summaryrefslogtreecommitdiff
path: root/talermerchantdemos/blog/articles/tr/shouldbefree.html
diff options
context:
space:
mode:
Diffstat (limited to 'talermerchantdemos/blog/articles/tr/shouldbefree.html')
-rw-r--r--talermerchantdemos/blog/articles/tr/shouldbefree.html931
1 files changed, 931 insertions, 0 deletions
diff --git a/talermerchantdemos/blog/articles/tr/shouldbefree.html b/talermerchantdemos/blog/articles/tr/shouldbefree.html
new file mode 100644
index 0000000..5f285ca
--- /dev/null
+++ b/talermerchantdemos/blog/articles/tr/shouldbefree.html
@@ -0,0 +1,931 @@
+<!--#set var="ENGLISH_PAGE" value="/philosophy/shouldbefree.en.html" -->
+
+<!--#include virtual="/server/header.tr.html" -->
+<!-- Parent-Version: 1.86 -->
+
+<!-- This file is automatically generated by GNUnited Nations! -->
+<title>Yazılım Niçin Özgür Olmalıdır - GNU Projesi - Özgür Yazılım Vakfı</title>
+
+<!--#include virtual="/philosophy/po/shouldbefree.translist" -->
+<!--#include virtual="/server/banner.tr.html" -->
+<h2>Yazılım Niçin Özgür Olmalıdır</h2>
+
+<p>
+yazan <a href="http://www.stallman.org/"><strong>Richard
+Stallman</strong></a></p>
+<h3 id="introduction">Giriş</h3>
+<p>
+Yazılımın varlığı, kullanımına ilişkin kararların nasıl verilmesi gerektiği
+sorusunu gündeme getirmektedir. Örneğin, bir programın kopyasına sahip bir
+bireyin, kopya isteyen başka bir bireyle karşılaştığını varsayalım. Bu
+bireylerin programı kopyalaması mümkündür; bunun gerçekleşip
+gerçekleşmeyeceğine kim karar vermelidir? İlgili bireyler mi? Ya da “sahip”
+olarak adlandırılan başka bir taraf mı?</p>
+<p>
+ Yazılım geliştiricileri, tipik olarak bu soruları, cevaba ilişkin ölçüti,
+geliştiricilerin kârını maksimuma çıkarma varsayımına bağlı olarak
+değerlendirmektedir. İşin politik gücü, hükümetin hem bu ölçütleri hem de
+geliştiriciler tarafından önerilen cevabı benimsemesine neden olmuştur:
+programın, tipik olarak geliştirilmesinde bulunan bir şirket olan bir sahibi
+vardır.</p>
+<p>
+ Aynı soruyu farklı bir ölçüt kullanarak değerlendirmek istiyorum: genel
+olarak toplumun refahı ve özgürlüğünü göz önünde bulundurarak.</p>
+<p>
+ Bu yanıt, mevcut kanun tarafından belirlenemez, kanun, etiğe uymalıdır,
+bunun tersi olmamalıdır. Olası yanıtları sunabilmesine rağmen, mevcut
+uygulama bu sorunun cevabını vermez. yanıtlandırmanın tek yolu, yazılım
+sahibinin tanımlanması ile kimlerin zarar gördüğü, zararın niçin ve ne kadar
+olduğu ve kime yardım ettiğinin görülmesidir. Başka bir deyişle, ürünlerin
+üretilmesi kadar, bir bütün olarak toplum tarafında tam anlamıyla özgürlüğü
+de dikkate alarak bir maliyet-kâr analizi gerçekleştirmeliyiz.</p>
+<p>
+ Bu yazıda, sahipliğin var olmasının etkilerini açıklayacak ve sonuçların
+zararlı olduğunu göstereceğim. Vardığım sonuç, programcıların, yazmış
+olduğumuz yazılımı, paylaşma, yeniden dağıtma, üzerinde çalışma ve
+geliştirme konusunda yüreklendirme görevine sahip olduğudur: başka bir
+deyişle, <a href="/philosophy/free-sw.html">özgür yazılım</a> yazma
+konusunda insanları yüreklendirmek görevimizdir.<a href="#f1">(1)</a></p>
+
+<h3 id="owner-justification">Yazılım Sahipleri Güçlerini Nasıl Haklı Gösterir</h3>
+<p>
+ Programların mülkiyet altında olduğu mevcut sistemden faydalananlar,
+programları sahiplenme isteklerini desteklemek için iki sav sunar: duygusal
+sav ve ekonomik sav.</p>
+<p>
+ Duygusal sav şu şekildedir: &ldquo;Alın terimi, kalbimi, ruhumu bu programa
+koydum. Bu program <em>ben</em>den gelmektedir, bu program
+<em>benim</em>dir!&rdquo;</p>
+<p>
+ Bu savın yanlış olduğunun kanıtlanması gerekmez. Bağlılık duygusu,
+kendilerine uygun olduğunda programcıların kazandığı bir duygudur;
+kaçınılmaz bir duygu değildir. Örneğin, aynı programcıların, bir maaş
+karşılığında yazılımlarının tüm haklarını büyük bir firmaya devrettiği
+durumu düşünelim; duygusal bağlılık esrarengiz bir şekilde ortadan
+kaybolur. Bunun zıttı olarak, çalışmalarına imzalarını bile atmayan ortaçağ
+zamanlarının büyük sanatçılarını ve zanaatçılarını düşünelim. Onlara göre,
+sanatçının adı önemli değildi. Önemli olan çalışmanın yapılması, ve hizmet
+edeceği amaçtı. Bu görüş, yüzlerce yıl hüküm sürdü.</p>
+<p>
+ Ekonomik sav şu şekildedir: &ldquo;Zengin olmak istiyorum (genellikle
+&ldquo;ekmeğini kazanmak&rdquo; ifadesiyle karıştırılmaktadır) ve
+programlama yaparak zengin olmama izin vermezseniz, o zaman programlama
+yapmayacağım. Herkes benim gibidir, bu nedenle, hiç kimse program
+yapmayacaktır. Ve o zaman elinizde hiçbir program olmayacak!&rdquo; Bu
+tehdit, genellikle arkadaşça bir tavsiye altında gizlenmektedir.</p>
+<p>
+ Daha sonra bu tehdidin niçin bir blöf olduğunu açıklayacağım. İlk olarak,
+savın başka bir biçiminde görülebilir olan bir kapalı varsayıma işaret
+etmek istiyorum.</p>
+<p>
+ Bu ifade etme, hiçbir programın olmadığı durumla özel mülk bir programın
+sosyal yararının karşılaştırılmasıyla başlar ve daha sonra bir bütün olarak
+özel mülk yazılım gelişiminin yararlı olduğu ve cesaretlendirilmesi
+gerektiği sonucuna varır. Buradaki yanlış mantık, iki sonucun, özel mülk
+yazılımın olması durumu ile hiçbir yazılımın olmaması durumu,
+karşılaştırılmasındadır ve başka hiçbir olasılığın olmadığı
+varsayılmaktadır.</p>
+<p>
+ Yazılım telif hakkı sistemi söz konusu olduğunda, yazılım gelişimi
+genellikle yazılımın kullanımını kontrol eden bir sahibin varlığıyla
+ilişkilidir. Bu ilişki var olduğu sürece, her zaman özel mülk yazılımın var
+olması ya da hiçbir yazılımın var olmaması seçeneğiyle karşı karşıya
+kalırız. Ancak, bu ilişki yapısal ya da önlenemeyen bir ilişki değildir; bu,
+sorgulamakta olduğumuz özel sosyal/yasal kararın bir sonucudur: bu, yazılım
+sahipliğinin olup olmaması kararıdır. Özel mülk yazılımın var olması -
+hiçbir yazılımın var olmaması arasındaki tercihin formülize edilmesi,
+sorgulanmayı gerektirmektedir.</p>
+
+<h3 id="against-having-owners">Sahiplerin Olmasına Karşı Sav</h3>
+<p>
+ Şu anda soru şudur: &ldquo;Yazılımın gelişimi, kullanımının kısıtlanması
