diff options
Diffstat (limited to 'talermerchantdemos/blog/articles/tr/misinterpreting-copyright.html')
-rw-r--r-- | talermerchantdemos/blog/articles/tr/misinterpreting-copyright.html | 712 |
1 files changed, 712 insertions, 0 deletions
diff --git a/talermerchantdemos/blog/articles/tr/misinterpreting-copyright.html b/talermerchantdemos/blog/articles/tr/misinterpreting-copyright.html new file mode 100644 index 0000000..7a90d77 --- /dev/null +++ b/talermerchantdemos/blog/articles/tr/misinterpreting-copyright.html @@ -0,0 +1,712 @@ +<!--#set var="ENGLISH_PAGE" value="/philosophy/misinterpreting-copyright.en.html" --> + +<!--#include virtual="/server/header.tr.html" --> +<!-- Parent-Version: 1.86 --> + +<!-- This file is automatically generated by GNUnited Nations! --> +<title>Telif Hakkının Yanlış Yorumlanması - GNU Projesi - Özgür Yazılım Vakfı</title> + +<!--#include virtual="/philosophy/po/misinterpreting-copyright.translist" --> +<!--#include virtual="/server/banner.tr.html" --> +<h2>Telif Hakkının Yanlış Yorumlanması - Bir Dizi Hata</h2> + +<p>yazan <a href="http://stallman.org/"><strong>Richard Stallman</strong></a></p> + +<p> +Telif hakkı kanununda bazı garip ve tehlikeli şeyler oluyor. Amerikan +Anayasasında, telif hakkı, kullanıcıların çıkarınadır, başka bir deyişle, +kitap okuyan, müzik dinleyen ya da yazılım çalıştıran kişilerin çıkarınadır, +yayıncıların ya da yazarların çıkarına değildir. İnsanlar, kendilerine +“kendi çıkarları için” dayatılan telif hakkı kısıtlamalarına +uymamaya ve bu kısıtlamaları reddetmeye eğilimli oldukları halde, Amerikan +hükümeti daha fazla kısıtlama getirmektedir ve yeni ve ciddi cezalarla +insanları korkutmaya çalışmaktadır.</p> +<p> +Telif hakkı politikaları, ifade edilen amaçlarına nasıl tamamen karşı +gelmeye başladı? Ve onları nasıl yeniden çıkış amacına uygun hale +getirebiliriz? Anlamak için, Amerikan telif hakkı kanununun köküne bakarak +başlamalıyız: A.B.D. Anayasasına.</p> + +<h3>ABD Anayasasındaki Telif Hakkı</h3> +<p> +A.B.D. Anayasası tasarı haline getirildiğinde, yazarların bir telif hakkı +tekelince yetkilendirilmesi önerilmiş ve reddedilmiştir. A.B.D.’nin +kurucuları, telif hakkının yazarların doğal bir hakkı olmadığı ancak +ilerlemenin sağlanması için yazarlara verilen yapay bir ayrıcalık olduğu +gibi farklı bir dayanak noktasını benimsemiştir. Anayasa, aşağıdaki +paragrafla bir telif hakkı sistemine izin vermektedir (Madde I, Bölüm 8):</p> +<blockquote><p> +[Kongre şu güce sahip olmalıdır:] ilgili yazılarına ve keşiflerine özel +hakkı tanıyarak ve sınırlı zamanlar için yazarları ve mucitleri koruyarak +bilimin ve yararlı sanatların gelişmesine yardımcı olmalıdır. +</p></blockquote> +<p> +Yüksek Mahkeme tekrar tekrar bildirmiştir ki, telif hakkına sahip +çalışmaların kullanıcılara yarar sağlaması ilerlemenin gelişmesi anlamına +gelir. Örneğin, <em>Fox Filmi olan v. Doyal</em>’de, mahkeme şunu +söylemiştir:</p> +<blockquote><p> +A.B.D.'nin tek ilgisi ve [telif hakkı] tekeline danışmadaki birincil amaç, +yazarların emeğinden kamunun elde ettiği genel çıkarlarda yatar. +</p></blockquote> +<p> +Bu temel karar, telif hakkının niçin Anayasa tarafından +<b>istenmediğini</b>, yalnızca bir seçenek olarak <b>izin verildiğini</b>, +ve niçin “sınırlı süreler” boyunca süreceğinin varsayıldığını +açıklar. Telif hakkı doğal bir hak, yazarların hak ettikleri için sahip +oldukları bir hak olsaydı, belirli bir süre sonra bu haktan vazgeçilmesini +haklı kılan hiçbir neden olamayacaktı, bu tıpkı, herkesin evinin, yapımından +belirli bir süre sonra kamu malı haline gelmesi gibi bir şeyden farklı +olmazdı.</p> + +<h3>“Telif hakkı pazarlığı”</h3> +<p> +Telif hakkı sistemi, yayıncılara ve yazarlara ayrıcalık ve bu nedenle yarar +sağlayarak çalışmaktadır; ancak bunu onların iyiliği için yapmaz. Bunu daha +çok, davranışlarını iyileştirmek için yapar: yazarların daha fazla yazması +ve yayınlaması için bir güdü sağlamak için yapar. Sonuç olarak, hükümet, +kamunun doğal haklarını, kamunun yararına, kamuya daha çok yayınlanmış +çalışma sağlamak için harcar. Bazı bilginler bu kavramı “telif hakkı +pazarlığı” olarak adlandırır. Bu, tıpkı hükümetin, vergi verenlerin +paralarıyla bir karayolu ya da uçak satın alması gibidir, buradaki fark, +hükümetin para yerine özgürlüğümüzü harcamasıdır.</p> +<p> +Ama var olduğu şekliyle pazarlık kamu için iyi bir anlaşma mıdır? Birçok +alternatif pazarlık mümkündür; hangisi en iyisidir? Telif hakkı +politikasının her hususu, bu sorunun bir yanıtıdır. Sorunun yapısını yanlış +anlarsak, hususlar konusunda yanlış karar verebiliriz.