), yalnızca pratik yararlardan söz edip özgür yazılımı yalnızca verimli bir geliştirme modeli olarak sunanlar (açık kaynak hareketi) arasındadır.
Bu düşünce ayrılığı sırf bir ad sorunu değil, temel değerlerin birbirinden farklı olması sorunudur. Bu düşünce ayrılığını görüp, bunun hakkında kafa yormak topluluk için önemlidir. “Özgür yazılım” ve “açık kaynak” bu iki bakış açısının pankartıdır. Bkz. Açık Kaynak, Özgür Yazılım Ruhunu Neden Iskalıyor?.
GNU Projesi'nin topluluğumuz içindeki rolüne insanlarca gösterilen ilgi düzeyi ile değerler üzerindeki bu düşünce ayrılığı arasında kısmi bir paralellik vardır. Özgürlüğe değer veren insanlar, sistemi daha çok “GNU/Linux” olarak adlandırıyorlar ve sistemi “GNU/Linux” olarak öğrenmiş insanlar, özgürlük ve topluluk hakkındaki felsefi savlarımıza daha çok ilgi gösteriyorlar (Sistem için seçilen adın toplum açısından gerçekten de bir farklılık göstergesi olmasının nedeni de budur). Fakat, herkes sistemin gerçek kökenini ve doğru ismini bilse bile bu fikir ayrılığı var olacaktır, çünkü sorun gerçekten büyük. Bu fikir ayrılığı ancak ve ancak özgürlüğe değer veren bizler herkesi ikna edebilirsek (ki pek kolay olmayacaktır) ya da tamamen bozguna uğrarsak (böyle olmamasını ümit edelim) ortadan kalkacaktır.
Bunu söyleyen insanlar muhtemelen, bütün bilgisayar kurtlarını (geek) kendisi gibi zanneden bilgisayar kurtlarıdır. Genellikle bilgisayar kurtları GNU hakkında bir şeyler bilir, ama bunların çoğu GNU'nun ne olduğu hakkında tamamen yanlış fikirlere sahiptir. Örneğin çoğu, GNU'yu bir “araçlar” bütünü veya araç geliştirmeye yarayan bir proje zanneder.
Bu soruda kullanılan ifadeler, bilindik şekilde, yaygın bir yanlış anlamaya işaret etmektedir. Bir şeyi geliştirmede “GNU'nun rolü”'nden söz ettiğinizde GNU'nun bir grup insan olduğunu varsayıyorsunuz. Ama GNU bir işletim sistemidir. Bu veya başka bir faaliyette GNU'nun değil, ama GNU Projesi'nin rolünden söz etmek mantıklı olabilir.
Gelişmiş ülkelerde, insanların çoğu “Windows”un Microsoft tarafından yapılmış bir sistem olduğunu biliyor, bu yüzden “Microsoft Windows”u “Windows” olarak kısaltmak, kimseyi sistemin yapısı ve kökeni hakkında yanılgıya düşürmez. “GNU/Linux”u “Linux” olarak kısaltmak ise, sistemin nereden geldiği konusunda yanlış bir fikir verir.
Esasında sorunun kendisi de yanıltıcı, çünkü GNU ve Microsoft aynı şeyler değildir. Microsoft bir şirket, GNU ise bir işletim sistemidir.
GNU Projesi, ismini GNU işletim sisteminden almıştır. Yani GNU Projesi, GNU sistemini geliştirmek için kullanılan projedir. (Bkz. 1983 tarihli ilk duyuru.)
GCC, GNU Emacs, GAS, GLIBC, BASH, vs. programları geliştirdik, çünkü GNU işletim sistemi için bunlara gereksinimimiz vardı. GNU Derleyici Seti GCC; GNU işletim sistemi için yazdığımız bir derleyicidir. Bizler, yani GNU Projesi'nde çalışan pek çok insan, GNU sistemi için Ghostscript, GNUCash, GNU Chess ve GNOME'yi de geliştirdik.
Çekirdek, işletim sistemi içerisindeki programlardan biridir (makinenin kaynaklarını, çalışan diğer programlara tahsis eden bir program). Çekirdek, aynı zamanda öteki programları başlatma ve durdurma işini de yürütür.
İşleri daha da karıştıracak şekilde, bazı insanlar, “çekirdeği” kast ederek “işletim sistemi” terimini kullanırlar. Terimin bu iki anlamda kullanımının geçmişi çok eskiye gider. “İşletim sistemi”nin “çekirdeği” kast edecek şekilde kullanıldığını ta 80'lerde yayımlanmış, sistem tasarımına ilişkin bazı kitaplarda görüyoruz. Aynı zamanda (80'lerde) “Unix işletim sistemi” bütün sistem programlarını kapsayacak şekilde kullanılıyordu. Berkeley'in Unix sürümü ise oyunları bile içeriyordu. GNU'nun, Unix benzeri bir işletim sistemi olmasını tasarladığımız için, “işletim sistemi” terimini biz de aynı şekilde kullanıyoruz.