+amacıyla sahiplerinin olmasıyla ilişkilendirilmeli midir?&rdquo;</p>
+<p>
+ Buna karar vermek için, bu iki eylemin her birinin toplum üzerindeki
+etkisini birbirinden bağımsız olarak değerlendirmemiz gerekir: yazılımın
+geliştirilmesinin etkisi (dağıtım terimlerinden bağımsız olarak) ve
+kullanımının sınırlanmasının etkisi (yazılımın geliştirilmiş olduğu
+varsayılarak). Bu eylemlerden biri yararlı ve diğeri de zararlı ise, o zaman
+ilişkiyi bırakmamız ve yalnızca yararlı olan eylemi gerçekleştirmemiz daha
+iyidir.</p>
+<p>
+ Bu durumu farklı bir şekilde ortaya koyarsak, halihazırda geliştirilmiş olan
+bir programın dağıtılmasının kısıtlanması toplum için zararlı ise, o zaman
+etik bir yazılım geliştiricisi, bu seçeneği reddedecektir.</p>
+<p>
+ Paylaşmanın kısıtlanmasının etkisini belirlemek için, kısıtlı (başka bir
+deyişle, özel mülk) bir programın toplum için değerini, aynı programın
+herkes için ulaşılabilir olduğu durumdaki değeriyle karşılaştırmamız
+gerekir. Bu, iki dünyanın karşılaştırılması anlamına gelmektedir.</p>
+<p>
+ Bu çözümleme, ayrıca şu şekilde yapılan basit karşı savı da
+yanıtlamaktadır. “komşuya programın bir kopyasının verilmesinin yararı,
+programın sahibine verilen zarar nedeniyle yok olmaktadır.” Bu karşı sav,
+zararın ve faydanın eşit büyüklükte olduğunu varsaymaktadır. Çözümleme, iki
+büyüklüğün karşılaştırılmasını içermektedir ve faydanın daha büyük olduğunu
+göstermektedir.</p>
+<p>
+ Bu savı açıklığa kavuşturmak için, bu savı başka bir alana uygulayalım: yol
+inşaatı.</p>
+<p>
+ Bütün yolların finansmanı geçiş ücretleriyle sağlanabilir. Bu, tüm cadde
+köşelerinde geçiş ücreti stantlarının olmasını gerektirecektir. Bu gibi bir
+sistem, yolları iyileştirmek için büyük bir istenç sağlayacaktır. Ayrıca
+herhangi belirli bir yolun kullanıcılarının söz konusu yol için ödeme
+yapmasına neden olacaktır. Ancak, geçiş ücreti standı, düzgün bir biçimde
+araba sürülmesine ilişkin yapay bir engeldir, yapaydır çünkü yolların ya da
+arabaların nasıl çalıştığının bir sonucu değildir.</p>
+<p>
+ Yararları açısından ücretli ve ücretsiz yolları karşılaştırırsak, geçiş
+ücreti stantlarına sahip olmayan yolların inşaatının ve çalıştırılmasının
+daha ucuz olduğunu, daha güvenli ve kullanımının daha etkin olduğunu
+görürüz<a href="#f2">(2)</a>. Fakir bir ülkede, geçiş ücretleri, yolları
+birçok vatandaş için daha elverişsiz hale getirmektedir. Bu nedenle, geçiş
+ücreti standı olmayan yollar, topluma daha düşük maliyette daha fazla fayda
+sunmaktadır; toplum için daha çok tercih edilmektedir. Bu nedenle toplumun,
+yolların finansmanını geçiş ücreti stantları yerine başka bir şekilde
+sağlaması gereklidir. Bir kere inşaa edildikten sonra, yolların kullanımı
+ücretsiz olmalıdır.</p>
+<p>
+ Geçiş ücreti stantlarının savunucuları finansmanın sağlanması için <em>tek
+yol</em> olarak bu stantları önerdiklerinde, mevcut tercih olanaklarını
+bozarlar. Geçiş ücreti stantları finansman sağlamaktadır ancak başka bir
+şeyi daha yapmaktadır: aslında, yolun kalitesini bozmaktadır. Geçiş ücretli
+yol, ücretsiz (özgür) yol kadar iyi değildir; bu, ücretsiz yolların yerine
+geçiş ücretli yolların geçeceği anlamına geliyorsa, daha iyi ya da teknik
+olarak üstün yolların iyi bir sonuç vermeyebileceğini gösterir.</p>
+<p>
+ Tabi ki, ücretsiz bir yolun inşaatının da maliyeti vardır ve bu maliyeti,
+kamunun bir şekilde ödemesi şarttır. Ancak, bu, geçiş ücreti stantlarının
+önlenemez olduğu anlamına gelmez. Her iki durumda da ücret ödemesi gereken
+bizler için, ücretsiz bir yolun satın alınması paramızın daha iyi
+değerlendirilmesini sağlayacaktır.</p>
+<p>
+ Geçiş ücreti olan bir yolun, hiç yolun olmamasından daha kötü olduğunu
+söylemiyorum. Bu, geçiş ücretinin hiç kimsenin yolu kullanamayacağı kadar
+yüksek olduğu durumda geçerli olurdu, ancak bu, bir geçiş ücreti toplayıcısı
+için muhtemel olmayan bir politikadır. Ancak, geçiş ücreti stantları önemli
+harcama ve elverişsizliğe neden olduğu sürece, finansmanın daha az
+engelleyici bir biçimde sağlanması daha iyidir.</p>
+<p>
+ Yazılım gelişimine aynı savı uygulayarak, şimdi yararlı yazılım programları
+için “geçiş ücreti stantlarının” olmasının topluma pahalıya mal olduğunu
+göstereceğim: programların oluşturulmasının daha pahalıya mal olmasına,
+ortaya çıkan ürünün daha pahalı olmasına ve kullanımının daha az tatmin
+edici ve daha verimsiz olmasına neden olmaktadır. Bunu, program yapısının
+başka bir şekilde desteklenmesi gerektiği sonucu izleyecektir. Daha sonra,
+yazılım gelişiminin desteklenmesi ve (gerçekte gerekli olduğu dereceye
+kadar) finanse edilmesi için başka yöntemleri açıklamaya devam edeceğim.</p>
+
+<h4 id="harm-done">Yazılımın Engellenmesi ile Verilen Zarar</h4>
+<p>
+ Bir an için bir programın geliştirilmiş olduğunu ve gelişimi için her türlü
+gerekli bedelin ödendiğini düşünün; şimdi toplum, programı özel mülk yapmak
+ya da özgür paylaşım ve kullanım için izin vermek arasında bir tercih
+yapmalıdır. Programın varlığı ve ulaşılabilirliği istenen bir şeydir.<a
+href="#f3">(3)</a></p>
+<p>
+ Programın dağıtımı ve değiştirilmesi üzerindeki sınırlamalar kullanımını
+kolaylaştıramaz. Bu sınırlamalar yalnızca zarar vericidir. Bu nedenle
+etkileri yalnızca olumsuz olabilir. Ancak ne kadar? Ve ne çeşit?</p>
+<p>
+ Bu gibi bir engellemeden dolayı üç farklı maddi zarar seviyesi vardır:</p>
+
+<ul>
+<li>Daha az sayıda insan programı kullanmaktadır.</li>
+
+<li>Kullanıcıların hiçbiri programı uyarlayamaz ya da onaramaz.</li>
+
+<li>Diğer geliştiriciler programdan bir şeyler öğrenemez ya da yeni çalışmalar
+için programı temel alamaz.</li>
+</ul>
+
+<p>
+ Her bir maddi zarar seviyesi, eşlik eden bir psiko-sosyal zarar biçimine
+sahiptir. Bu, insanların kararlarının sonraki duyguları, yaklaşımları ve
+yatkınlıkları üzerindeki etkisine gönderme yapmaktadır. İnsanların düşünme
+yollarındaki bu değişiklikler daha sonra diğer insanlarla ilişkilerinde ek
+bir etkiye sahip olacaktır ve maddi sonuçlara neden olabilir.</p>