</p> +<p> +Anayasa, yazarlara telif hakkı güçleri bahşedilmesine izin +verir. Uygulamada, yazarlar tipik olarak bu hakkı yayıncılara verir; bu +hakları kullananlar genelde yazarlar değil yayıncılardır ve kârın çoğu +yazarlara değil yayıncılara gider, yazarlar yalnızca bu işin küçük bir +oranını alır. Bu nedenle, telif hakkı güçlerini artırmak için uğraşan +genelde yayıncılardır. Hayalleri bir kenara bırakıp telif hakkı gerçeğini +daha iyi yansıtmak için, telif hakkı gücünün sahibi olarak burada +yazarlardan çok yayıncılara atıf yapılacaktır. Ayrıca telif hakkı olan +çalışmaların kullanıcılarına “okuyucu” olarak atıf +yapılmaktadır, ancak bu çalışmaların kullanılmasının her zaman okuma olduğu +anlamına gelmez, çünkü “kullanıcılar” uzakta ve soyuttur.</p> + +<h3>İlk hata: “dengenin bozulması”</h3> +<p> +Telif hakkı pazarlığı, ilk olarak kamuda oluşur: okuyucu kesime ilişkin +yarar, kendi içinde bir sonuçtur; yayıncılara ilişkin yarar (varsa) yalnızca +bu sonuca doğru bir araçtır. Okuyucuların ilgi alanları ve yayıncıların +çıkarları öncelik olarak farklıdır, eşit değildir. Telif hakkının amacının +yanlış yorumlanmasındaki ilk adım, yayıncıların, okuyucularla aynı önem +seviyesine çıkarılmasıdır.</p> +<p> +A.B.D. telif hakkı kanununun, yayıncıların ve okuyucuların çıkarları +arasındaki “dengeyi bozmak” anlamına geldiği genellikle +söylenmektedir. Bu değerlendirmeyi örnek olarak veren kimseler, bunu, +Anayasada ifade edilen temel konumun yeniden ifadesi olarak sunmaktadır; +başka bir deyişle, bu, telif hakkı pazarlığına eş değer olarak +varsayılmaktadır.</p> +<p> +Ancak iki yorumlama, eş değerden çok uzaktadır; kavramsal olarak +farklıdırlar ve anlam olarak da farklıdırlar. Denge kavramı, okuyucuların ve +yayıncıların çıkarlarının yalnızca nicel olarak onlara, “ne kadar +ağırlık” vermemiz gerektiği ve hangi işlemlere uygulandıkları +konusunda farklı olduğunu varsaymaktadır. “Paydaş” terimi +genelde olayı bu şekilde değerlendirmek için kullanılmaktadır; bir politika +kararındaki tüm çıkar tiplerinin eşit ölçüde önemli olduğunu +varsaymaktadır. Bu görüş, hükümetin telif hakkı pazarlığındaki katılımının +kökünde olan okuyucuların ve yayıncıların çıkarları arasındaki nitel ayrımı +reddetmektedir.</p> +<p> +Bu değişikliğin sonuçları geniş kapsamlıdır çünkü telif hakkı pazarlığında, +kamuya ilişkin büyük koruma, telif hakkı ayrıcalıklarının yalnızca +okuyucular adına haklı görülmesi fikri, yayıncılar adına haklı görülmemesi +fikri, “denge” değerlendirmesi ile elenmektedir. Yayıncıların +çıkarı, kendi içinde bir son olarak görüldüğü için, telif hakkı +ayrıcalıklarını haklı gösterebilir; başka bir deyişle, “denge” +kavramı, halktan başka biri adına haklı gösterilebilir.</p> +<p> +Pratik bir husus olarak, “denge” kavramının sonucu, telif hakkı +kanunundaki değişiklikler için olan savunmanın yükünü tersine +çevirmektir. Telif hakkı pazarlığı, belirli özgürlüklerden okuyucuları +vazgeçirme işini yayıncıların omuzlarına yıkmıştır. Denge kavramı pratikte +bu işi tersine çevirmektedir, çünkü yayıncıların ilâve ayrıcalıktan +faydalanacağına dair bir şüphe yoktur. Bu nedenle, okuyucuların bu faydadan +“ağır basmaya” yetecek ölçüde zarar gördükleri kanıtlanamazsa, +yayıncıların, talep ettikleri her türlü ayrıcalığı alabilecekleri sonucuna +varırız.</p> +<p> +Yayıncılar ve okuyucular arasındaki “dengenin bozulması” fikri, +okuyucuların, hak ettikleri önceliği almalarını engellerse, o zaman buna +karşı gelmeliyiz.</p> + +<h3>Neye karşı dengeleme?</h3> +<p> +Hükümet bir şeyler satın aldığında, kamunun yararına davranır; hükümetin +sorumluluğu, kamu için mümkün olan en iyi pazarlığı sağlamaktır, anlaşmadaki +diğer tarafın çıkarları ikinci planda kalmalıdır.Örneğin, inşaat +firmalarıyla karayolu inşa etmek için anlaşmalar imzalanırken, hükümet, +kamunun parasını mümkün olan en iyi şekilde değerlendirmeyi +hedeflemektedir. Hükümet birimleri, fiyatı aşağı çekmek için rekabetçi fiyat +tekliflerini kullanmaktadır.</p> +<p> +Örneğin, inşaat firmalarıyla karayolu inşa etmek için anlaşmalar +imzalanırken, hükümet, kamunun parasını mümkün olan en iyi şekilde +değerlendirmeyi hedeflemektedir. Hükümet birimleri, fiyatı aşağı çekmek için +rekabetçi fiyat tekliflerini kullanmaktadır.</p> +<p> +Yine pratik bir konu olarak, fiyat sıfır olamaz çünkü müteahhitler o kadar +düşük fiyat teklifi vermeyecektir. Özel önemle yetkilendirilmemelerine +rağmen, özgür bir toplumdaki vatandaşların genel haklarına sahiptirler ve +buna, avantajlı olmayan sözleşmeleri reddetme hakkı dahildir; en düşük fiyat +teklifi bile bazı müteahhitlerin para kazanması için yeterince yüksek +olacaktır. Bu nedenle, belirli bir tipteki denge mevcuttur. Ancak bu, her +biri özel önem isteğiyle iki çıkar arasında kasıtlı bir denge değildir. Bu, +kamu hedefi ve pazar kuvvetleri arasındaki bir dengedir. Hükümet, özgür +toplum ve özgür piyasa bağlamında yapabilecekleri en iyi pazarlık için vergi +veren vatandaşlar için en iyi sonucu elde etmeye çalışmaktadır.</p> +<p> +Telif hakkı pazarlığında, hükümet, paramız yerine özgürlüğümüzü +harcamaktadır. Özgürlük paradan daha değerlidir, bu nedenle hükümetin +özgürlüğümüzü tutumlu ve iyi bir şekilde harcaması, paramızı harcama +sorumluluğundan daha önemlidir. Hükümetler, yayıncıların çıkarlarını +toplumun özgürlüğüyle eşit tutmamalıdır.