Çoğu zaman insanlar, “Linux işletim sistemi”nden söz ettiklerinde “işletim sistemi” terimini bizim kullandığımız anlamıyla, eksiksiz bir programlar bütününü kastedecek şekilde kullanıyorlar. Eğer kastettiğiniz şey buysa, lütfen buna “GNU/Linux” deyin. Eğer yalnızca çekirdeği kastediyorsanız, o halde doğru ad “Linux”tur. Ayrıca yazılımın hangi kısmından söz ettiğinize ilişkin anlam karmaşasını gidermek için de lütfen “çekirdek” kelimesini kullanınız.
Eğer eksiksiz programlar bütünü için “işletim sistemi” yerine “sistem dağıtımı” gibi başka terimler kullanmayı tercih ediyorsanız, sakıncası yok. Sonrasında ise, GNU/Linux sistem dağıtımlarından söz etmek gerekiyor.
Bir ev, bulunduğu yerde kesilip bir araya getirilen pek çok küçük parçadan oluşur. Bu parçaların aşağıdan yukarıya doğru birleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla, temel inşa edilmeden önemli parçalar da inşa edilemez. Böyle bir durumda sahip olduğunuz tek şey toprakta bir delikten ibaret olacaktır.
Yukarıdaki durumun aksine, bir işletim sistemi, herhangi bir sırayla geliştirilebilecek, birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olmayan karmaşık bileşenlerden oluşur. Bileşenlerin büyük kısmını geliştirdiğinizde, işin büyük kısmı bitmiş demektir. Bu bir evden ziyade, Uluslararası Uzay İstasyonuna benzer. Eğer Uzay İstasyonunun modüllerinin büyük bir kısmı yörüngede ancak tek bir olmazsa olmaz modül bekleniyorsa, bu tablo 1992 yılında GNU sisteminin içinde bulunduğu duruma benzetilebilir.
Bu standart çok sıkı ve herhangi bir katkı sağlayan kişinin katkılarını yargılamanın doğru yolu değil.
Linus Torvalds kullandığımız işletim sistemine önemli bir katkı sağladı; GNU Projesi daha önce başladı ve çok daha fazlasını sağladı. “GNU/Linux” ismi her birine itibarını sunuyor.
Kurulum için paketlenmiş GNU sistemini yayımlamayı umduk ancak bu plan olaylar tarafından üstlenildi: 1992'de diğerleri zaten Linux içeren GNU çeşitlerini paketliyordu. 1993 yılında başlayarak Debian GNU/Linux adlı daha iyi ve daha özgür bir GNU/Linux dağıtımı yapma çabasına sponsor olduk. Debian'ın kurucusu bu ismi çoktan seçmişti. Ondan sadece “GNU” demesini istemedik çünkü bu henüz hazır olmayan GNU Hurd çekirdeğine sahip bir sistem versiyonunun adıydı.
GNU Hurd çekirdeği asla yeterince hazır hâle gelmedi; sadece üzerinde çalışmak isteyenler için tavsiye ediyoruz. Bu yüzden GNU’yu hiçbir zaman GNU Hurd çekirdeğiyle paketlememiştik. Ancak Debian bu kombinasyonu Debian GNU/Hurd olarak paketledi.
Şimdi Guix adında gelişmiş bir Scheme tabanlı paket yöneticisi ve Guix System Distribution veya GuixSD olarak adlandırılan tam bir sistem dağıtımı geliştiriyoruz. Bu, GNU sisteminin önemli bir bölümünün yeniden paketlenmesini içerir.
GNU paketlemesinin son basamağını GNU adı altında hiçbir zaman atmadık ancak bu, GNU'nun ne tür bir şey olduğunu değiştirmiyor. GNU bir işletim sistemidir.
Bu iki ifade eş anlamlı olarak kullanıldığı için, “Linux çekirdeği” ifadesi kolaylıkla “Linux'un çekirdeği” şeklinde yanlış anlaşılabilir. Bu anlamda, Linux'un çekirdekten daha öte bir şey olduğunu ima eder. Bu tür bir yanlış anlamaya meydan vermemek için, “çekirdek, Linux” veya “Linux (çekirdek)” biçiminde söyleyip yazabilirsiniz.
“GNU”, sistem için en kısa meşru isimdi, fakat aşağıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı onu “GNU/Linux” olarak adlandırdık.