+<p>
+ Maddi zararın üç seviyesi, programın katabildiği değerin bir kısmını
+tüketebilir ancak sıfıra indiremez. Programın değerinin neredeyse tümünü
+harcarlarsa, o zaman programın yazılması en azından programı geliştirmek
+için harcanan emek şeklinde topluma zarar verir. Satılması kârlı olan bir
+program birtakım net doğrudan maddi fayda sağlamalıdır.</p>
+<p>
+ Ancak, eşlik eden psiko-sosyal zarar hesaba katıldığında, özel mülk yazılım
+gelişiminin verebildiği zararın bir sınırı yoktur.</p>
+
+<h4 id="obstructing-use">Programların Kullanımının Sınırlandırılması</h4>
+<p>
+ İlk zarar seviyesi, programın basit bir biçimde kullanımına engel
+olmaktadır. Bir programın kopyalanması hemen hemen sıfır marjinal maliyete
+sahiptir (ve işi kendiniz yaparak bu maliyeti ödeyebilirsiniz), bu nedenle
+özgür bir piyasada, hemen hemen sıfır fiyata sahip olacaktır. Lisans ücreti,
+programın kullanılmasına ilişkin önemli bir engelleyici etkendir. Geniş
+çaplı olarak yararlı olan bir program özel mülk ise, çok daha az sayıda
+insan bu programı kullanacaktır.</p>
+<p>
+ Bir programın topluma sağlayacağı toplam katkının programa bir sahip
+atanmasıyla azalacağı kolayca görülebilir. Programı kullanmak için ödeme
+yapması gereken programın her bir potansiyel kullanıcısı, ödeme yapmayı
+seçebilir ya da programı kullanmaktan vazgeçebilir. Kullanıcı ödeme yapmayı
+tercih ettiği zaman, iki taraf arasında toplamı sıfır olan bir para
+transferi gerçekleşmektedir. Ancak bir kimse programın kullanımından
+vazgeçmeye karar verdiğinde, bu durum, o kimseye zarar verir ve de bu
+durumun kimseye yararı olmaz. Negatif sayılarla sıfırların toplamı negatif
+olmalıdır.</p>
+<p>
+ Ancak bu, programı geliştirmek için gerekli çalışma miktarını
+azaltmamaktadır. Sonuç olarak, saatlik çalışma başına sağlanan kullanıcı
+memnuniyeti açısından tüm sürecin verimi azalır.</p>
+<p>
+ Bu, programlar, arabalar, sandalyeler ya da sandviçlerin kopyaları
+arasındaki önemli farklı yansıtır. Bilim kurgu filmlerinin dışında fiziksel
+nesneler için hiçbir kopyalama makinesi yoktur. Ancak programların
+kopyalanması kolaydır; herhangi bir kimse, çok az çabayla istendiği kadar
+kopya oluşturabilir. Fiziksel nesneler için bu geçerli değildir çünkü madde
+korunmaktadır: her bir yeni kopya, ilk kopyanın yapılış şekliyle aynı
+şekilde hammaddelerden yapılmalıdır.</p>
+<p>
+ Maddi nesneler söz konusu olduğunda, bu nesnelerin kullanımına ilişkin
+engelleyici durum anlamlıdır çünkü daha az nesnenin satın alınması, bu
+nesneleri yapmak için daha az hammadde ve çalışmanın gerekli olduğu anlamına
+gelmektedir. Genelde üretim süreci üzerine dağıtılmış bir başlangıç
+maliyetinin ve bir geliştirme maliyetinin olduğu gerçektir. Ancak üretimin
+marjinal maliyeti önemli olduğu sürece, geliştirme maliyetinin bir kısmının
+eklenmesi niteliksel bir fark yaratmamaktadır. Ve sıradan kullanıcıların
+özgürlüğünde kısıtlamaların olmasını gerektirmemektedir.</p>
+<p>
+ Ancak, aksi takdirde özgür olacak olan bir şey üzerinde bir fiyatın
+dayatılması niteliksel bir değişikliktir. Yazılım dağıtımı için merkezi
+olarak dayatılan bir ücret güçlü bir engelleyici durum haline gelmektedir.</p>
+<p>
+ Dahası, şimdi uygulandığı gibi merkezi üretim, yazılımın kopyalarının
+sunulması aracı olarak bile etkin değildir. Bu sistem gereksiz paketleme,
+dünya genelinde çok sayıda paketin taşınması ve satış için depolanmasındaki
+fiziksel disklerin ya da teyplerin iliştirilmesini içermektedir. Bu maliyet,
+işin yapılmasının masrafı olarak sunulmaktadır; gerçekte, sahiplerin olması
+nedeniyle oluşan boşa harcamanın bir kısmıdır.</p>
+
+<h4 id="damaging-social-cohesion">Sosyal Uyumun Zarar Görmesi</h4>
+<p>
+ Kendinizin ve komşunuzun belirli bir programın çalışmasını yararlı
+bulacağını varsayın. Komşunuz açısından etik olarak bakıldığında, durumun
+uygun bir şekilde gerçekleşmesinin programın her ikiniz tarafından
+kullanılmasını mümkün kılacağını hissetmelisiniz. Programın yalnızca biriniz
+tarafından kullanılması ve diğerinin kısıtlanması önerisi, ara bozucu bir
+öneridir komşunuz da siz de bu durumu kabul edemezsiniz.</p>
+<p>
+ Tipik bir yazılım lisans anlaşması imzalamak komşunuza ihanet etmek anlamına
+gelmektedir: “Komşumu bu programdan mahrum bırakmaya söz veriyorum böylece
+kendim için bir kopya edinebilirim.” Bu gibi tercihler yapan insanlar,
+komşulara yardım etmenin önemini basit görerek kendilerini haklı göstermek
+için iç psikolojik baskı hisseder, bu nedenle toplum ruhu zayıflar. Bu,
+programın kullanımından insanları vazgeçirmenin maddi zararıyla ilişkili
+olan psiko-sosyal zarardır.</p>
+<p>
+ Birçok kullanıcı, paylaşmanın reddedilmesinin hatalı olduğunu bilinçaltında
+hissetmektedir, bu nedenle bu kullanıcılar, lisansları ve kanunları
+görmezden gelmeye karar verir ve her şekilde programları paylaşırlar. Ancak
+genellikle bunu yaptıkları için suçlu hissederler. İyi komşu olmak için
+kuralları çiğnemenin gerekli olduğunu bilirler ancak kanunlara yine de önem
+verirler ve iyi bir komşu olmanın (ki öyledirler) utanç verici ya da
+ahlaksızca olduğu sonucuna varırlar. Bu da psiko-sosyal bir zarar çeşididir
+ancak bu lisansların ve kanunların hiçbir törel güce sahip olmadığına karar
+vererek bundan kaçınılabilir.</p>
+<p>
+ Programcılar ayrıca, çalışmalarını birçok kullanıcının kullanmasına izin
+verilmeyeceğini bilerek psikolojik zarar da görmektedir. Bu durum, siniklik
+ya da inkâr davranışına yol açmaktadır. Bir programcı, teknik olarak heyecan
+verici bulduğu çalışmayı coşkulu bir şekilde tanımlayabilir; o zaman
+“Kullanmama izin verilecek mi?” sorusunu duyduğunda yüzü düşer ve cevabın
+hayır olduğunu itiraf eder. Cesareti kırılmış hissetmemek için, çoğunlukla
+bu gerçeği görmezden gelir ya da bu konunun önemini en aza indirmek için
+sinik bir tutum benimser.</p>
+<p>
+ Reagan döneminden beri, A.B.D.’deki en büyük eksiklik konusu, teknik yenilik
+değil daha çok toplumun iyiliği için birlikte çalışma isteğidir. Toplum için