</p> + +<h3>“Denge” değil ama “alışveriş”</h3> +<p> +Okuyucuların çıkarlarının yayıncıların çıkarlarıyla dengelenmesi fikri, +telif hakkı politikasının değerlendirilmesi için yanlış bir yoldur ancak +gerçekte değerlendirilmesi gereken iki çıkar vardır: <b>okuyucuların</b> iki +çıkarı. Okuyucular, yayınlanmış çalışmaların kullanılmasında kendi +özgürlüklerine ilişkin bir çıkara sahiptir; duruma bağlı olarak, belirli bir +güdü sistemi vasıtasıyla bir yayının yüreklendirilmesiyle de +ilgilenebilirler.</p> +<p> +Telif hakkının açıklamalarında, “denge” sözcüğü, okuyucular ile +yayıncılar arasındaki “dengenin bozulması” fikri için belirli +bir duruma gelmiştir. Bu nedenle, kullanıcıların iki çıkarına ilişkin olarak +“denge” sözcüğünün kullanılması kafa karıştırıcı olabilir. <a +href="#footnote1">[1]</a> Başka bir terim gerekiyor.</p> +<p> +Genel olarak, bir taraf, kısmen çatışan iki hedefe sahip olduğunda ve bu +hedeflerin her ikisini de tamamen sağlayamadığında, bunu “değiş +tokuş” olarak adlandırırız. Bu nedenle, taraflar arasında “doğru +dengenin bozulması”ndan konuşmak yerine, “özgürlüğümüzü harcama +ve koruma arasında doğru alışverişin sağlanması” lafını kullanmalıyız.</p> + +<h3>İkinci hata: tek bir sonucun maksimize edilmesi</h3> +<p> +Telif hakkı politikasındaki ikinci hata, yayınlanan çalışmaların sayısının, +yalnızca artırılması değil, maksimize edilmesi hedefinin benimsenmesini +içermektedir. “Dengenin bozulması” kavramı, yayıncıları +okuyucularla aynı seviyeye getirmiştir; bu ikinci hata ise, yayıncıları +okuyucuların çok üstünde tutmaktadır.</p> +<p> +Bir şeyler satın aldığımızda, genelde depodaki tüm birimleri ya da en pahalı +modeli satın almayız. Bunun yerine, herhangi belirli bir maldan yalnızca +ihtiyaç duyduğumuzu alıp ve en yüksek kalite yerine yeterli kalitede bir +model seçerek, satın alacağımız diğer şeyler için para ayırırız. Azalan +getiri ilkesine göre, paramızın tamamını belirli bir ürüne harcamak, +kaynakların verimsiz harcanmasına neden olmaktadır; genelde başka bir +kullanım için bir miktar para ayırmayı tercih ederiz.</p> +<p> +Azalan getiri ilkesi, herhangi bir satın alma işlemine uygulandığı gibi +telif hakkı için de uygulanabilir. En çok vazgeçmemiz gereken özgürlükler, +en az özleyeceklerimiz olmalıdır, en büyük cesareti ise yayına +vermeliyiz. Yuvamıza daha yakın olan ek özgürlükleri verdiğimizde, her bir +feragatin, en sonuncusundan daha büyük bir fedakarlık olduğunu görürüz, bu +da, yazınsal işlemlerde daha küçük bir artış sağlar. Artış sıfır haline +gelmeden çok önce, artış fiyatına değmeyeceğini söyleyebiliriz; genel +sonucu, yayın miktarını arttırmak olan bir pazarlığı sağlarız ancak bunu da +mümkün olan en üst dereceye kadar sağlayamayız.</p> +<p> +Yayının maksimize edilmesi hedefinin kabul edilmesi, bu daha iyi ve daha +avantajlı olan tüm pazarlıkları reddetmektedir, kamunun tüm özgürlüğünü, +yalnızca biraz daha fazla yayın için, yayınlanmış çalışmaları kullanmak için +bırakması gerektiğini ifade eder.</p> + +<h3>Maksimizasyon söylemi</h3> +<p> +Uygulamada, özgürlüğün maliyetinden bağımsız olarak yayının maksimize +edilmesi hedefi, kamunun yayınları kopyalamasının yasalara aykırı, +adil-olmayan ve yapısal olarak yanlış bir hareket olduğunu ifade eden yaygın +bir söylemle desteklenmektedir. Örneğin, yayıncılar, kopyalama yapan +insanları “korsanlar” olarak adlandırır, aslında korsan, +gemilere saldıran kimse demektir, oysa yayıncılar bu ifadeyi komşusuyla +bilgi paylaşan kimseler için kullanmaktadır. (Bu karalayıcı ifade, eskiden +yazarlar tarafından izinli olmayan baskıları yayınlamak için kanuna uygun +yollar bulan yayıncıları tanımlamak için kullanılıyordu.) Bu söylem, telif +hakkı için olan Anayasal tabanı doğrudan reddetmektedir ancak kendini, +Amerikan kanun sisteminin sorgulanmayan geleneğini temsil edecek biçimde +sunmaktadır.</p> +<p> +“Korsan” ifadesi tipik olarak kabul görmektedir çünkü medyanın +tüm sınırlarını kapsamaktadır, böylece az sayıda insan bu ifadenin radikal +olduğunu fark etmektedir. Etkin bir ifadedir çünkü halkın bilgi kopyalaması +temel olarak yasal olmazsa, o zaman hiçbir zaman yayıncıların, özgürlüğümüzü +teslim etmemize ilişkin istemlerine karşı çıkamayız. Başka bir deyişle, +kamu, yayıncıların, bir miktar ek güç sahibi olmamalarının niçin gerekli +olduğunu göstermeye çağırıldığında, hepimizin en önemli nedeni olan, +“Kopyalamak istiyoruz” derhal elenir.</p> +<p> +Yan hususların kullanılması hariç olmak üzere, bu durum, artan telif hakkı +gücüne karşı savaşmamız için hiçbir yol bırakmaz. Ayrıca günümüzdeki daha +güçlü olan telif hakkı güçlerine karşı olan tutum, yan hususları ele +almaktadır ve kopyaları yasal bir kamu değeri olarak dağıtma özgürlüğünden +sözedilmesi bile imkânsız hale gelir.