“GNU” ismi görünüşte “Glinux”'da görünmez, bu yüzden çoğu insan orada olduğunu farketmezdi. “GliNUx” olarak büyük harfle yazılsa bile çoğu insan GNU'ya referans içerdiğini farketmezdi.
“GNU/Linux” yazmakla karşılaştırılabilir ancak “GNU/” 'yu baskıya koymak o kadar küçük ki çoğu insan okuyamıyordu.
“GNU/”'yu söylemek veya yazmak sadece bir saniyenizi alır. Geliştirdiğimiz sistemi takdir ederseniz çalışmamızı tanıtmak için bir saniye bile ayıramaz mısınız?
Aslında “GNU/Linux” sadece dört hecelidir. “Ne yazık ki” beş heceli ancak insanlar bu kelimeyi kullanmak için isteksizlik belirtisi göstermiyor.
“Matthew” ismini kullanmamak Stallman'ın doğası, fikirleri veya amacı hakkında hiç bir şeyi yanlış sunmayacaktır. “GNU” terimini kullanmamak ise GNU/Linux sistemi hakkındaki şeyleri yanlış tanıtacaktır.
Bu örnek, yaygın bir safsata gizleme şeklidir: yanıltıcı bir benzetme içerisine gömme. Daha iyi bir benzetme “Neden Stallman'ı ‘Torvalds’ olarak çağırmıyoruz?” olacaktır.
Dolayısıyla eğer sistemi “Linux” olarak adlandırmanın karşılığında bir ücret ödemekten kurtulmak için sistemi sadece “GNU” olarak adlandırmak isterseniz sizi tenkit etmeyiz.
Emeği takdir etmek konusunda daha kuvvetli düşünceleriniz varsa, bazı ikincil katkıcıların da sistemin adı içinde anılması gerektiğine inanıyor olabilirsiniz. Eğer böyleyse, buna karşı çıkmamız söz konusu bile değil. Eğer X11'in sistemin ismi içinde anılmayı hak ettiğine inanıyorsanız ve eğer canınız sisteme, GNU/X11/Linux demek istiyorsa deyin. Eğer Perl'in anılmak konusunda yakındığını düşünüyorsanız ve canınız GNU/Linux/Perl yazmak istiyorsa, buyurun yazın.
GNU/X11/Apache/Linux/TeX/Perl/Python/FreeCiv gibi uzun bir adın saçma olmasından dolayı, bu noktada bir sınır çizmeniz ve başka ikincil katılımcıların isimlerini göz ardı etmeniz gerekecektir. Sınırın nerede çizileceği konusunda belirgin bir tek nokta yoktur, bu yüzden sınırı nereden çizmek isterseniz isteyin, biz buna karşı çıkmayacağız.
Farklı sınır çizgileri belirlemek bizi sistem için farklı isimler seçmeye götürür. Fakat sınır çizgisi hangi noktada çekilirse çekilsin, adil olma ve emeği takdir etme kaygıları sonucunda belirlenemeyecek tek isim “Linux”'tur. Başlıca katkıyı (GNU) es geçip, bütün payı ikincil katkıya (Linux) vermek adil olamaz.
GNU farklıdır, çünkü katkı olarak sunulmuş bir program olmaktan da, katkı olarak sunulmuş bir programlar bütünü olmaktan da ötedir. GNU, sistemin üzerine inşa edildiği iskelettir.
GNU artık sistemin küçük bir kısmını oluşturur hale gelmiştir. Linux ise sistemin daha da küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Ama bu ikisi sistemin özüdür. Sistem bu ikisinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla “GNU/Linux” ifadesi hâlâ geçerli görünmektedir.
GNU; Red Hat ya da Novell ile kıyaslanamaz; çünkü GNU bir şirket, bir kuruluş, hatta bir etkinlik değildir. GNU bir işletim sistemidir. (GNU Projesinden bahsettiğimizde, GNU sisteminin geliştirilmesini sağlayan projeye işaret ediyoruz.) GNU/Linux sistemi GNU tabanlıdır, bu da GNU'nun neden sistemin adında yer alması gerektiğini açıklar.
Bu şirketlerin, GNU/Linux sistemine yaptığı katkının çoğu GCC ve GNOME'u içeren çeşitli GNU paketlerine verdikleri kod desteğinden oluşur. GNU/Linux adını kullandığınızda, bu şirketlerle birlikte, geri kalan bütün GNU geliştiricilerinin de emeğini takdir etmiş olursunuz.
Linux, bir GNU paketi değildir. Yani Linux, GNU Projesi'nin himayesi altında geliştirilmedi ya da özellikle GNU Projesi'ne katkıda bulunmadı. Linus Torvalds, Linux'u kendine ait bağımsız bir proje olarak yazdı. Dolayısıyla “bir GNU paketi olan Linux” anlamı doğru değildir.