+birlikte çalışma isteği harcanarak teknik yeniliğin yüreklendirilmesi
+anlamsızdır.</p>
+
+<h4 id="custom-adaptation">Programların Uyarlanmasının Engellenmesi</h4>
+<p>
+ Maddi zararın ikinci seviyesi programların uyarlanamamasıdır. Yazılımın
+değişikliklerinin kolaylaşması eski teknolojiye göre en büyük avantajlardan
+biridir. Ancak piyasada mevcut yazılımların birçoğu, satın alındıktan sonra
+bile değişiklik için elverişli değildir. Bir kara kutu gibi, almanız ya da
+bırakmanız için uygundur, hepsi bu.</p>
+<p>
+ Çalıştırabileceğimiz bir program, anlamı kapalı olan bir sayı serisinden
+oluşmaktadır. Hiç kimse, hatta iyi bir programcı bile, programın başka bir
+şey yapması için bu sayıları kolayca değiştiremez.</p>
+<p>
+ Programcılar normalde bir programın “kaynak kodu” ile çalışır, bu kaynak
+kodu, Fortran ya da C gibi bir programlama dilinde
+yazılmaktadır. Kullanılmakta olan verileri ve programın parçalarını
+göstermek için isimleri kullanır ve toplama için + ve çıkarma için – gibi
+sembollerle işlemleri temsil eder. Programcıların, programları okuması ve
+değiştirmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Burada bir örnek
+mevcuttur; bu örnek, bir düzlemdeki iki nokta arasındaki uzaklığı hesaplamak
+için kullanılan bir programdır:</p>
+
+<pre>
+ float
+ distance (p0, p1)
+ struct point p0, p1;
+ {
+ float xdist = p1.x - p0.x;
+ float ydist = p1.y - p0.y;
+ return sqrt (xdist * xdist + ydist * ydist);
+ }
+</pre>
+<p>
+ Burada husus kaynak kodun tam olarak ne anlama geldiği değildir; cebir gibi
+gözükmesidir, ve bu programlama dilini bilen bir kişi onu anlamlı ve açık
+bulacaktır. Buna karşın, bu yazıyı yazdığım sırada kullandığım
+bilgisayardaki haliyle çalıştırılabilir biçimde aynı programı aşağıda
+görebilirsiniz:
+</p>
+
+<pre>
+ 1314258944 -232267772 -231844864 1634862
+ 1411907592 -231844736 2159150 1420296208
+ -234880989 -234879837 -234879966 -232295424
+ 1644167167 -3214848 1090581031 1962942495
+ 572518958 -803143692 1314803317
+</pre>
+
+<p>
+ Kaynak kodu, programın her kullanıcısı için (en azından potansiyel olarak)
+yararlıdır. Ancak birçok kullanıcının, kaynak kodunun kopyalarına sahip
+olmasına izin verilmez. Genelde hiç kimse ondan bir şeyler öğrenmesin diye,
+özel mülk bir programın kaynak kodu, sahibi tarafından gizli
+tutulur. Kullanıcılar, yalnızca bilgisayarın çalıştıracağı anlaşılmaz sayı
+dosyalarını almaktadır. Bu, programın, yalnızca programın sahibi tarafından
+değiştirilebileceği anlamına gelmektedir.</p>
+<p>
+ Bir arkadaşım, bir keresinde bana bir bankada altı ay programcı olarak
+çalıştığını ve piyasada bulunan programlara benzer bir program yazdığını
+anlatmıştı. Piyasadan mevcut programa ilişkin kaynak kodunu alabilirse,
+kolayca ihtiyaçlarına göre ayarlayabileceğini söylemişti. Banka, bunu almak
+için ödeme yapmak konusunda istekliydi ancak buna izin verilmemekteydi,
+kaynak kodu sırdı. Bu nedenle, altı ay çalışması gerekliydi, bu, bu büyük
+üründe hatırı sayılır bir çalışmaydı ancak gerçekte boşa giden bir
+çalışmaydı.</p>
+<p>
+ <abbr title="Massachusetts Institute of Technology">MIT</abbr> Yapay Zeka
+Laboratuarı 1977 yılı civarında Xerox’tan hediye olarak bir grafik yazıcısı
+aldı. Bu yazıcı, birçok yararlı ekleme yaptığımız özgür yazılım tarafından
+çalıştırılmaktaydı. Örneğin, yazılım, bir yazdırma işinin tamamlanması
+üzerine bir kullanıcıyı derhal bilgilendirecekti. Yazıcıda ne zaman kağıt
+sıkışması ya da kağıtsız kalma gibi bir sorun olsa, yazılım, derhal yazdırma
+işlerini sıraya koyarak tüm kullanıcıları bilgilendirmekteydi. Bu özellikler
+düzgün çalışmayı sağlamaktaydı.</p>
+<p>
+ Daha sonra Xerox, YZ Laboratuarına, ilk lazer yazıcılarından biri olan daha
+yeni, daha hızlı bir yazıcı verdi. Bu yazıcı, bu iş için atanan bir
+bilgisayarda çalışan özel mülk bir yazılım tarafından sürülmekteydi, bu
+nedenle en sevdiğimiz özelliklerin hiçbirini ekleyemedik. Bir yazdırma işi,
+bu bilgisayara gönderildiğinde ancak iş gerçekten de yazdırıldığında (ve
+gecikme genelde önemli orandaydı) bir bildirim almıyorduk. İşin gerçekten de
+ne zaman yazdırıldığının bulunması için bir yol yoktu; yalnızca tahmin
+yürütebiliyordunuz. Ve bir kağıt sıkışması olduğunda, hiç kimse
+bilgilendirilmiyordu, bu nedenle yazıcı genellikle hiç kimse tarafından
+tamir edilmeden bir saat öylece duruyordu.</p>
+<p>
+ YZ Laboratuarındaki sistem programcıları muhtemelen programın orijinal
+yazarları gibi bu gibi problemleri çözebilmekteydi. Xerox, bu gibi
+problemlerin çözülmesiyle ilgilenmiyordu ve bizi bu konuda engellemeyi
+tercih etti, bu nedenle problemleri kabul etmeye zorlandık. Bu problemler
+hiçbir zaman giderilmedi.</p>
+<p>
+ Birçok iyi programcı bu hüsranı yaşadı. Banka, derme çatma hazırlanmış olan
+programdan yeni bir program yazarak problemi çözmeyi başarmıştı ancak ne
+kadar yetenekli olursa olsun tipik bir kullanıcının tek yapabileceği şey
+vazgeçmekti.</p>
+<p>
+ Bu vazgeçiş, insanda kendine güven anlamında psiko-sosyal zarara neden
+olmaktadır. İhtiyaçlarınıza uygun olarak yeniden düzenleyemeyeceğiniz bir
+evde yaşamak cesaret kırıcıdır. Birinin hayatının diğer yönlerini
+etkileyecek şekilde yayılabilen kabullenmeye ve cesaret kırmaya neden
+olur. Bu şekilde hisseden insanlar mutsuzdur ve iyi çalışma yapamazlar.</p>
+<p>
+ Yemek tariflerinin yazılımla aynı şekilde biriktirilmiş olduğu durumu hayal
+edin. Şöyle diyebilirsiniz: &ldquo;Tuzunu azaltarak bu yemek tarifini nasıl
+değiştiririm?&ldquo; ve büyük şef şu şekilde yanıt verir: &ldquo;Beynimin ve
+damak tadımın bir sonucu olan benim yemek tarifime, tarifi kurcalamaya
+çalışarak nasıl hakaret edersin? Yemek tarifimi değiştirme ve onu daha güzel
+yapma hakkına sahip değilsin!&rdquo;</p>
+<p>
+ &ldquo;Ama doktorum tuz yememem gerektiğini söyledi! Ne yapabilirim? Benim
+için tuzu çıkaramaz mısınız?&rdquo;</p>
+<p>
+ &ldquo;Bunu memnuniyetle yaparım; ücretim yalnızca $50,000’dir.&rdquo;
+(Sahibin değişiklikler üzerinde tekeli olduğu için, ücret yüksektir.)