</p> +<p> +Pratik bir husus olarak, maksimizasyonun hedefi, yayıncıların aşağıdaki +söylemi iddia etmelerini mümkün kılmaktadır: “Satışlarımızı azaltmak +da belirli bir uygulama olabilir, ya da öyle olabileceğini düşündük, bu +nedenle, bu durumun yayını bilinmeyen bir miktar kadar azalttığını +varsayarız ve bu nedenle bu durum engellenmelidir.” Şu kötü sonuca +varırız: kamunun yararı, yayıncıların satışlarıyla ölçülmektedir ve Genel +Medya için iyi olan şey, A.B.D. için de iyidir.</p> + +<h3>Üçüncü hata: yayıncıların gücünün maksimuma çıkarılması</h3> +<p> +Yayıncılar, herhangi bir maliyette yayın çıktısını maksimuma çıkarma +politikasının onay görmesini sağladıktan sonra, sonraki adımları, bunun +onlara maksimum gücün verilmesini gerektirdiğini çıkarsamalarıdır, ki bunlar +telif hakkının bir çalışmanın hayal edilebilir tüm kullanımını kapsamasını +sağlamak ya da eş değer etkiyi sağlayacak “shrink wrap” +lisansları gibi bazı başka yasal araçları uygulamaktır.. “Adil +kullanım” ve “ilk satış hakkı”nın yürürlükten +kaldırılmasını gerektiren bu hedef, A.B.D.’nin eyaletlerinden, uluslararası +Anayasalara kadar tüm mevcut hükümet seviyelerinde uygulanmaktadır.</p> +<p> +Bu adım yanlıştır çünkü sert telif hakkı kuralları, yararlı yeni +çalışmaların oluşturulmasını engellemektedir. Örneğin, Shakespeare, +oyunlarından bazı noktaları, on yirmi yıl önce yayınlanmış diğer oyunlardan +almıştır, yani günümüzün telif hakkı kanunu o zamanlar etkin olsaydı, +Shakespeare’in oyunları yasadışı sayılmış olacaktı.</p> +<p> +En yüksek yayın oranını istemiş olsak bile, bunun kamuya maliyeti ne olursa +olsun, yayıncının gücünün maksimuma çıkarılması, bunu sağlamanın yanlış +yoludur. İlerlemeyi sağlamanın bir yolu olarak, bu, yanlış bir yoldur.</p> + +<h3>Üç hatanın sonuçları</h3> +<p> +Telif hakkı yasalarındaki mevcut eğilim, yayıncılara daha uzun zaman +periyotları boyunca daha geniş haklar verme yönündedir. Hata serisinden +bozulmuş olarak çıkan telif hakkının kavramsal tabanı, hayır demek için bir +temeli genellikle sunmaz. Yasa yapan kimseler, telif hakkının kamuya hizmet +ettiğini savunurken, yayıncılara gerçekte her istediğini verirler.</p> +<p> +Örneğin, S. 483’ü (telif hakkı döneminin 20 yıla çıkarılmasını isteyen 1995 +tarihli yasa tasarısı) devreye sokarken Senatör Hatch şunları söylemiştir:</p> + +<blockquote><p> +İnanıyorum ki, şu anda, telif hakkının mevcut durumunun yazarların +çıkarlarını korumakta olup olmadığı sorusunu ve yayınların korunma +durumunun, yeni yayın çalışmalarının oluşturulması için yeterli bir güdü +sağlamaya devam edip etmediği sorusunu sorduğumuz bir noktadayız. +</p></blockquote> +<p> +Bu yasa tasarısı, telif hakkını, 1920’lerden beri yazılmış olan halihazırda +yayınlanmış tüm çalışmalara da uyguladı. Bu değişiklik, yayıncılara +sağlanmış bir avantajdı, kamuya bir yararı yoktu çünkü, daha önceden +yayınlanmış kitap sayısını, önceki yayınları kapsayacak şekilde artırmanın +bir yolu yoktu. Ve de halkın, günümüzde anlam kazanan bir özgürlüğü +kaybetmesine neden olmaktaydı, kamu, eski dönemlerden kalan kitapların +yeniden dağıtılması özgürlüğünü kaybetti. Üç hatadan ikincisini barındıran +“<a href="/philosophy/words-to-avoid.html#Protection">koru</a>” +propaganda teriminin kullanımına dikkat edin.</p> +<p> +Yasa tasarısı ayrıca henüz yazılmamış çalışmaların telif haklarını da +kapsıyordu. Kira karşılığı yapılan çalışmalar için, telif hakkı, şu anki 75 +yıl yerine 95 yıl sürecekti. Teorik olarak, bu durum, yeni kitap yazma +güdüsünü artıracaktı; ancak bu fazladan güdüye ihtiyaç duyan herhangi bir +yayıncı, 2075 yılı için planlanmış bilanço föyleriyle bu iddiayı +kanıtlamalıdır.</p> +<p> +Söylememize gerek yok ki, kongre, yayıncıların iddialarını +sorgulamamaktaydı: telif hakkının kapsamını genişleten bu kanun 1998 yılında +çıkarıldı. Bu kanun, sponsorlarından biri olan ve yasa çıkarılmadan önce +ölen Sonny Bono Telif Hakkı Dönem Genişletme Hareketi olarak +adlandırıldı. Onun işlerine bakan dul eşi ise şu ifadede bulundu:</p> + +<blockquote><p> +Gerçekte Sonny telif hakkının sonsuza kadar sürmesini isterdi. Ekip bana bu +gibi bir değişikliğin Anayasaya zarar vereceğini söyledi. Telif hakkı +kanunlarımızı güçlendirmek için, hepinizi benimle birlikte çalışmaya davet +ediyorum. Bildiğiniz gibi, ayrıca Jack Valenti de telif hakkının sonsuza +kadar olması gerektiğini teklif etmektedir. Belki de komite, sonraki +kongrede bu hususu ele alabilir. +</p></blockquote> +<p> +Yüksek Mahkeme, Anayasanın ilerleme hedefine hizmet eden geçmişe dönük +genişlemelere yönelik yasayı değiştirmeyi amaçlayan bir davayı dinlemeyi +kabul etti. Mahkeme hususu yargılama sorumluluğundan el çekerek yanıt verdi; +Anayasa, telif hakkı için, sadece sözde bağlılık gerektiriyor.</p> +<p> +1997’da kabul edilen başka bir kanun, yayınlanmış herhangi bir çalışmanın +yeterince fazla sayıda kopyasının hazırlanmasını, bu kopyaları kibar olmak +adına arkadaşlarınıza verseniz bile, ağır bir suç olarak kabul etti. Önceden +bu, A.B.D.’de bir suç bile değildi.