Linux'un (çekirdek) farklı bir GNU sürümünden bahsetmiyoruz. Özgür GNU/Linux dağıtımları, Linux'un farklı sürümlerinikullanırlar, çünkü “standart” sürümde özgür olmayan aygıt yazılımı “blobları” (ikili büyük nesne) vardır. Eğer bunlar GNU Projesi'nin bir parçası olsaydı, “GNU Linux” ifadesi doğru olabilirdi, ancak biz bu ifadeyi kullanmak istemezdik, çünkü epey kafa karıştırıcı olurdu.
Çekirdek olarak Linux'u kullanmasıyla ayırt edilen bir GNU işletim sistemi sürümünden söz ediyoruz. Aradaki yatık çizgi durumu ifade edebiliyor, çünkü bu çizgi ifadeye “birleşim” anlamı katıyor (tıpkı “Girdi/Çıktı” ifadesinde olduğu gibi...). Bu sistem GNU ile Linux'un birleşimidir. Dolayısıyla adı “GNU/Linux”'tur.
“Birleşimi” tarif etmek için başka yollar da vardır. Eğer artı işaretinin daha açık olduğunu düşünüyorsanız, lütfen onu kullanın. Fransızca'da tire işareti daha açıktır: “GNU-Linux”… İspanyolca'da ise bazen “GNU con Linux” deriz.
Lütfen ismi “GNU taksim Linux.” olarak telafuz edin. Eğer taksimi telafuz etmezseniz, insanlar “GNU Linux,” dediğinizi sanacaktır, buysa bileşim için uygun bir isim değildir.
İngilizce kurallarına göre, “GNU Emacs” yapısında “GNU” kelimesi “Emacs” kelimesini niteler. Bu da, bir GNU paketi olan Emacs adındaki bir programı tanımlar.
“GNU/Emacs” ise işletim sistemi olan GNU ile program olan Emacs birleşimi anlamına gelecektir. Bu program için bu uygun değildir, bu nedenle “GNU/Emacs” ifadesi onu kastetmek için yanlıştır.
Doğru ve uygun olan, baş katkıyı ilk önce anmaktır. GNU'nun sisteme katkısı, Linux'un katkısından sırf daha büyük ve sırf daha önce değildir, aynı zamanda biz bütün faaliyeti başlatan kişileriz de...
Ek olarak “GNU/Linux”; Linux'un sistemin en düşük seviyesi olduğu ve GNU'nun teknik olarak daha yüksek seviyeleri doldurduğu gerçeğine uyar.
Fakat, eğer sisteme “Linux/GNU” demeyi tercih ediyorsanız, bu, insanların şimdi çoğunlukla yaptığı gibi, GNU'yu tamamen göz ardı etmelerinden ve sanki bütün sistem Linux'muş gibi göstermelerinden çok daha iyidir.
Eğer bir GNU/Linux dağıtımını “Falanca BSD” olarak adlandırırlarsa buna bir hata derdiniz. “Bu sistem BSD değil,” onlara söylerdin. Eh, Linux de değil.
Bu, “Falanca Linux” dağıtımını yapan kişilerin yaygın hatayı tekrar ettiği anlamına gelir. Debian, Dragora, Musix, Trisquel ve Venenux gibi dağıtımların resmi adlarının bir parçası olarak GNU/Linux'u benimsemiş olduklarını takdir ediyoruz ve farklı bir dağıtımla ilgilenirseniz aynı şeyi yapmaya teşvik edeceğinizi umuyoruz.
“GNU”'yu “Linux”'a değiştirerek yanlış bilgi yaydılar ve bunun versiyonunu “Falanca Linux” olarak adlandırdıklarında yanlış bilgiyi “Falanca GNU/Linux” olarak adlandırarak düzeltmeniz uygun olur.
Biz onların bunu doğru yapmalarını sağlayamayız, fakat biz bu yol kolay değil diye vazgeçecek insanlar da değiliz. IBM veya Red Hat kadar etkileme gücünüz olmayabilir, ama yine de bize yardım edebilirsiniz. Sizinle birlikte gidişatı, şirketlerin sistemi “GNU/Linux” diye adlandırarak daha fazla kâr edeceği bir noktaya getirebiliriz.
Soru bu durumu nasıl değiştirebilirizdir.
Linux ile birlikte GNU'yu kullanan topluluğun çoğu üyesi, kullandıkları sistemin ne olduğunun farkında olmadığından, saflığını yitirmiş bu sürümleri, “Bunlar aslında GNU değildir,” diyerek reddetmemiz, kullanıcıların özgürlüğe daha fazla değer vermesini sağlamaz. Kullanıcılar kastedilen mesajı almayacaklardır. Verecekleri cevap, “Biz bu sistemlerin GNU olduğunu hiç bilmiyorduk ki,” olacaktır.