+&ldquo;Ancak, şimdi zamanım yok. Deniz Kuvvetleri Departmanı'na gemi
+bisküvileri için yeni bir tarif tasarlamam gerekiyor. İki yıl sonra sizin
+işinizi görürüm.&rdquo;</p>
+
+<h4 id="software-development">Yazılım Geliştirmenin Engellenmesi</h4>
+<p>
+ Üçüncü maddi zarar seviyesi, yazılım geliştirmeyi etkilemektedir. Yazılım
+geliştirme, bir kimsenin mevcut bir programı aldığı ve yeni bir özellik için
+parçalarını yeniden yazdığı ve daha sonra başka bir insanın başka bir
+özellik eklemek için parçaları yeniden yazdığı evrimsel bir süreç olarak
+alışılageldi ve bazı durumlarda, bu yirmi yıllık bir periyot boyunca devam
+etti. Bu arada, programın parçaları, başka programların başlangıçlarını
+oluşturmak üzere alınacak ve orada kullanılacaktır.</p>
+<p>
+ Sahiplerin var olması bu gelişim tipini engellemektedir, bir program
+geliştirilirken, derme çatma olarak hazırlanmış bir parçadan çalışılmaya
+başlanmasını gerekli kılmaktadır. Ayrıca genç pratisyenlerin, yararlı
+teknikleri öğrenmek için mevcut programları çalışmasını ya da hatta büyük
+programların yapılandırılabilmesini de önler.</p>
+<p>
+ Sahipler ayrıca eğitimi de önlemektedir. Bilgisayar bölümünde büyük bir
+programın kaynak kodunu hiçbir zaman görmemiş zeki öğrencilerle
+karşılaştım. Küçük programları yazma konusunda başarılı olabilirler ancak
+başkalarının nasıl yaptığını göremezlerse, büyük programları yazma konusunda
+farklı özellikleri öğrenmeye başlayamazlar.</p>
+<p>
+ Herhangi bir entelektüel alanda, birileri diğerlerinin omuzlarına çıkarsa,
+daha büyük yüksekliklere ulaşabilirler. Ancak yazılım alanında artık buna
+izin verilmemektedir, <em>kendi firmanızda</em> diğer insanların omuzlarına
+çıkabilirsiniz.</p>
+<p>
+ İlgili psiko-sosyal zarar, ülkeleri savaşta olsa bile, bilim adamlarının iş
+birliği yapmasını sağlayacak kadar güçlü olmuş olan bilimsel işbirliğinin
+ruhunu etkilemektedir. Bu ruhta, laboratuarlarını Pasifik’teki bir adada
+bırakan Japon oşinograflar, ABD Deniz Kuvvetleri için çalışmalarını dikkatli
+bir şekilde korumuş ve çalışmalarına iyi bakmaları için ABD Deniz
+Kuvvetlerine bir not bırakmışlardır.</p>
+<p>
+ Kâra ilişkin uyuşmazlık, uluslar arası uyuşmazlığın ayırdığına zarar
+vermiştir. Bugünlerde, birçok alandaki bilim adamı, deneyini diğerlerinin
+tekrarlamasını olanaklı kılmak için yayınlarında yeterince bilgi
+vermemektedirler. Yalnızca okuyucuların ne kadarını yapabileceklerine
+şaşırmalarına yetecek kadar bilgi sunarlar. Bu, rapor halinde sunulan kaynak
+kodunun genelde sır olduğu bilgisayar biliminde de kesinlikle benzer
+şekildedir.</p>
+
+<h4 id="does-not-matter-how">Paylaşımın Nasıl Kısıtlandığı Önemli Değildir</h4>
+<p>
+ İnsanların bir programın kopyalanması, değiştirilmesi ve üzerine bazı yapı
+taşlarının konulmasının önlenmesinin etkilerini açıkladım. Bu engellemenin
+nasıl gerçekleştiğini açıklamadım çünkü bu, sonucu etkilememektedir. Kopya
+koruması ya da telif hakkı, lisanslar ya da şifreleme ya da <abbr
+title="Read-only Memory">ROM</abbr> kartları ya da donanım seri numaraları
+ndan hangisi ile yapılırsa yapılsın, kullanımı önlemede <em>başarılı</em>
+olursa, zarar vericidir.</p>
+<p>
+ Kullanıcılar, bu yöntemlerin bazılarını diğerlerinden daha uygunsuz
+bulmaktadır. Zannediyorum ki, en çok nefret edilen metotlar, hedeflerini
+gerçekleştiren metotlardır.</p>
+
+<h4 id="should-be-free">Yazılım Özgür Olmalıdır</h4>
+<p>
+ Bir programın sahibinin olmasının, programın değiştirilmesinin ya da
+kopyalanmasının kısıtlanmasının, engelleyici olduğunu göstermiştim. Negatif
+etkileri yaygın ve önemlidir. Ortaya çıkan sonuç toplumda, programlar için
+sahipler olmamalıdır.</p>
+<p>
+ Toplumun ihtiyaç duyduğu şeyi anlamanın başka bir yolu özgür yazılımdır ve
+özel mülk yazılım kötü bir ikamedir. Bunun cesaretlendirilmesi ihtiyaç
+duyduğumuz şeyi almanın gerçekçi bir yolu değildir.</p>
+<p>
+ Vaclav Havel, bize şunu tavsiye etmiştir: &ldquo;Bir şey için, başarılı olma
+şansına sahip olduğu için değil, iyi olduğu için savaşın.&rdquo; Özel mülk
+yazılım yapan bir şirket, kendi dar anlamında başarı şansına sahiptir ancak
+bu, toplum için iyi olan şey değildir.</p>
+
+<h3 id="why-develop">İnsanlar Niçin Yazılım Geliştireceklerdir</h3>
+<p>
+ Telif hakkını insanları yazılım geliştirmeye cesaretlendiren bir araç olarak
+kabul edersek, ilk başta daha az yazılım geliştirilecektir ancak söz konusu
+yazılım daha yararlı olacaktır. Genel olarak sağlanan kullanıcı
+memnuniyetinin daha az olup olmayacağı açık değildir; ancak öyleyse ya da
+herhangi bir şekilde bu kullanıcı memnuniyetini arttırmak istersek, gelişimi
+yüreklendirmek için başka yollar vardır, tıpkı yollarda para toplamak için
+geçiş ücreti stantlarının dışında başka alternatiflerin de olması
+gibi. Bunun nasıl olabileceği hakkında konuşmadan önce, ilk olarak yapay
+cesaretlendirmenin gerçekten ne kadar gerekli olduğunu sorgulamak isterim.</p>
+
+<h4 id="fun">Programlama Eğlencelidir</h4>
+<p>
+ Örneğin, para için yapılacak olmasını göz ardı edersek, yol inşaatı gibi az
+sayıda kimsenin girişeceği bazı işler vardır. Zengin olma şansının düşük
+olduğu bazı başka çalışma ve sanat dalları mevcuttur, insanlar bu gibi
+işlere meraklarından ya da toplum tarafından algılanan değerlerinden ötürü
+girer. Buna ilişkin örnekler, matematiksel mantığı, klasik müziği ve
+arkeolojiyi ve çalışan insanlar arasındaki politik organizasyonu
+kapsamaktadır. İnsanlar, finansmanı sağlanan mevcut birkaç konum için acı
+bir şekilde olmaktan çok üzgün bir şekilde rekabet eder. Hatta güçleri
+yeterse, ilgili alanda çalışmak için para bile ödeyebilirler.</p>
+<p>
+ Bu gibi bir alan, zengin olma şansını sunmaya başlarsa, bir anda kendini
+değiştirebilir. Bir çalışan zengin olursa, diğerleri de aynı imkânı talep
+eder. Kısa zamanda, tümü, zevk için yapmakta oldukları şey için büyük
+miktarlarda para isteyebilirler. Birkaç yıl geçtiğinde, ilgili alanla
+ilişkili herkes, büyük maddi çıkar olmaksızın işin yapılmasına saçma gözüyle
+bakacaktır. Sosyal planlayıcılara, bunu gerçekleştirmek için gerekli olan
+özel tedbirleri ve tekeli oluşturarak bu kârların mümkün olmasını
+sağlamaları konusunda baskı yapacaklardır.</p>
+<p>
+ Bu değişim, 1980'lerde bilgisayar programcılığı alanında
+gerçekleşti. 1970'lerde, &ldquo;bilgisayar bağımlılığı&rdquo; adlı makaleler
+vardı: kullanıcılar &ldquo;çevrim içi oluyorlardı&rdquo; ve
+haftada-yüz-dolarlık alışkanlıkları vardı. Genel olarak insanların
+evliliklerini bile sona erdirmeye yetecek kadar programlamayı sevdikleri
+düşünülüyordu. Günümüzde, genel olarak hiç kimsenin yüksek bir ücret almadan
+programlama yapmadığı anlaşılmaktadır. İnsanlar, o zaman bildikleri şeyi
+unutmuşlar.</p>
+<p>