</p> +<p> +Bunlardan daha da kötü olan bir kanun olan Dijital Milenyum Telif Hakkı +Hareketi (DMCA), kısıtlamaları aşmayı, hatta nasıl aşılacağına ilişkin bilgi +vermeyi suç haline getirerek (bilgisayar kullanıcılarının zaten nefret +ettiği) o zamanlar “kopya koruması” denileni (şimdi <a +href="/proprietary/proprietary-drm.html">DRM</a> (Dijital Kısıtlamalar +Yönetimi) adı veriliyor) geri getirmek için tasarlandı. Bu kanun, +“Medya Şirketleri Hareketi ile Egemenlik” olarak +adlandırılmalıydı çünkü bu kanun, yayıncılara etkin bir şekilde kendi telif +hakkı kanunlarını yazma şansını vermekteydi. Bu kanun, bir çalışmanın +kullanımında istediğiniz kısıtlamaları dayatabileceğinizi söylemektedir ve +bu kısıtlamalar, çalışmanın birtakım şifreleme özelliği ya da lisans +yöneticisi içermesi şartıyla kanunun gücünü kullanır.</p> +<p> +Bu yasa tasarısı için sunulan dayanaklardan biri, telif hakkı gücünü +artırmak için yakın zamandaki bir anlaşmayı gerçeklemesiydi. Bu anlaşma, +Dünya <a href="/philosophy/not-ipr.html">Fikri Mülkiyet</a> Örgütü +tarafından yürürlüğe konmuştu, bu örgüt, Clinton yönetiminin baskısının +yardımıyla, telif hakkı tutma ve patent tutma çıkarları için çalışmaktaydı; +çünkü anlaşma yalnızca telif hakkı gücünü artırmaktaydı ve herhangi bir +ülkedeki kamu çıkarına hizmet edip etmediği şüpheliydi. Her durumda, kanun +tasarısı, anlaşmanın gerektirdiğinin üstüne çıktı.</p> +<p> +Kütüphaneler, bu yasa tasarısına, özellikle, “adil kullanım” +olarak değerlendirilen kopyalama biçimlerini engelleyen konulara karşı +konulmasına ilişkin kilit kaynaktı. Yayıncılar bu duruma nasıl tepki verdi? +Eski temsilci, günümüzde Amerikan Yayıncılar Birliği için lobici olan Pat +Schroeder, yayıncıların “[kütüphanelerin] istediği şeyle +yaşayamayacağını“ söyledi. Kütüphanelerin yalnızca mevcut durumun bir +kısmını korumak istediklerinden, yayıncıların, günümüze kadar yaşamlarını +nasıl sürdürdüklerini merak edebiliriz.</p> +<p> +Bu yasa tasarısına karşı olan benimle ve diğerleriyle yapılan bir görüşmede, +kongre üyesi Barney Frank, A.B.D. Anayasasının telif hakkına bakış açısının +nasıl önemsenmediğini gösterdi. Suçla ilgili cezalar tarafından desteklenen +yeni güçlerin acil olarak gerekli olduğunu söyledi çünkü “film +endüstrisinden” ve “müzik endüstrisinden” ve diğer +“endüstrilerden” korkulmaktaydı. Ona şunu sordum: “Ama bu +kamunun çıkarına mı?” Cevabı şöyleydi: “Niye kamunun çıkarını +soruyorsun? Bu yaratıcı insanlar, kamunun çıkarı için kendi haklarından +vazgeçmek zorunda değiller!” “Endüstri” para verip +çalıştırdığı “yaratıcı insanlarla” tanımlanmıştır, telif hakkı +onun yetkisi olarak değerlendirilmiştir ve Anayasa, ters yüz edilmiştir.</p> +<p> +DMCA yasası 1998 yılında çıkarıldı. Yasa çıkarıldığında, adil kullanımın +yasal olarak kalacağı söylendi ancak yayıncıların, uygulamadaki tüm +donanımları ve yazılımları yasaklamasına imkân verildi. Etkin olarak, adil +kullanım yasaklandı.</p> +<p> +Bu kanunu esas alarak, film endüstrisi DVD’lerinin okunması ve oynatılması +için özgür yazılıma ve hatta nasıl okunacaklarına ilişkin bilgiye bile +sansür uyguladı. 2001 yılının Nisan ayında, Amerikan Kayıt Endüstri +Birliği’nden (RIAA) gelen dava tehditleriyle Princeton Üniversitesindeki +Profesör Edward Felten’in gözü korkutulmuş ve profesör, kayıtlı müziğe +erişimi kısıtlamak için önerilmiş bir şifreleme sistemi hakkında +öğrendiklerini yazan bilimsel makalesini geri çekmişti.</p> +<p> +Ayrıca okurların geleneksel özgürlüklerinin birçoğunu alan e-kitapları +piyasada görmeye başladık, örneğin arkadaşınıza kitabınızı ödünç verme +özgürlüğü, kitabınızı kullanılmış kitap satılan yerlere satma özgürlüğü, +kütüphaneden kitap alma özgürlüğü, ortak bir veri bankasına adınızı +vermeksizin kitap satın alabilme özgürlüğü ve hatta kitabı iki defa okuma +özgürlüğü. Şifreli e-kitaplar, genel olarak bu etkinliklerin tümünü +kısıtlamaktadır, bu kitapları yalnızca sizleri kısıtlamak için tasarımlanmış +özel gizli yazılımlar ile okuyabilirsiniz.</p> +<p> +Bu şifreli, kısıtlanmış e-kitaplardan hiçbir zaman almayacağım ve umarım ki +siz de almazsınız. Bir e-kitap size geleneksel bir kağıt kitapla aynı +özgürlüğü sunmuyorsa, o kitabı kabul etmeyin!</p> +<p> +Kısıtlanmış e-kitapları okuyabilen yazılımı bağımsız olarak yayan herhangi +bir kimse aleyhinde dava açılabilir. Rus bir programcı olan Dmitry Sklyarov, +2001 yılında bir konferansta konuşmak için A.B.D.’de bulunduğu bir sırada +tutuklandı çünkü Rusya’da bu gibi bir program yazmıştı ve Rusya’da böyle bir +programın yazılması kanunlara aykırı değildi. Şimdi Rusya da bu tip +yazılımları yasaklamak için bir kanun hazırlamaktadır ve Avrupa Birliği +yakın zamanda bu gibi bir kanunu kabul etmiştir.