Kullanıcıların özgürlük ile olan bağlantıyı görmelerini sağlamak için tutulacak yol bunun tam tersidir: Yani onları bütün bu sistem sürümlerinin gerçekten de birer GNU sürümü olduğu ve bütün bu sürümlerin, özel olarak kullanıcıların özgürlüğü için var olan bir sistem üzerine kurulu olduğu konusunda bilgilendirmek... Bu anlayış sayesinde kullanıcılar, özgür olmayan yazılımları içeren dağıtımların doğru ve uygun birer “Linux sürümü” olduğunu düşünmek yerine, bunların bozulmuş, saflığını yitirmiş birer GNU sürümü olduğunu kavrayacaklardır.
Sistemi GNU/Linux olarak adlandıran ve faaliyetlerinde GNU Projesi'nin ideallerini temel alan GNU/Linux Kullanıcı Grupları kurmak epey faydalı olacaktır. Eğer çevrenizdeki Linux Kullanıcı Grubu, yukarıda tarif edilen ilkelere ilişkin eksiklikler taşıyorsa, bu grubun eğilimlerini (ve adını) değiştirmek için grup içinde etkinlik yürütmenizi ya da yeni bir grup oluşturmanızı öneriyoruz. Daha üstünkörü hedeflere odaklanmış insanların kendi görüşlerini savunmaya hakları vardır, fakat onların sizi de sürüklemesine izin vermeyin!
Bir GNU/Linux dağıtımı geliştirmek konusuna gelirsek, ki bunu daha önce Debian GNU/Linux'un ilk geliştirilme aşamalarını fonladığımız zamanlarda yapmıştık... Bunu yeniden yapmak artık pek faydalı görünmüyor. Böyle bir çaba fazlasıyla iş yükü getirecek ve yeni dağıtım öteki dağıtımlara kıyasla belirgin pratik avantajlar sağlamadığı sürece de hiç bir amaca hizmet etmeyecektir.
Bunun yerine gNewSense ve Ututo gibi %100 özgür GNU/Linux dağıtımlarının geliştiricilerine yardımcı oluyoruz.
Eğer GNU/Linux'un var olan bir sürümünü alıp, onu “GNU” olarak yeniden etiketlemiş olsaydık, GNU sisteminin bir sürümünü yapıp, onu “Linux” olarak etiketlemek gibi olurdu bu. Böyle bir şey yapmamız doğru olmazdı ve biz de bu şekilde davranmak istemiyoruz.
GNU paketleri üzerinde değişiklik yapan insanlar, bizimle işbirliği yapmaya pek yanaşmadılar. Hatta aralarından biri, bize GNU Projesi ile işbirliği yapıp yapmamayı umursamadığını, çünkü kendisinin bir “Linux kullanıcısı” olduğunu söyledi. Şaşkınlığa uğramıştık, çünkü GNU paketlerini başka sistemlere aktaran insanlar, yaptıkları değişikliklerin kurulabilir olması için genellikle bizimle çalışmak istiyorlardı. Ancak temelde GNU tabanlı bir sistem geliştiren bu insanlar, bizimle çalışmayı istemeyen ilk (hâlâ da neredeyse tek) grup oldu.
İnsanların, GNU sisteminin bir sürümüne “Linux” adını verdiklerini ve bu kargaşanın çalışmalarımıza köstek olduğunu gösteren ilk deneyimdi bu bizim için.. Sisteme “GNU/Linux” demenizi istemek; bu soruna ve “Linux” şeklindeki yanlış adlandırmadan ötürü oluşan başka sorunlara karşı bizim verdiğimiz yanıttır.
Aslında gecikmedik. Bu konu hakkında geliştiriciler ve dağıtıcılarla, 1994 yılında özel görüşmeler yapmaya başladık ve 1996'da daha halka açık bir kampanya yürüttük. Gerekli olduğu sürece de devam edeceğiz.
GNU işletim sistemi, birçok farklı programdan oluşmuştur. GNU'daki bazı programlar GNU Projesi'nin bir parçası olarak yazılmıştır ya da özellikle sisteme katkı olarak sunulmuştur. Bunlar, GNU paketleridir. Biz de genellikle bunların adında “GNU” kelimesini kullanırız.