+ Belirli bir zamanda birçok insanın yüksek ücret için belirli bir alanda
+çalışacağı doğruyken, bunun hâlâ doğru olması gerekmez. Toplumun da bunu
+yüreklendirmesi ile, değişimin dinamiği tersine işleyebilir. İnsanların
+zengin olma ihtimalini ortadan kaldırırsak, o zaman bir süre sonra,
+davranışlarını yeniden ayarladıkları zaman, insanlar, bir kere daha yeniden
+başarının zevki için ilgili alanda çalışmaya can atacaklardır.</p>
+<p>
+ Buradaki soru şudur: “Programcılara nasıl ücret ödenebilir?” Bu soru,
+programcılara bir servet ödenmesinin gerekmediği fark edildiğinde, daha
+kolay bir soru haline gelmektedir. Sade bir yaşantının sağlanması daha
+kolaydır.</p>
+
+<h4 id="funding">Özgür Yazılımın Finansmanı</h4>
+<p>
+ Programcılara ücret ödeyen kurumların yazılım evleri olması gerekmez. Bunu
+yapabilecek birçok başka kurum mevcuttur.</p>
+<p>
+ Donanım üreticileri, yazılımın kullanımını kontrol edemeseler bile, yazılım
+gelişimini desteklemeyi önemli bulmaktadır. 1970 yılında, yazılımlarının
+çoğu özgürdü çünkü kısıtlamayı düşünmüyorlardı. Günümüzde, konsorsiyumlara
+katılmaya ilişkin artan istekleri, yazılıma sahip olmanın onlar için
+gerçekten de önemli olan şey olmadığını fark ettiklerini göstermektedir.</p>
+<p>
+ Üniversiteler, birçok programlama projesi gerçekleştirmektedir. Günümüzde,
+üniversiteler, genellikle elde ettikleri sonuçları satmaktadır ancak
+1970’lerde satmamaktaydılar. Yazılım satmalarına izin verilmese,
+üniversitelerin özgür yazılım geliştirip geliştirmeyeceğine ilişkin bir
+şüphe var mıdır? Bu projeler, şimdi özel mülk yazılım gelişimini destekleyen
+hükümet anlaşmalarıyla desteklenebilir.</p>
+<p>
+ Günümüzde üniversite araştırmacılarının bir sistem geliştirmek, sistemi
+tamamlanana kadar geliştirmek ve projeyi “tamamlanmış” olarak adlandırmak
+için ödenek alması ve daha sonra projeyi gerçekten de bitirdikleri ve
+kullanılır hale getirdikleri şirketleri kurmaları yaygındır. Bazen
+tamamlanmamış sürümü “özgür” olarak adlandırırlar; gerçekten de bozulmuş
+iseler, bunun yerine, üniversiteden özel bir lisans alırlar. Bu bir sır
+değildir; ilgili herkes tarafından açık bir şekilde kabul
+edilmektedir. Ancak araştırmacılar bu gibi şeyleri yapma isteğine açık
+değillerse, yine de araştırmayı gerçekleştireceklerdir.</p>
+<p>
+ Özgür yazılım geliştiren programcılar, yazılımla ilgili hizmetleri satarak
+yaşamlarını sağlayabilirler. <a href="/software/gcc/">GNU C
+derleyicisini</a> yeni donanıma taşımak ve <a href="/software/emacs/">GNU
+Emacs</a>’a kullanıcı ara yüzü uzantıları yapmak üzere
+tutulmuştum. (Gerçekleştirilmesi tamamlandıktan sonra bu gelişmeleri kamuya
+sundum.) Ayrıca ders verdim ve bunun için de ücret aldım.</p>
+<p>
+ Bu şekilde çalışan tek ben değilim; şimdi bundan başka hiçbir iş yapmayan
+başarılı ve büyüyen bir şirket var. Ayrıca GNU sisteminin özgür yazılımı
+için ticari olarak destek sağlayan başka birçok firma bulunmaktadır. Bu,
+bağımsız yazılım destek endüstrisinin başlangıcıdır, özgür yazılım baskın
+hale gelirse, oldukça büyüyecek olan bir endüstridir. Çok zengin olanlar
+dışındaki kullanıcılara, özel mülk yazılım için mevcut olmayan bir seçeneği
+sunmaktadır.</p>
+<p>
+ <a href="/fsf/fsf.html">Özgür Yazılım Vakfı</a> gibi yeni vakıflar da
+programcıları finanse edebilir. Kurumun gelirlerinin çoğu, posta vasıtasıyla
+disk ve teyp alan kullanıcılar tarafından sağlanmaktadır. Teypler üzerindeki
+yazılım ücretsizdir, bu, her kullanıcının yazılımı kopyalama ve değiştirme
+özgürlüğünün olduğu anlamına gelmektedir ancak birçoğu kopyaları almak için
+ödeme yapmaktadır. (&ldquo;Özgür yazılımın&rdquo; ücretle ilgili değil
+özgürlükle ilgili olduğunu unutmayın.) Halihazırda bir kopyaya sahip bazı
+kullanıcılar, hak ettiğimizi düşündükleri bir katkıyı sağlamak için teyp
+sipariş etmektedir. Vakıf ayrıca bilgisayar üreticilerinden önemli oranda
+bağış da almaktadır.</p>
+<p>
+ Özgür Yazılım Vakfı bir bağış kurumudur ve geliri, mümkün olduğunca fazla
+sayıda programcı tutmak için harcanmaktadır. Bir şirket olarak kurulmuş
+olsaydı, aynı ücretle aynı özgür yazılımı kamuya dağıtarak, kurucusu için
+çok iyi bir servet sağlayabilirdi.</p>
+<p>
+ Vakıf bir bağış kurumu olduğu için, programcılar genelde başka bir yerde
+kazanacaklarının yarı parasına Vakıf için çalışmaktadır. Bunu yapmaktadırlar
+çünkü bürokrasimiz yoktur ve çünkü çalışmalarının kullanımının
+engellenmeyeceğini bilmenin memnuniyeti içindedirler. Hepsinin ötesinde,
+programlama eğlenceli bir iştir. Buna ek olarak, gönüllüler de bizim için
+birçok yararlı program yazmıştır. (Teknik yazarlar bile gönüllüdür.)</p>
+<p>
+ Bu, müzik ve sanatta olduğu gibi programlamanın çok etkileyici olduğunu
+doğrular. Hiç kimsenin programlama yapmayacağından korkmamıza gerek yoktur.</p>
+
+<h4 id="owe">Kullanıcılar Geliştiricilere Ne Borçludur?</h4>
+<p>
+ Yazılım kullanıcılarının, yazılımın desteklenmesine katkıda bulunmak için
+manevi bir zorunluluk hissetmesi için iyi bir neden vardır. Özgür yazılımın
+geliştiricileri, kullanıcıların eylemlerine katkıda bulunmaktadır ve özgür
+yazılım geliştiricilerine bunu sürdürmeleri için finansman sağlamak
+kullanıcıların uzun vadede ilgilendikleri bir husustur ve adildir.</p>
+<p>
+ Ancak, bu husus, özel mülk yazılım geliştiricileri için geçerli değildir
+çünkü kısıtlamalar, bir ödülden çok bir cezayı gerektirmektedir.</p>
+<p>
+ Bu nedenle burada bir ikilem vardır: yararlı yazılımın geliştiricisi,
+kullanıcıların desteğine hak kazanmaktadır ancak bu manevi zorunluluğun bir
+gereksinime dönüştürülmesine ilişkin her türlü girişim, zorunluluğa ilişkin
+temele zarar vermektedir. Geliştirici, bir ödülü hak edebilir ya da talep
+edebilir ancak bunların her ikisi de aynı anda olamaz.</p>
+<p>
+ Bu ikilem ile karşı karşıya kalan etik bir yazılım geliştiricinin, ödülü hak
+edecek şekilde davranacağına inanıyorum fakat tabiki kullanıcılardan gönüllü
+bağışı da rica etmelidir. Sonuç olarak, kullanıcılar, tıpkı kamuya ait radyo
+ve televizyon istasyonlarını desteklemeyi öğrendikleri gibi baskı olmaksızın
+geliştiricileri desteklemeyi de öğrenecektir.</p>
+
+<h3 id="productivity">Yazılım Üretkenliği Nedir? </h3>
+<p>
+ Yazılım özgür olsaydı, hâlâ programcılar olacaktı ancak daha az sayıda
+olacaktı. Bu durum toplum için kötü olur muydu?</p>
+<p>
+ İlle de öyle olması gerekmez. Günümüzde gelişmiş toplumlar, 1900 yılında
+olduğundan daha az sayıda çiftçiye sahiptir ancak bunun toplum için kötü
+olmadığını düşünmekteyiz çünkü daha az sayıda çiftçi, birçok çiftçinin
+sağladığından daha fazla gıda sağlamaktadır. Bunu gelişmiş üretkenlik olarak
+adlandırırız. Özgür yazılım, talebi karşılamak için çok daha az sayıda
+programcıya ihtiyaç duymaktadır çünkü her seviyede yazılım üretkenliği