</p> +<p> +Geniş bir pazara sahip olan e-kitaplar şimdiye kadar ticari bir +başarısızlığa imza atmıştır ama bunun nedeni okurların özgürlüklerini +korumak istemeleri değildir; bu durum başka nedenlere bağlıdır, örneğin, +bilgisayar ekranlarından kitap okumanın rahat olmaması gibi. Uzun vadede bu +mutlu durumun bizi korumasını bekleyemeyiz; e-kitapların gelişmesine +yardımcı olmak için sıradaki adım “elektronik kağıdın” +kullanılması olacaktır, elektronik kağıt, şifreli ve kısıtlandırılmış bir +e-kitabın içine indirilebildiği kitap benzeri bir nesnedir. Bu kağıt-benzeri +yüzey, günümüzün ekranlarından daha çekici olursa, o zaman özgürlüğümüzü +korumak için savaşmak zorunda kalacağız. Bu arada, e-kitaplar, girişimlerine +devam etmektedir: NYU ve diğer diş hekimliği ile ilgili okullar, +öğrencilerden, okul kitapları olarak kısıtlanmış e-kitapların satın +alınmasını istemektedir.</p> +<p> +Medya firmaları henüz tatmin olmamıştır. 2001 yılında, Disney-finansmanlı +Senatör Hollings, “Güvenlik Sistem Standardı ve Sertifikasyon +Hareketi” (SSSCA)<a href="#footnote2">[2]</a> olarak adlandırılan bir +yasa tasarısını önermiştir, bu yasa tasarısı, tüm bilgisayarların (ve diğer +dijital kayıt ve playback cihazlarının) hükümet yönetiminde kopya kısıtlama +sistemlerine sahip olmasını gerektirmektedir. Bu, onların nihai hedefleridir +ama ajandalarındaki ilk madde, dijital HDTV’yi oynatabilen her türlü +cihazın, bu cihazlar insanlar tarafından “kurcalanabilen” (başka +bir deyişle, kendi amaçlarına göre değiştirilebilen) bir şekilde +tasarlanmışsa, engellenmesidir. Özgür yazılım kullanıcıların +değiştirebildiği bir yazılım olduğu için, ilk defa burada, özgür yazılımı +belirli bir iş için açık bir şekilde yasaklayan önerilmiş bir kanunla karşı +karşıyayız. Diğer işlerin yasaklanması da kesin bir şekilde bunu takip +edecektir. FCC bu kuralı benimserse, GNU Radyo gibi mevcut özgür yazılımlar +sansürlenecektir.</p> +<p> +Bu yasa tasarılarının ve kuralların engellenmesi politik eylemleri +gerektirmektedir.<a href="#footnote3">[3]</a></p> + +<h3>Doğru pazarlığın sağlanması</h3> +<p> +Telif hakkı politikasına karar vermek için doğru yol nedir? Telif hakkı kamu +adına yapılan bir pazarlıksa, kamu çıkarını her şeyin üstünde +tutmalıdır. Kamunun özgürlüğünü satarken hükümetin görevi, yalnızca satması +gereken şeyi satmak ve bunu, mümkün olduğunca pahalıya satmaktır. En +azından, karşılaştırılabilir bir yayın seviyesi sağlarken, telif hakkını +mümkün olduğunca törpülemeliyiz.</p> +<p> +İnşaat projelerinde olduğu gibi, rekabete dayanan fiyat teklifiyle +özgürlükteki bu en düşük fiyatı bulamayacağımız durumda, bunu nasıl +bulabiliriz?</p> +<p> +Mümkün olan bir yöntem, telif hakkı ayrıcalıklarını adım adım azaltmak ve +sonuçları gözlemlemektir. Yayında ölçülebilir bir düşüş varsa ve bunların ne +zaman ortaya çıktığını görerek, kamunun çıkarları doğrultusunda , ne kadar +telif hakkı gücünün gerçekten de gerekli olduğunu öğreneceğiz. Bunu, +yayıncıların söyledikleriyle değil, gerçek gözlemle değerlendirebiliriz +çünkü yayıncılar, güçleri herhangi bir şekilde azaldığında, abartılı kötü +kader tahminleri yapma eğilimine sahiptir.</p> +<p> +Telif hakkı politikası, birbirinden bağımsız çok boyutlu bir meseledir. Bir +tane politika boyutu için gerekli minimumu bulduktan sonra, gerekli yayın +seviyesini korurken, telif hakkının diğer boyutlarının azaltılması hâlâ +mümkün olabilir.</p> +<p> +Telif hakkının önemli bir boyutu da telif hakkının süresidir, şu anda bu +süre genel olarak yüz yıl seviyesindedir. Tekelin on yıla düşürülmesi ve +çalışmanın yayınlandığı tarihten itibaren başlanması iyi bir ilk adım +olacaktır. Telif hakkının, türemiş çalışmaların hazırlanmasını kapsayan +başka bir yönü daha uzun bir dönem boyunca sürebilir.</p> +<p> +Niçin yayın tarihinden itibaren saymaya başlanıyor? Çünkü yayınlanmamış +çalışmalar üzerindeki telif hakkı, okurların özgürlüğünü doğrudan +kısıtlamamaktadır; kopyalarına sahip olmadığımız bir çalışmayı kopyalamamız +konusunda özgür olup olmamamız tartışma konusudur. Bu nedenle, yazarlara, +bir çalışmanın yayınlanması için daha uzun bir süre ayırmak zarar verici +değildir. Yazarlar (genelde yayından önce telif hakkına sahiptirler) telif +hakkı vadesinin sonunu ötelemek için yayının gecikmesini nadiren tercih +edecektir.</p> +<p> +Niçin on yıl? Çünkü bu güvenli bir öneridir; pratik temelde, bu +indirgemenin günümüzde genel uygulanabilirliği üzerinde küçük bir etkisinin +olacağına inanabiliriz. Birçok yayın tipinde ve türde, başarılı çalışmalar, +yalnızca birkaç yılda çok kârlıdır ve başarılı çalışmalar bile, on yıldan +önce baskıdan kalkmaktadır. yararlı ömrü on yıllarca olabilen referans +çalışmalar için bile, on yıllık telif hakkı yeterli olmalıdır: güncellenmiş +baskılar düzenli olarak yayınlanmaktadır ve birçok okur, on yaşındaki temel +sürümü kopyalamak yerine telif hakkı olan mevcut baskıyı satın almayı tercih +edecektir.</p> +<p> +On yıl yine de gerekli olandan daha uzun olabilir; olaylar bir kere +istikrara ulaştığında, sistemi ayarlamak için ek bir indirgemeye gitmeye +çalışabiliriz. Bir kitap fuarındaki telif hakları konulu bir panelde Edebi +bir anlaşmada telif hakkı üzerine bir panelde, on yıllık bir dönemi teklif +ettiğimde, yanımda oturan bir ünlü fantastik roman yazarı beş yılın +üstündeki herhangi bir şeyin tahammül edilemeyen bir şey olduğunu söyleyerek +öfkeli bir şekilde karşı çıkmıştı.