Bir programı sisteme katkı olarak sunup bunu bir GNU paketi haline getirmek isteyip istemediğine karar vermek, tamamen o programın geliştiricisine kalmıştır. Eğer siz de bir program geliştirdiyseniz ve bunun bir GNU paketi haline gelmesini istiyorsanız, lütfen <gnu@gnu.org> adresine yazın. Böylece biz de programı değerlendirip, almak isteyip istemediğimize karar verebiliriz.
GPL altında yayınlanmış tek tek her programa GNU ismini koymak adilce olmazdı. Eğer bir program yazar ve onu GPL altında yayınlarsanız, bu, onun GNU Projesi'nce yazıldığı ya da sizin onu bizim için yazdığınız anlamına gelmez. Örneğin Linux (çekirdek), GNU GPL altında yayınlandı, fakat Linus, bunu GNU Projesi’nin bir parçası olarak yazmamış, çalışmalarını bağımsız yürütmüştür. Eğer birşey GNU paketi değilse, ondan GNU Projesi'nin payına düşen de bir şey yoktur. Dolayısıyla da o programın ismine “GNU” takısı getirmek uygun olmaz.
Buna karşıt olarak, içindeki her bir program için olmasa bile, bütün olarak GNU işletim sisteminde bir pay sahibi olmayı hak ediyoruz. Linux'a başlanmadan yıllar önce, 1984'ten itibaren gösterdiğimiz azim ve kararlılık sayesinde sistemin kendisi bir sistem olarak var olabilmiştir.
Linux'un, içinde yer alarak popüler hale geldiği işletim sistemi, temelde GNU işletim sistemiyle aynıydı. Aslında tamamen aynı değildi, çünkü GNU işletim sistemi farklı bir çekirdeğe sahipti. Ama yine de çoğu yönden aynı sistemdi. Bu sistem, GNU'nun bir çeşitlemesi idi. Yani adı GNU/Linux sistemiydi.
Linux, o sistemin türevlerinde, yani GNU/Linux sisteminin bugünkü sürümlerinde birincil olarak kullanılmaya devam ediyor. Bu sistemlere kimlik kazandıran bileşenler, bu sistemlerin merkezinde yer alan GNU ve Linux'tur. Tek başına sadece Linux değil.
GNU'daki hiçbir kod, Unix'ten gelme değildir, fakat GNU Unix uyumlu bir sistemdir. Bu yüzden, GNU içindeki birçok düşünce ve özellik, Unix'ten gelmektedir. Açılımı “GNU's Not Unix” (GNU Unix Değildir) olan “GNU” ismi, bu miras karşılığında Unix'e bir pay vermenin mizahi bir yoludur. Bu isim belirlenirken, 70'lerde başlamış bir “hacker” geleneği olan, kendini tekrar eden isimler türetme uygulamasına bağlı kalınmıştır.
Bu şekilde kendini tekrar eden isimlere ilk örnek TINT idi, (“TINT Is Not TECO” — TINT TECO Değildir). TINT'in yazarı, TECO'yu başka bir şekilde kodlamıştı (zaten farklı sistemler için pek çok farklı kodlama örneği vardı), fakat ona “falanca TECO” gibi sıkıcı bir ad vermektense, akıllıca ve eğlenceli bir isim tasarladı. (“Hack”in anlamı da budur zaten: oyunbaz bir zeka.)
Başka “hacker”lar da bu isme bayıldılar. Öyle ki biz de bu yaklaşımı taklit ettik. Mevcut başka programlara çok benzeyen bir programı sıfırdan yazıyorsanız, (o programın ismine “Klever” diyelim), ona “MINK is not Klever” (MINK Klever Değildir) gibi kendini tekrar eden bir ad verebilirsiniz. Aynı ruhla biz de Unix yerine yaptığımız sistemi “GNU's Not Unix” (GNU Unix Değildir) diye adlandırdık.
Tarihsel olarak, Unix'i geliştiren AT&T Unix'e benzeyen bir sistemin isminde, bu sistem % 99 Unix'ten kopyalanmış bile olsa, “Unix” kelimesinin kullanılması suretiyle kendisine bir pay verilmesini istemiyordu. Hatta AT&T bu yolla kendisine pay veren herkesi dava açmakla tehdit ediyordu. Bu nedenle Unix'in değişikliğe uğratılmasıyla ortaya çıkmış bütün sürümler (hepsi de sahiplidir, tıpkı Unix gibi), kendilerine “Unix” kelimesini içermeyen farklı isimler seçmişlerdir.
BSD sistemi, 80'li yıllarda, özgür olmayan bir yazılım olarak UC Berkeley tarafından geliştirildi ve 90'lı yıllarda özgür hale geldi. Bugün var olan özgür bir işletim sistemi çok büyük bir olasılıkla ya GNU sisteminin ya da BSD sisteminin bir çeşitlemesidir.