+artmıştır:</p>
+
+<ul>
+<li> Geliştirilen her bir program daha geniş kullanıma sahiptir.</li>
+<li> Derme çatma hazırlanmış bir şeyden başlamak yerine isteğe göre uyarlamak
+için mevcut programlar uyarlanabilir.</li>
+<li> Programcılar daha iyi bir şekilde eğitilir.</li>
+<li> Tekrarlayan geliştirme çabaları elenir.</li>
+</ul>
+
+<p>
+ Daha az sayıda programcının işe alınmasına neden olacağını ifade ederek
+işbirliğine karşı çıkanlar, gerçekte artmış üretkenliğe karşı
+çıkmaktadır. Aslında bu insanlar genelde yazılım endüstrisinin artmış
+üretkenliğe ihtiyaç duyduğuna ilişkin geniş çaplı olan inancı kabul
+etmektedirler. Peki bu nasıl olur?</p>
+<p>
+ “Yazılım üretkenliği” iki farklı anlama gelebilir: tüm yazılım gelişiminin
+genel üretkenliği ya da özel olarak projelerin üretkenliği. Genel
+üretkenlik, toplumun geliştirmek istediği bir şeydir ve bunu
+gerçekleştirmenin en doğrudan yolu, bunu engelleyen, işbirliğine ilişkin
+yapay engelleri ortadan kaldırmaktır. Ancak “yazılım üretkenliği” alanını
+çalışan araştırmacılar, yalnızca geliştirmenin zor teknolojik gelişmeleri
+gerektirdiği ikinci ve sınırlı ifadeye odaklanmaktadır.</p>
+
+<h3 id="competition">Rekabet Önlenemez Bir Şey Midir?</h3>
+<p>
+ İnsanların rakiplerini geçmek için yarışmaya çalışmaları önlenemez bir şey
+midir? Belki de öyledir. Ancak rekabet zararlı bir şey değildir; zararlı
+olan şey <em>savaş</em>tır.</p>
+<p>
+ Rekabet etmenin birçok yolu vardır. Rekabet, daha da fazlasını elde etmeye
+ve diğerlerinin yaptığından daha iyisini yapmaya çalışmaktan
+ibarettir. Örneğin, eskiden, programlama dehaları arasında rekabet vardı,
+bilgisayarın en şaşırtıcı şeyi yapmasını sağlama yarışı ya da belirli bir iş
+için en kısa ya da en hızlı programı kimin yazacağına ilişkin yarış. Bu
+rekabet tipi, iyi bir <em>centilmenlik</em> ruhunun korunması şartıyla
+herkes için yararlı olabilir.</p>
+<p>
+ Yapıcı rekabet insanları iyi çalışmalar yapmak üzere yüreklendirmek için
+yeterli olan rekabettir. Bazı insanlar, dünyadaki tüm ülkeleri ziyaret eden
+ilk insan olmak için rekabet etmektedir; bazıları bu uğurda bir servet
+harcamaktadır. Ancak rakiplerinin çölleşmiş adalarda karaya oturmaları için
+gemi kaptanlarına rüşvet vermemektedirler. En iyi olanın kazanmasına rıza
+göstermektedirler.</p>
+<p>
+ İnsanlar kendilerini geliştirmek yerine birbirlerine engel olmaya çalışmaya
+başladıklarında, rekabet savaş haline gelir, “En iyi olan kazansın”
+felsefesinin yerini “En iyi olsam da olmasam da ben kazanayım” felsefesi
+alır. Özel mülk yazılım zararlıdır, bunun nedeni yalnızca bir rekabet biçimi
+olması değil ayrıca toplumumuzun vatandaşları arasındaki bir savaş biçimi
+olmasıdır.</p>
+<p>
+ İş hayatındaki rekabetin mutlaka savaş olarak adlandırılması
+gerekmez. Örneğin, iki market rekabet ettiğinde, tüm çabaları kendi
+müşterilerini artırmaktır, rakibini sabote etmek değildir. Ancak bu, iş
+etiğine özel bir bağlılık göstermemektedir; daha çok, fiziksel şiddetin
+olmadığı bu iş hayatı çizgisinde savaş için az faaliyet alanı vardır. Tüm iş
+alanları bu karakteristiği paylaşmamaktadır. Herkesin gelişmesini sağlayan
+bilgilerin saklanması da bir savaş çeşididir.</p>
+<p>
+ Ticaret ideolojisi, insanların, rekabetle başa çıkmak için istek uyandıran
+şeye dayanmalarını sağlamaz. Bazı savaş tipleri, anti tekel kanunlarla
+yasaklanmıştır ancak yöneticiler bu kanunları ilkesel olarak savaşı
+reddedecek şekilde genişletmek yerine özel olarak yasaklanmamış başka savaş
+biçimlerini icat etmektedir. Toplumun, ayrılıkçı bir sivil savaşın ekonomik
+eşdeğerinde kaynağı israf edilmektedir.</p>
+
+<h3 id="communism">&ldquo;Niçin Rusya’ya Taşınmıyorsunuz?&rdquo;</h3>
+<p>
+ ABD’de uç derecede hiçbirşeye karışmama bencilliğinde olanlar hariç herhangi
+bir fikir savunucusu, bu suçlamayı genellikle duymuştur. Örneğin bu suçlama,
+özgür dünyanın diğer tüm endüstrileşmiş toplumlarında olduğu gibi, ulusal
+bir sağlık bakım sisteminin olması gerektiğini savunanlara da
+yöneltilmiştir. Evrensel olarak gelişmiş toplumlarda olduğu gibi, sanat
+dallarına kamusal desteği savunanlara da yöneltilmiştir. İnsanların halkın
+iyiliği için hissettiği sorumluluk, Amerika’da Komünizm olarak
+tanımlanmaktadır. Ancak bu fikirler ne kadar benzerdir?</p>
+<p>
+ Sovyetler Birliği’nde uygulandığı şekliyle komünizm, halkın iyiliği için
+olduğu varsayılan ancak gerçekte Komünist partinin üyelerinin iyiliği için
+çalışan bir merkezi kontrol sistemidir. Ve kopyalama cihazları yasal olmayan
+kopyalamayı önlemek için sıkı bir şekilde korunmaktadır.</p>
+<p>
+ Amerikan yazılım telif hakkı sistemi, bir programın dağıtılması üzerinde
+merkezi kontrol uygular ve yasal olmayan kopyalamayı önlemek için kopyalama
+cihazlarını, otomatik kopya koruma sistemleriyle korur.</p>
+<p>
+ Bunun tersi olarak, insanların kendi işlemlerine karar vermekte özgür
+oldukları bir sistem inşa etmeye çalışmaktayım; özellikle, insanlar
+komşularına yardım etme konusunda ve günlük hayatlarında kullandıkları
+araçları geliştirme ve değiştirme konusunda özgür olmalıdırlar. Bu, gönüllü
+iş birliği ve yetkiyi merkezden alarak dağıtmayı esas alan bir sistemdir.</p>
+<p>
+ Bu nedenle, fikirleri, Rusya Komünizmine benzerlikleriyle yargılayacak
+olursak, burada yazılım sahipleri Komünistlerdir.</p>
+
+<h3 id="premises">Önermeler Sorusu</h3>
+<p>
+ Bu yazıda yazılım kullanıcısının bir yazardan ya da hatta bir yazarın
+çalışanından daha az önemli olmadığı varsayımını yapmaktayım. Başka bir
+deyişle, hangi davranış tipinin en iyisi olduğuna karar verdiğimizde,
+yazılım kullanıcılarıyla yazarların ilgi alanları ve ihtiyaçları eşit öneme
+sahiptir.</p>
+<p>
+ Bu önerme evrensel olarak kabul edilmemiştir. Birçok insan, bir yazarın
+patronunun temelde başka herhangi birinden daha önemli olduğunu
+düşünmektedir. Örneğin, şu ifade yaygındır: Yazılımınların sahibinin
+olmasının amacı, yazarın patronuna hak ettiği avantajı sağlamaktır, bunun
+halkı nasıl etkileyeceği önemli değildir.</p>
+<p>
+ Bu önermelerin kanıtlanması ya da çürütülmesinin bir yolu yoktur. Kanıt,
+ortak önermeleri gerektirir. Bu nedenle, söylemekte olduklarımın birçoğu,
+yalnızca kullandığım önermelere katılanlara ya da en azından sonuçlarının ne
+olduğuyla ilgilenenlere yöneliktir. Ürün sahiplerinin herkesten önemli
+olduğunu düşünenler için, bu yazı basit bir şekilde önemsizdir.</p>
+<p>
+ Ancak niçin bir çok Amerikalı, belirli insanları diğer herkesin üstünde
+tutan bir önermeyi kabul etsin ki? Bunun nedeni kısmen bu önermenin Amerikan
+toplumunun hukuksal geleneğinin bir parçası olmasıdır. Bazı insanlar, bu
+önermeden şüphe duyulmasının toplumun temelinde sorunların olduğu anlamına
+geldiğini hisseder.</p>
+<p>