</p> +<p> +Ancak aynı zaman aralığını tüm çalışma tiplerine uygulamamız gerekmez. En +ileri düzeyde telif hakkı politikası tekbiçimliliğinin sağlanması, kamunun +çıkarı için çok önemli değildir ve telif hakkı kanunu, halihazırda özel +kullanımlar ve yayın tipleri için birçok özel duruma sahiptir. Her karayolu +projesi için, ülkenin en pahalı bölgelerindeki en zor projeler için gerekli +olan oranların ödenmesi aptalcadır; aynı şekilde, tüm sanat tipleri için +herhangi bir tip için gerekli bulduğumuz özgürlükteki en yüksek fiyatla +“ödeme yapılması” da benzer şekilde aptalcadır.</p> +<p> +Bu nedenle, romanlar, sözlükler, bilgisayar programları, şarkılar, +senfoniler ve filmler farklı telif hakkı sürelerine sahip olmalıdır, böylece +her bir iş tipi için gerekli olan süreyi, bu gibi birçok çalışmanın +yayınlanması için gerekli olan süreye indirebiliriz. Belki de bir saatten +uzun süren filmlerin telif hakkı süresi yirmi-yıl olabilir çünkü bu +filmlerin üretilmesinin yüksek bir maliyeti vardır. Kendi alanımda, yani +bilgisayar programlamasında, üç yıl yeterlidir çünkü ürün çevrimleri bu +süreden bile kısadır.</p> +<p> +Telif hakkı politikasının başka bir boyutu adil kullanımdır: bu, yayınlanmış +bir çalışmanın tamamının ya da bir kısmının, telif hakkının olmasına rağmen, +yasal olarak izin verilen bir şekilde yeniden çoğaltılmasının bazı +yollarıdır. Telif hakkı gücünün bu boyutunun azaltılmasında doğal ilk adım, +özel küçük miktarlardaki çalışmanın, ticari ilişki içinde olmayan bireyler +arasında kopyalanmasına ve dağıtılmasına izin vermektir. Bu, telif hakkı +polisinin insanların özel hayatlarına girmesini önler ancak bu, yayınlanan +çalışmaların satışları üzerinde muhtemelen az etkiye sahip +olacaktır. (Shrink-wrap lisanslarının bu gibi kopyalamanın kısıtlanmasında +telif hakkının yerine geçmesi için kullanılamamasını sağlamak için başka +yasal adımların atılması gerekli olabilir.) Napster’da olan tecrübeler +göstermektedir ki, ticari olmayan aynen yeniden dağıtımın halka sunulmasına +da izin vermeliyiz, halkın büyük bir çoğunluğu kopyalamak ve paylaşmak +isterken ve bu çalışmaları yararlı bulurken, yalnızca acımasız önlemler +bunları durduracaktır ve kamu, istediği şeyi almayı hak etmektedir.</p> +<p> +Romanlar ve genel olarak eğlence için kullanılan çalışmalar için, ticari +olmayan aynen yeniden dağıtım, okuyucular için yeterli özgürlük +sağlayabilir. Fonksiyonel amaçlar için (işleri yaptırmak için) kullanılmakta +olan bilgisayar programları, gelişmiş bir sürümün yayınlanmasına ilişkin +özgürlüğü içererek bunun ötesinde ek özgürlükleri gerektirmektedir. Yazılım +kullanıcılarının sahip olması gereken özgürlüklerin açıklaması için, bu +kitaptaki “Özgür Yazılım Tanımına” bakınız. Ancak programın +yayınlanmasından itibaren yalnızca iki ya da üç yıllık bir gecikmeden sonra +bu özgürlüklerin evrensel olarak mevcut olması için bu, kabul edilebilir bir +uzlaşmadır.</p> +<p> +Bu gibi değişiklikler, telif haklarını, kamunun bu içerikleri kopyalamak +için dijital teknolojiyi kullanılması isteğiyle aynı çizgiye +getirir. Yayıncılar hiç şüphesiz ki bu önerileri “dengesiz” +bulacaktır; yayıncılar, insanları bilyelerini alıp eve gitmekle tehdit +edebilir ancak bunu gerçekten de yapmazlar, çünkü oyun yine de kârlıdır ve +bu, mevcut tek oyundur.</p> +<p> +Telif hakkı gücündeki indirgemeleri değerlendirdiğimizde, medya +firmalarının, bunu, son kullanıcı lisans anlaşmalarıyla değiştirmediğinden +emin olmalıyız. Telif haklarının ötesine geçen, kopyalama üzerinde kısıtlama +uygulamak için sözleşmelerin kullanılmasının engellenmesi gereklidir. Geniş +pazarlı sektörler için bu tip tartışılmamış kısıtlamalar A.B.D. hukuk +sisteminin standart bir parçası olmayı gerektirebilir.</p> + +<h3>Kişisel bir not</h3> +<p> +Ben resmi olarak bir bilim adamı değil, bir yazılım tasarımcısıyım. Telif +hakkı konularıyla aşina oldum çünkü İnternet dünyasında bunlardan kaçmanın +yolu yoktur. Otuz yıldır bilgisayar ve İnternet kullanan biri olarak, +kaybetmiş olduğum ve ileride kaybedebileceğim özgürlüklere değer +veriyorum. Bir yazar olarak, genelde yayıncılar tarafından yazarların telif +hakkı gücünü, ki daha sonra yazar tarafından yayıncılara devredilmektedir, +arttırmak için yazarlara atfedilmiş olan yarı ilahi <a +href="words-to-avoid.html#Creator">yaratıcı</a> romantik esrarı +reddedebilirim.</p> +<p> +Bu yazının çoğunluğu, kontrol edebileceğiniz gerçeklerden ve nedenlerden ve +üzerinde kendi fikirlerinizi oluşturabileceğiniz tekliflerden +oluşmaktadır. Ancak sizden yalnızca tek bir şeyi kabul etmenizi istiyorum: +benim gibi yazarlar sizin üzerinizde özel bir gücü hak etmiyor. Yazmış +olduğum yazılım ya da kitaplar için beni ödüllendirmek isterseniz, teşekkür +olarak bir çek kabul edebilirim, ama lütfen özgürlüğünüzü teslim etmeyin.