İnsanlar bazen BSD'nin de GNU/Linux gibi, GNU'nun bir çeşitlemesi olup olmadığını soruyorlar. Değildir. BSD geliştiricileri, GNU Projesi örneğinden esinlenerek kodlarını birer özgür yazılım haline getirmeye karar vermişlerdir. GNU gönüllülerinin açık açık yaptığı çağrılar, onların kodları özgürleştirmeye başlamak için ikna olmalarını sağlamıştır. Fakat BSD kodları GNU'nunkiler ile pek örtüşmez.
Tıpkı GNU sistemi ve bunun çeşitlemelerinin bazı BSD programlarını kullanması gibi, BSD sistemleri de bugün bazı GNU paketlerini kullanmaktadır. Fakat, bütün olarak bakılırsa, bunlar ayrı ayrı evrilmiş iki farklı sistemdir. BSD geliştiricileri bir çekirdek yazıp GNU sistemine eklemediler, bu yüzden GNU/BSD gibi bir isim duruma uygun değildir.
GNU/Linux ve GNU arasındaki bağlantı daha yakındır ve bu yüzden “GNU/Linux” ismi sistemin adı olmaya uygundur.
GNU'nun, NetBSD çekirdeğini kullanan bir sürümü vardır. Geliştiricileri, onu “Debian GNU/NetBSD” olarak isimlendiriyorlar, fakat NetBSD sadece çekirdekten ibaret olmayan eksiksiz bir sistem olduğu için “GNU/NetBSDçekirdeği” daha doğru olacaktır. Sistemin büyük kısmı GNU/Linux sistemi ile aynı olduğu için, buna bir BSD sistemi denemez.
GNU, bir topluluk tarafından sürdürülen bir işletim sistemidir. Yalnızca GNU yazılım paketlerinden (belirli bir listeye sahip olduğumuz) çok daha fazlasını içerir ve insanlar sürekli olarak daha fazla paket ekler. Bu değişikliklere rağmen GNU sistemi olarak kalır ve bunu GNU/Linux yapmaya zorlayan bir Linux ekler. GNU sisteminin bir parçasını kullanıyor ve parçayı atlarsanız “ne kadar” kullandığınızı söylemenin anlamlı bir yolu yoktur.
Paket seviyesine bakarsak Linux, GNU/Linux sisteminde önemli bir pakettir. Önemli bir GNU paketinin dahil edilmesi, eşit söz talebimizi haklı çıkarmak için yeterlidir.
Android, GNU/Linux sisteminden çok farklı çünkü ikisinin ortak kodu çok az. Aslında,ortak olan tek şey Linux'tur.
Tüm GNU/Linux sistemini Linux olarak adlandırırsanız “Android, Linux içerir ancak Linux değildir çünkü her zamanki Linux [sic] kütüphanelerine ve yardımcı programlarına sahip değildir [GNU sistemi anlamına gelir].”
Android, GNU/Linux'un yaptığı kadar Linux içerir. Sahip olmadığı şey GNU sistemi. Android bunu oldukça farklı çalışan Google yazılımı ile değiştirir. Android'i GNU/Linux'tan farklı kılan şey GNU'nun olmamasıdır.
Halk, Android'i “Linux” olarak kullanmaktan bahsetmeyi çok garip bulacak. Sohbet etmek gibi bir şey, daha sonra kişinin bağırsaklarıyla veya kişinin dolaşım sistemi ile konuştuğunu söylemek gibi.
Halk, Linux'u gerçekte GNU/Linux iken her zamanki yanlış anlama yoluyla kullanma fikrini anlayacaktır: Tüm sistemi “Linux” olarak düşünmek.
Android kullanımı ve GNU/Linux kullanımı, araba kullanmak ve bisiklet sürmek kadar farklıdır. İlk ikisinin de Linux içerdiği gerçeğinin onları kullanmakla alakasızdır, tıpkı bir otomobilin ve bir bisikletin her ikisinin de bir metal yapısına sahip olması onlrı kullanmakla alakasız olması gibi. Araba ve bisiklet kullanmak hakkında konuşmak istiyorsanız “metal nesnelere binmek”ten söz etmezsiniz (okuyucu ile oyun oynamadığınız sürece). “Arabaları ve bisikletleri kullanmak” dersiniz. Aynı şekilde GNU/Linux ve Android kullanımı hakkında konuşmanın net yolu; “GNU/Linux ve Android kullanmak” demektir.