+ Bu insanların, bu önermenin hukuksal geleneğimizin bir parçası olmadığını
+bilmeleri önemlidir. Hiçbir zaman da olmamıştır.</p>
+<p>
+ Öyle ki Anayasa, telif hakkının amacının “Bilimin ve Yararlı Sanatların
+İlerlemesini desteklemek” olduğunu söylemektedir. Üst Kurul, bunun üzerinde
+özenle çalışmıştır ve <em>Fox Film v. Doyal</em>’de şu ifadeyi kullanmıştır:
+&ldquo;A.B.D.’nin tek çıkarı ve [telif hakkı] tekelin görüşülmesindeki temel
+hedef, halkın yazarlardan edindiği genel faydalarda bulunmaktadır.&rdquo;</p>
+<p>
+ Anayasa ya da Üst Kurulla fikir birliği içinde olmamız gerekmez. (Bir
+zamanlar, her ikisi de köleliğe göz yummuştur.) Bu nedenle, fikirleri
+sahibin üstünlüğü önermesini çürütmemektedir. Umarım ki, bunun, geleneksel
+bir varsayımdan çok, bir radikal sağ varsayımı olduğunun farkına varılması
+çekiciliğini azaltacaktır.</p>
+
+<h3 id="conclusion">Sonuç</h3>
+<p>
+ Toplumumuzun komşuya yardım edilmesini yüreklendirdiğini düşünmek isteriz;
+ancak birilerini karşı duruş gösterdikleri için her ödüllendirişimizde ya da
+bu şekilde kazandıkları onları takdir ettiğiömizde, eleştirel mesajlar
+alırız.</p>
+<p>
+ Yazılım karaborsacılığı, kişisel yarar için toplum çıkarının önemsenmemesine
+itibar etmeme isteğimizin bir parçasıdır. Bu önemsememeyi Ronald Reagan’dan
+Jim Bakker’a, Ivan Boesky’den Exxon’a, batan bankalardan başarısız okullara
+kadar her yerde görebiliriz. Bunu, evsiz ve hapishanedeki insan sayısının
+büyüklüğünden ölçebiliriz. Anti sosyal ruh kendi kendini beslemektedir çünkü
+diğer insanların bize yardım etmeyeceğini gördükçe, onlara yardım etmek de o
+kadar saçma görünmektedir. Bu nedenle toplum vahşileşmektedir.</p>
+<p>
+ Vahşi bir ormanda yaşamak istemiyorsak, davranışlarımızı
+değiştirmeliyiz. İyi bir vatandaşın uygun olduğu zaman işbirliği yapan biri
+olduğu, birilerinden alma konusunda başarılı biri olmadığı mesajını
+göndermeye başlamalıyız. Umarım ki, özgür yazılım hareketi buna katkıda
+bulunacaktır: en azından bir alanda, vahşi orman yerine, gönüllü işbirliğini
+yüreklendiren ve bunu esas alarak çalışan daha etkin bir sistemle bunu elde
+edeceğiz.</p>
+
+
+<h3 id="footnotes">Dipnotlar</h3>
+
+<ol>
+<li id="f1">“Free software”'deki “free” sözcüğü, özgürlüğe atıf yapmaktadır, fiyata atıf
+yapmamaktadır; özgür bir programın bir kopyası için ödenen ücret sıfır ya da
+çok düşük bir ücret ya da (nadiren) oldukça yüksek bir ücret olabilir.</li>
+
+<li id="f2">Kirlilik ve trafik tıkanması hususları bu sonucu değiştirmemektedir. Genel
+olarak insanları araba sürmekten vazgeçirmek için araba sürmeyi daha pahalı
+hale getirmek istersek, bunu, geçiş ücreti stantlarını kullanarak yapmak
+daha dezavantajlıdır, geçiş ücreti stantları tıkanıklığı
+artırmaktadır. Benzin üzerine vergi koymak daha iyidir. Benzer şekilde,
+maksimum sürme hızının sınırlandırılmasıyla güvenliğin geliştirilmesi
+isteği, buna ilişkin değildir; herhangi belirli bir hız sınırı için özgür
+erişimli bir yol, durmaları ve gecikmeleri önleyerek ortalama sürme hızını
+artırmaktadır.</li>
+
+<li id="f3">Toplumun beğenmemesinden dolayı piyasadan çekilen Lotus Marketplace kişisel
+bilgi veri tabanı gibi belirli bir bilgisayar programı hiç olmaması gereken
+zararlı bir şey olarak değerlendirilebilir. Söylediğim şeylerin çoğu bu
+durum için geçerli değildir ancak sahibin, programı daha elverişsiz hale
+getirmesi zemininde bir sahibin olması için tartışmak daha az
+anlamlıdır. Program sahibi, programın elverişliliğini tamamen ortadan
+kaldırmaz, ancak kullanımı zarar verici olarak değerlendirilen bir program
+söz konusu olduğunda bu, istenen bir durumdur.</li>
+</ol>
+
+<hr />
+<blockquote id="fsfs"><p class="big">Bu yazı <a
+href="http://shop.fsf.org/product/free-software-free-society/"><cite>Özgür
+Yazılım, Özgür Toplum: Richard M. Stallman'ın Seçilmiş Yazıları</cite>
+kitabında yayınlanmıştır</a>.</p></blockquote>
+
+<div class="translators-notes">
+
+<!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't have notes.-->
+ </div>
+</div>
+
+<!-- for id="content", starts in the include above -->
+<!--#include virtual="/server/footer.tr.html" -->
+<div id="footer">
+<div class="unprintable">
+
+<p>Lütfen FSF ve GNU ile ilgili sorularınızı <a
+href="mailto:gnu@gnu.org">&lt;gnu@gnu.org&gt;</a> adresine iletin. FSF ile
+iletişim kurmanın <a href="/contact/">başka yolları</a> da vardır. Lütfen
+çalışmayan bağlantıları ve başka düzeltmeleri veya önerilerinizi <a
+href="mailto:webmasters@gnu.org">&lt;webmasters@gnu.org&gt;</a> adresine
+gönderin.</p>
+
+<p>
+<!-- TRANSLATORS: Ignore the original text in this paragraph,
+ replace it with the translation of these two:
+
+ We work hard and do our best to provide accurate, good quality
+ translations. However, we are not exempt from imperfection.
+ Please send your comments and general suggestions in this regard
+ to <a href="mailto:web-translators@gnu.org">
+
+ &lt;web-translators@gnu.org&gt;</a>.</p>
+
+ <p>For information on coordinating and submitting translations of
+ our web pages, see <a
+ href="/server/standards/README.translations.html">Translations
+ README</a>. -->
+Çevirilerimizde bulmuş olabileceğiniz hataları, aklınızdaki soru ve
+önerilerinizi lütfen <a
+href="mailto:web-translators@gnu.org">bize&nbsp;bildirin</a>.</p><p>Bu
+yazının çeviri düzenlemesi ve sunuşu ile ilgili bilgi için lütfen <a
+href="/server/standards/README.translations.html">Çeviriler BENİOKU</a>
+sayfasına bakın. Bu sayfanın ve diğer tüm sayfaların Türkçe çevirileri
+gönüllüler tarafından yapılmaktadır; Türkçe niteliği yüksek bir <a
+href="/home.html">www.gnu.org</a> için bize yardımcı olmak istiyorsanız, <a
+href="https://savannah.gnu.org/projects/www-tr">çalışma&nbsp;sayfamızı</a>
+ziyaret edebilirsiniz.</p>
+</div>
+
+<p>Copyright &copy; 1991, 1992, 1998, 2000, 2001, 2006, 2007, 2010, 2017, 2018,
+2020 Free Software Foundation, Inc.</p>
+
+<p>Bu sayfa <a rel="license"
+href="http://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/deed.tr">Creative
+Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı</a> altında
+lisanslanmıştır.</p>
+
+<!--#include virtual="/server/bottom-notes.tr.html" -->
+<div class="translators-credits">
+
+<!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't want credits.-->
+<p><strong>Çeviriye katkıda bulunanlar:</strong></p>
+<ul>
+<li>T. E. Kalaycı, 2009, 2019.</li>
+<li>Çiğdem Özşar, 2009.</li>
+<li>Birkan Sarıfakıoğlu, 2009.</li>
+<li>Serkan Çapkan, 2009.</li>
+<li>İzlem Gözükeleş, 2009.</li>
+</ul></div>
+
+<p class="unprintable"><!-- timestamp start -->
+Son Güncelleme:
+
+$Date: 2020/08/22 06:31:23 $
+
+<!-- timestamp end -->
+</p>
+</div>
+</div>
+<!-- for class="inner", starts in the banner include -->
+</body>
+</html>