</p> + +<h4>Dipnotlar</h4> +<ol> +<li> +<a id="footnote1"></a>“Sağlıklı karar almakla ağırlığı dengeleme +arasındaki karşılaştırmanın düşünüş şeklimizi nasıl sağlıksız bir şekilde +sınırladığına” ilişkin bir inceleme için Julian Sanchez’in <a +href="http://www.juliansanchez.com/2011/02/04/the-trouble-with-balance-metaphors/">“‘Denge’ +Metaforlarının Sorunu”</a> yazısına bakabilirsiniz.</li> +<li> +<a id="footnote2"></a>Telaffuz edilemeyen CBDTPA olarak adı +değiştirilmiştir, “Tüket Ama Hiçbirşey Programlamaya +Çalışma'nın” (Consume, But Don’t Try Programming Anything) kısaltması +olarak akılda tutulabilir ancak aslında “Tüketici Geniş Bant ve +Dijital Televizyon Promosyon Hareketinin” kısaltmasıdır.</li> +<li> +<a id="footnote3"></a>Yardım etmek isterseniz, <a +href="http://defectivebydesign.org">DefectiveByDesign.org</a>, <a +href="http://publicknowledge.org">publicknowledge.org</a> ve <a +href="http://www.eff.org">www.eff.org</a>.</li> +</ol> + +<hr /> +<blockquote id="fsfs"><p class="big">Bu yazı <a +href="http://shop.fsf.org/product/free-software-free-society/"><cite>Özgür +Yazılım, Özgür Toplum: Richard M. Stallman Seçilmiş Yazıları</cite></a> +kitabında yayınlanmıştır.</p></blockquote> + +<div class="translators-notes"> + +<!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't have notes.--> + </div> +</div> + +<!-- for id="content", starts in the include above --> +<!--#include virtual="/server/footer.tr.html" --> +<div id="footer"> +<div class="unprintable"> + +<p>Lütfen FSF ve GNU ile ilgili sorularınızı <a +href="mailto:gnu@gnu.org"><gnu@gnu.org></a> adresine iletin. FSF ile +iletişim kurmanın <a href="/contact/">başka yolları</a> da vardır. Lütfen +çalışmayan bağlantıları ve başka düzeltmeleri veya önerilerinizi <a +href="mailto:webmasters@gnu.org"><webmasters@gnu.org></a> adresine +gönderin.</p> + +<p> +<!-- TRANSLATORS: Ignore the original text in this paragraph, + replace it with the translation of these two: + + We work hard and do our best to provide accurate, good quality + translations. However, we are not exempt from imperfection. + Please send your comments and general suggestions in this regard + to <a href="mailto:web-translators@gnu.org"> + + <web-translators@gnu.org></a>.</p> + + <p>For information on coordinating and submitting translations of + our web pages, see <a + href="/server/standards/README.translations.html">Translations + README</a>. --> +Çevirilerimizde bulmuş olabileceğiniz hataları, aklınızdaki soru ve +önerilerinizi lütfen <a +href="mailto:web-translators@gnu.org">bize bildirin</a>.</p><p>Bu +yazının çeviri düzenlemesi ve sunuşu ile ilgili bilgi için lütfen <a +href="/server/standards/README.translations.html">Çeviriler BENİOKU</a> +sayfasına bakın. Bu sayfanın ve diğer tüm sayfaların Türkçe çevirileri +gönüllüler tarafından yapılmaktadır; Türkçe niteliği yüksek bir <a +href="/home.html">www.gnu.org</a> için bize yardımcı olmak istiyorsanız, <a +href="https://savannah.gnu.org/projects/www-tr">çalışma sayfamızı</a> +ziyaret edebilirsiniz.</p> +</div> + +<!-- Regarding copyright, in general, standalone pages (as opposed to + files generated as part of manuals) on the GNU web server should + be under CC BY-ND 4.0. Please do NOT change or remove this + without talking with the webmasters or licensing team first. + Please make sure the copyright date is consistent with the + document. For web pages, it is ok to list just the latest year the + document was modified, or published. + + If you wish to list earlier years, that is ok too. + Either "2001, 2002, 2003" or "2001-2003" are ok for specifying + years, as long as each year in the range is in fact a copyrightable + year, i.e., a year in which the document was published (including + being publicly visible on the web or in a revision control system). + + There is more detail about copyright years in the GNU Maintainers + Information document, www.gnu.org/prep/maintain. --> +<p>Copyright © 2002, 2003, 2007, 2015, 2016, 2018 Free Software +Foundation, Inc.</p> + +<p>Bu sayfa <a rel="license" +href="http://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/deed.tr">Creative +Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı</a> altında +lisanslanmıştır.</p> + +<!--#include virtual="/server/bottom-notes.tr.html" --> +<div class="translators-credits"> + +<!--TRANSLATORS: Use space (SPC) as msgstr if you don't want credits.--> +<p><strong>Çeviriye katkıda bulunanlar:</strong></p> +<ul> +<li>T. E. Kalaycı, 2009, 2019.</li> +<li>Çiğdem Özşar, 2009.</li> +<li>Birkan Sarıfakıoğlu, 2009.</li> +<li>Serkan Çapkan, 2009.</li> +<li>İzlem Gözükeleş, 2009.</li> +</ul></div> + +<p class="unprintable"><!-- timestamp start --> +Son Güncelleme: + +$Date: 2020/08/22 06:31:23 $ + +<!-- timestamp end --> +</p> +</div> +</div> +<!-- for class="inner", starts in the banner include --> +</body> +</html> |