Linus, özgür yazılım hareketinin ideallerini paylaşmadığını açık açık ifade etti. İşinde yıllarca özgür olmayan yazılımlar geliştirdi (bunları da “Linux”World Show'da geniş bir dinleyici kitlesine açıkladı) ve Linux'un (çekirdek) geliştiricilerini, bu çekirdek üzerinde çalışabilmeleri için kendisiyle birlikte özgür olmayan yazılımlar kullanmaya çağırdı. Hatta daha da ileri gidip, teknik çalışmalarımızın toplumsal sonuçlarını göz önüne almamız gerektiğini söyleyen mühendis ve bilim insanlarını azarladı. Bu da aslında toplumun, atom bombasının geliştirilmesinden çıkardığı dersi reddetmek demektir.
Öğrenmek ve eğlenmek güdüsüyle özgür bir program yazmakta hiç bir yanlış yön yoktur. Bu nedenle Linus'un yazmış olduğu çekirdek, topluluğumuz için önemli bir katkıdır. Fakat bu güdüler, eksiksiz bir sistemin (GNU/Linux) var oluş nedenini açıklayamayacağı gibi, gelecekteki özgürlüğümüzü güvence altına da almayacaktır. Halk, bunu bilmelidir. Linus'un görüşlerini yaymaya hakkı vardır. Fakat insanlar, söz konusu işletim sisteminin, Linus'un görüşlerinden değil, özgürlük ideallerinden doğduğunu bilmelidir.
Bunu başlangıçta kabul ediyordu. En eski Linux sürüm notlarında şöyle der: “Linux ile kullanılan araçların büyük bölümü GNU yazılımı olup bunlar GNU copyleft lisansı altındadır. Bu araçlar dağıtımın içinde yer almaz. Daha fazla bilgi için bana (veya GNU'ya) sorun”.
GNU Hurd'un Linux ile rekabet edebilecek kadar iyi çalışmasını sağlamak büyük bir iş olacaktır ve bu açıkça gerekli değildir. Bir çekirdek olarak Linux'ta etik olarak yanlış olan tek şey, aygıt yazılımı blob'unun eklenmesidir; bu sorun için en iyi çözüm, blob'lar için özgür ikameler geliştirmektir.
Etkisizdir, çünkü zihinlere yerleşmez ve tabii ki başkalarına iletilemez. Açıklamanızı dinleyen kimi insanlar sizi dikkate alacak, hatta sistemin kökenine ilişkin doğru resmi yakalayacaklardır. Ama kendileri sistemden bahsederken sizin açıklamanızı başkalarına da aktaracakları pek muhtemel değil. Büyük ihtimalle kendileri de sisteme yalnızca “Linux” diyeceklerdir. Özellikle böyle bir niyetleri olmasa da yanlış resmin yayılmasına yardımcı olacaklardır.
Etkisizdir çünkü çok daha fazla zaman alır. “GNU/Linux” deyip yazmak günde sadece birkaç saniyenizi alacaktır, dakikalarınızı değil. Bu yolla daha fazla insana ulaşma şansınız olur. Yazarken ve söylerken Linux ve GNU/Linux'u birbirinden ayırmak GNU Projesi’ne etkili bir biçimde yardım etmenin en kolay yoludur.
Neden insanların bazen bizimle alay etmesine sebep olan bir istekte bulunma riskini göze alıyoruz? Çünkü bunun genellikle GNU Projesi'ne faydası dokunan sonuçları oluyor. Amacımıza ulaşmak için hak etmediğimiz bir muameleye maruz kalma riskini kabulleniyoruz.
Eğer böyle beklenmedik derecede haksız bir durumun ortaya çıktığını görürseniz, lütfen elinizi kolunuzu bağlayıp oturmayın. Size gülen insanlara gerçek tarihi anlatın. İstediğiniz şeyin dayanağı olduğunu gördüklerinde, birazcık mantık sahibi olanlar gülmeyi keseceklerdir.
Zaten işbirliği yapmaya pek de niyetli olmayanları kendimizden uzaklaştırmak konusunda endişe etmenin de bir manası yoktur. Büyük bir problemi yaymaya devam eden insanları kızdıracağız korkusuyla bu problemi düzeltmekten geri durmamız kendi kendimizi baltalamamız demek olacaktır. Bu sebeple, yanlış adlandırmayı düzeltme çabalarımızı sürdüreceğiz.
Lütfen en az iki farklı BSD lisansı olduğunu unutmayın. Netlik için lütfen hangisi olduğunu belirtmeden “BSD” lisansı terimini kullanmayın.
Umarız siz de bizim gibi, bu önermeye karşı çıkıyorsunuzdur.
Biz daha en başta, özel mülk yazılımların meşru ve makul olduğuna duyulan ve pek çok insan tarafından paylaşılan inancı reddetmeseydik asla özgür bir işletim sistemi geliştiremezdik.
Umarız siz, doğru ve yanlışı önemseyenlerdensinizdir.